buzdolabında yumurtalık kısmında yarım limon bulundurmak.

ev telefonunu arayıp "evde misin" diye sormak.

yediği her neyse bir bardak ayranı veya kolayı sonuna kadar idare edebilmesi.

zemine dökülmüş taze çimentoya isim yazmak, kalp çizmek, ayak basmak.*

pilin ömrü bittiğinde dişlemek *

yabancı bir ülkede sinirlenince etraftaki insanlara türkçe küfür etmek, ve o ülke dilinin ilk önce küfürlerini öğrenmek,ve yine türkiyeye gelen turistlere hemen küfür öğretmeye çalışmak.

samimi olmak, komşunun derdiyle dertlenmek, ana babaya saygı, evlada şefkat ve sevgi, aile ilişkileri samimiyet. misafirlik alışkanlıkları. neden hep kötü şeyler gelmiş ki akla. garip bir ülkede yaşıyoruz, tamam çok sevdiğimden değil. farklı olmakta güzeldir.

bineceği otobüsün bir dakika içerisinde geleceğini bildiği halde sigara yakmak.

"hayır" ünlemini, diğer tüm milletler kafasını iki yana sallayarak yaparken, sadece türkler ve yunanlar, kaşlarını kaldırıp, kafalarını geriye doğru devirerek yapar.

şampuan bitince içine su koyup yeniden kullanmak

elektronik aletler çalışmayınca ona şiddet uygulayarak çalışacağına inanmak.

elektriği bağlanan her ilçeyi "oralar paris oldu" diyerek betimlemek.

evin güvenliğini alarm taktırarak değil, evden çıkarken koridorun ışığını açık bırakarak sağlamak.

herhangi biryerde buğulu cam görüldüğünde sevgilisinin veya kendi isminin yazılması,dağ-küçük ev-dağdan dar olarak gelen ve camın aşağısına doğru genişleyen perspektifin sadece ırmakta görüldüğü çizimler yapmak,sonra ne bileyim 62 sayısını tavşana çevirmek gibi şeylerin yapılması.

aynı denizin içinde hem yüzebilen, hem işeyebilen, hem sevişebilen, hem de balık tutup yiyebilen tek canlı olmak.

bir yerde bir inşaat calışmasi varsa, bir kepce, dozer vs. kazı yapıyorsa, başına toplanıp olayı saatlerce izleyip, olur olmadık yorumlar yapan tek millet yurdum insanıdır.

aktif eşcinselleri heteroseksüel sanmak.

"bir türk dünyaya bedel" lafından yola çıkarak ahkam kesmeler...
oysa bi bilse bütün dünya birleşse azına sıçarlar...

sürekli iş ile ilgili şikayet etmek, her zaman en iyiyi ve kısa yoldan zengin olmayı istemek.

havalanı veya otogarlarda beklerken hemen yere çömelmek ve kara tavuk gibi düşünmek.