vezneciler
* durağının tam karşısında bir müzik dükkanı vardı. camekanında envai çeşit çalgılar dururdu. minibüse binmeden önce illa yolun karşı tarafına geçer çalgılara bakardım. trompetin ışıl ışıl parıldaması çok hoşuma giderdi. alacağım edeceğim zart zurt diye bu yaşa geldik. pek kabiliyetim de yoktur böyle şeylere ama ileriki senelerde bir arkadaşın trompetini denemiştim gayet de ses çıkartabiliyordum.
* ee ne de olsa temelden bandocuyuz. neyse efendim alamadık çalamadık. yine kursakta kaldı.