sevgili

51 Entry Daha
birbirimize çeşitli hayvanların benzetmelerini yapıyoruz sürekli, böyle bir eğlencemiz var. bu hayvanlar genelde kedi ve köpek oluyor. birbirimize kedicik, mırnav falan deyip "n'apıyon, sepetine mi kıvrıldın?" falan gibi sorular sorup gülüyoruz. bazen bu hayvanlar fareden domuza, muhabbet kuşundan pandaya kadar değişiklik de gösteriyor. böyle garip ama çok eğlenceli bir kendi aramızda şakalaşmamız var.

en çok sevdiğim şeylerden biri, onla akşam koltukta o oturmuş ben de onun bacaklarının arasına yatıp bacaklarından birini başıma yastık yapmış şekilde, onun çok sevdiği saçma sapan ve genelde sonunu ilk yarım saat içinde tahmin edebildiğin ucuz amerikan korku filmlerini izlemek oluyor. o filmleri tek başıma veya başka biriyle siksen izlemem, korkmak bir yana, çok sıkıcı geliyor bana, ama sevgili kişisiyle o ortamda o çok zevk alıp korkarken ben de onun halleriyle ve filmle dalga geçerek izlediğimde, dünyanın en keyifli filmleri haline geliyor. bir de bacaklarına sarılmayı çok seviyorum, neden bilmiyorum.

onla elele tutuşup yürümeyi çok seviyorum. onun elini tutmayı çok seviyorum, çok güzel bir bağ hissi veriyor bana. ama bunu sokakta yapamıyoruz, anca böyle ıssız bir yerlerde yürürsek oluyor, o zaman hemen eline yapışıyorum. genelde tedirgin oluyor, çok rahat tutmuyor elimi gerçi ama olsun.

bana bir doğumgünüm hediyesi olarak bir a4 kağıdına elini koyup etrafını kurşun kalemle çizmiş, o kağıdı vermişti. aldığım en romantik hediyeydi sanırım, hala özel bir yerde özenle saklıyorum.

ilişkimiz boyunca sürekli beni arayıp sordu, sıkıntılarımla ilgilendi, yazdığım her mesaja cevap verdi. hep ilgilenildiğimi hissettim. "üşütme sakın, portakal suyu iç" falan gibi annesel laflar ediyor bazen, "annem misin ya, ne diyon?" diyorum o zaman ona ama o halleri de tatlı geliyor aslında.

pek öyle ayak fetişi olan biri değilimdir ama bu arkadaşımızın ayakları çok sevimli geliyor bana, ayaklarını öpüyorum, yoğuruyorum, arada ısırıyorum. kocaman adam ama küçücük ayakları var ve paytak yürüyor, çok sevimli geliyor.

her telefonda konuşmamızda nasıl beceriyorsa bana saçma sapan birşey anlatabilmeyi başarabiliyor. bir görüşmede balinaların birbirleriyle iletişimlerini anlatırken, bir başkasında uzaydaki bilmemne bakterisini anlatıyor, bir başkasında american horror story'de ne olduğunu anlatıyor, bir başkasında robot teknolojisindeki son gelişmeleri anlatıyor, ya da beyonce'nin kızkardeşi jay z'yi nasıl dövmüş vs. aslında hiç biri çok ilgimi çeken konular değil ama böyle garip şeyler bulup anlatması hoşuma gidiyor. çok fazla discovery channel izliyor evet.

beni herşeyimle çok sevmesi bana biraz garip geliyor. beni çok çekici bulduğunu söylüyor. onla tanışmadan önce bir insanın bir başkasını bu kadar çok sevebileceği ve herşeyiyle beğenebileceğini düşünmezdim, onla tanışınca da bu garip geldi ve uzunca bir süre pek inanamadım. ben kendimi çok sevmezken onun beni tüm eksik yanlarımla sevmesi garip geliyordu, aslına bakarsanız hala da geliyor ama tabii şikayetçi değilim :)

bu arada ben de onu çok yakışıklı ve çekici buluyorum. ona da söylüyorum çok yakışıklısın, çok çekicisin, taş gibisin diye. o benim kadar garip karşılamıyor sanırım, kendi görüntüsünü seven bir arkadaşımız. ben kendimle yatmazdım demiştim, o kendimi çatur çutur götürürdüm valla demişti :d

değişik entel zevkleri var, klasik müzik, fado, bossa nova falan dinliyor, güzel yemekler yapmayı, farklı lezzetler denemeyi seviyor. değişik kitaplar okuyor, felsefeyle ilgileniyor, iyi tasarımdan anlıyor, spor yapıyor, sürekli belgesel seyrediyor, iyi şaraptan, güzel parfümden anlıyor, değişik yerlere seyahatlerden hoşlanıyor falan. ben o kadar mimarlık okudum, yine de pek ince zevkim yok sayılır, o yüzden onun bu özellikleri hoşuma gidiyor.

kendisi biraz çekingen ve fazla da cesur olmayan biri. ben de biraz tam tersiyim, o nedenle çok da gönüllü olmadan benle pek çok abuk subuk şey yaptı. yaparken korkup şikayet etse de, sonra macera bitip eve dönünce aslında çok zevk aldığını söylemişliği var. bu arkadaşla bir kez ormanda kamp yapmıştık da, her bir şeyden korkunca beni az biraz sinir etmişti (kamp fikri de onundu bu arada). sonra eve dönünce "n'olur bir daha gidelim" dedi tabii, hala da diyor gerçi de ben bu konuda biraz şüpheliyim.

bu ilişkide en çok sevdiğim şey sevgi ve huzur. sevgilim yokken (ki bu çok uzun bir zaman dilimine denk geliyor) son derece özgüven sıkıntısı çeken birisiydim, özellikle yaz tatilleri benim için en sıkıcı, hatta işkence gibi dönemler olurdu. şimdi özellikle yaz tatilleri keyifli geçiyor, onla beraberken bütün özgüvensizliklerimi unutuyorum. bu bana çok olağanüstü geliyor çünkü yani, o yaz tatillerinde ne çektiğimi, ne hissettiğimi bir ben bilirim. o hallerime dönmeyi o kadar istemiyorum ki, o kadar tiksinmişim ki geçmişimden :(

hayatına biraz fazlaca müdahale ettim ben sanırım ama bir miktar kariyer bunalımları ve hayatta ne yapacağını bilememe sorunları yaşıyordu. şunu yap, sonra bunu yap diye yön verdim. aslında benim fikirlerime direndi biraz ama sonra sözümü dinledi, askere gitti, sınavlara girdi, iş buldu, para biriktirdi, ev aldı vs. annesi benle görüşmese de benim onu yönlendirmelerimi takdir ettiğini söylüyor, iyi ki benim gibi aklı başında bulduğunu söylüyormuş ona. arada bana kızdığında beni suçluyor gerçi ona çok karıştım diye, ben de üzülüyorum acaba kötü mü yaptım diye. ama ortalarda nereye sıçacağını bilmeyen tavuk gibi dolaşmasına sinir oluyordum o sıralar. hepimiz hayatta iyi olduğunu düşündüğümüz şeyleri yapıyor, sevdiklerimize de bu yönde tavsiyeler veriyoruz işte, ben de bu kadarını bildim de söyledim, yapmayabilirdi ama yaptı. keşke onun yaşlarında bana da yol gösteren birileri olsaydı, ben hep tek başımaydım.

o daha duygusal biri, ben daha akılcı, duygularını fazla önemsemeyen biriyim. sanırım böyle olması daha iyi. ben yanımda fazlaca baskın bir karakteri çekemezdim sanırım, benim karakterim biraz baskın karakter, iki horoz bir kümeste barınamazdı. o da ayrıca bu durumdan memnun sanırım. beni odun bulup arada şikayet etse de bir keresinde bana "aslında bu hallerini seviyorum, salya sümük romantik biri olsaydın herhalde çoktan kaçardım" demişliği var.

yine de "zıt kutuplar birbirini tamamlar" inancına katılmıyorum. farklılıklarımız olsa da aslında çoğu noktada birbirimize çok benziyoruz. benzer aile yapıları, benzer eğitim durumları, benzer sıkıntılı geçmiş ve korkular, benzer bir hayata bakış açımız var.

sevgililik, bir ilişki sürdürmek emek isteyen birşey ama uyumlu olursanız, güven dolu, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarınızı karşılayan bir ilişkiniz olursa, çok güzel birşey. allah nazarlardan saklasın diyorum. amin.
12 Entry Daha