bursa cocugu

Durum: 23 - 0 - 0 - 0 - 14.06.2013 16:40

Puan: 450 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

yeni bir istikbal daha ha?
  • /
  • 2

lezbiyen

sevdiğim insanlar. bayan bayana, koyun koyuna. tarz olurlar.

siz gidekoyun.

ben gidekeçi.

gül

bir çiçek. dikenlisi de var dikensizi de. ayrıca varoşu temsil eder. ya da etmez. bundan bize ne? yaşamak güzeldir.

ayı

güzel bir hayvan. bazen hızlı koşar, bazen koşmaz. amuda kalktığı da görülmüştür. bunlar arada köye inerdi de artık köy kalmadığı için şehre iniyorlar. köyden indim ayıya.
  • /
  • 2
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 23

mahmut sütlaç

mahmut sütlaç'ın hayatında sadece bir kere aşık olduğu rivayet ediliyor. bu aşkına karşılık bulamadığı için de sonsuza kadar duygularını kalbine gömüp sır olarak sakladığı söylenir. hayatı boyunca hiçbir kadına bir daha duygusal anlamda bağlanamamış, bu eserlerine de yansımıştır. tema olarak asla aşkı ele almaz bir daha. aşkın olmadığını savunmuş, kimseyle evlenmemiş, hergün başka bir kadınla gönül eğlendirmiştir.
mülayim bey, mahzende bir aşk mektubu bulana kadar bu aşk hikayesi gizemini korudu. ancak şimdi bu mektup erişim dahilimizde. işte o hazin aşk mektubu:

"kumum,
seni seviyorum. öyle seviyorum ki seni, mektubuma bayağı bir giriş yapmaktan ölümcül bir şekilde korktum. dolaylı olarak seni ne kadar sevdiğimi uzun uzun anlatmak isterdim ancak bunu yapamadım. nasıl yapayım? seni düşündükçe beynim duruyor, dilim düğümleniyor, bedenim titriyor, karnıma bıçaklar saplanıyor. yüzün geldi mi gözümün önüne, şaşılaşıyorum, ellerim üşüyor, yine titriyorum. güzelliğin karşısında böyle bir duruma düşüyorum ben işte. öyle bir hâldeyken nasıl olur da uzun uzadıya seni anlatabilirim?
bir yemek sevdalısı, yaprak sarmasının önünde saygıyla durup, önündeki sarmanın ne kadar güzel sarıldığınıı, yağının nasıl güzel ayarlandığını, kokusunun ne kadar muhteşem olduğunu anlatır durur mu? yer hemen. sarmalar uzaktan gelirken ağzının suyu akmaya başlar, tek kelâm etmez etrafına ve de sarmaya. tek düşündüğü onu hemen yemek, bunu yaparken de her bir parçasından zevk almaktır. sevdası sahteyse, amacı gösteri yapmaksa, şımartır sarmayı sanki onu beş saat sonra umursamadan dışkılamayacakmış gibi.
sen yaprak sarmamsın benim. ağzımdan değil, göğsümün kafesinden içeri almak; mideme değil kalbime koymak istiyorum seni. bir yemek sevdalısının anüsüne mühür basmayı istemesi gibi, göğüs kafesime zincir vurmak istiyorum ben de.
kumum,
sana kumum diyorum çünkü sana duyduğum sevgi, sahildeki kum taneleri kadar yoğun ve sayılması, anlatılması güç. denize benzetiyorum kendimi de. düzenli med-cezirlerle narin öpücükler almak istiyorum senden. denizin her dalgasıyla birlikte kum tanelerini alıp götürmesi gibi, her öpüşümde seni, senden bir parçayı alıp sonsuza kadar içimde saklamak istiyorum.
seni eşekler gibi seviyorum...
mahmut sütlaç"

bu ilan-ı aşkın, adı dicle olduğu varsayılan bayan tarafından, hanımefendilik ve kibarlık dışı kaba bir dille karşılıksız bırakıldığı söyleniyor. bayanın, bu aşk mektubuna, "yaprak sarması mıyım lan ben?" gibi argo tabirlerle donatılmış cümlelerden oluşan hakaret dolu bir mektupla karşılık verdiği de söylentiler arasında. hazin bir yaşam öyküsü.

mahmut sütlaç

v. süleyman'ın avrupa'da başlattığı nlb (noluyo lan burda) harekatının istanbul öncülüğünü yapmıştır.

bu harekat bir dizi eylemler bütünüdür. aristokratların evleri, eş zamanlı operasyonlarla, kapıları tekmelenip, anarşistlerin içeriye "noluyo lan burda" diye dalması suretiyle basılıyordu. bu eylemler silsilesini başlatan hareket, o sırada ingiltere'de bulunan v. süleyman'dan çıkmıştır. oxford üniversitesini gezmekteyken öğrencilerin şikayetlerini dinledikten sonra hiddetlenmiş ve rektörün kapısını tekmeleyerek kırıp içeri dalmıştır. ağzından büyük bir gürültüyle çıkan tek cümle şuydu: "noluyo lan burda?" bodur bir insanın böyle bir olayın altından nasıl kalktığı meçhuldur.

bu hareketten sonra v. süleyman'ın da içinde bulunduğu bir grup insan, kendi aralarında yediye ayrılıp eş zamanlı baskınlar düzenlemişlerdir. özellikle mektepler, bürolar ve aristokrat evleri baskına uğramıştır.

işte mahmut sütlaç da hemen bu eylemi istanbul'a uygulamış ve ilk olarak kapalı çarşı'yı basarak noluyo lan burda diye bir nara atmıştır. orada celallenen 50-60 kişilik bir grup şehrin dört bir yanına dağılıp terör saçmış, noluyo lan burda bağırışıyla tekmelenmedik kapı bırakmamıştır.

grupta iyice dellenip meclisi basmaya çalışan baklavacı mülayim öldürülünce mahmut sütlaç üzüntüsünden geri çekilmiş ve eylemler de son bulmuştur.

fasıl gecesi kimde kalınacağı sorunsalı

tarafımdan bertaraf edilecektir bu sorun.

bu etkinliğe katılamayacağım ama kalacak yer ayarlayacağıma emin olabilirsiniz.

şimdi şöyle ki geç saatte mekandan çıktıktan sonra istiklal'den aşağı sallanıp tarlabaşı adı verilen istanbul'un en nezih ve görkemli semtine geliniz. oradan biraz dolaşın (geç gelirsem), baktınız geç oldu galata köprüsünden geçip unkapanı'na doğru yürüyünüz. unkapanı'ndan su sarnıçlarının olduğu yere doğru yukarı çıkıp vezneciler'e ulaşınız. oradan da sola dönüp edebiyat fakültesinin arkasına doğru yürüyünüz. edebiyat fakültesinin önüne geldikten sonra bana çağrı atınız. gelirim, gelirim de bi aksilik oldu, geç kaldım diyelim. en fazla 15 dakika bekleyiniz beni. gelmezsem yoldayımdır. benim geliş yoluma doğru, yani istanbul'un en nezih 2. semti; insanları sevgi topağı, gülücük makinesi ve kelebek kadar sevecen olan aksaray'a yürüyünüz. aksaray'da biraz kelebeklerle dans ettikten sonra yola devam edip cevizlibağ'a ulaşınız. orada bir köprü var, köprünün altında da benzinlik.

işte orada beni sizlere el sallarken bulacaksınız. gelirken kendinize de bir karton getirmeyi unutmayınız.

ayı

güzel bir hayvan. bazen hızlı koşar, bazen koşmaz. amuda kalktığı da görülmüştür. bunlar arada köye inerdi de artık köy kalmadığı için şehre iniyorlar. köyden indim ayıya.

gül

bir çiçek. dikenlisi de var dikensizi de. ayrıca varoşu temsil eder. ya da etmez. bundan bize ne? yaşamak güzeldir.

mahmut sütlaç

mahmut sütlaç'ın hayatında sadece bir kere aşık olduğu rivayet ediliyor. bu aşkına karşılık bulamadığı için de sonsuza kadar duygularını kalbine gömüp sır olarak sakladığı söylenir. hayatı boyunca hiçbir kadına bir daha duygusal anlamda bağlanamamış, bu eserlerine de yansımıştır. tema olarak asla aşkı ele almaz bir daha. aşkın olmadığını savunmuş, kimseyle evlenmemiş, hergün başka bir kadınla gönül eğlendirmiştir.
mülayim bey, mahzende bir aşk mektubu bulana kadar bu aşk hikayesi gizemini korudu. ancak şimdi bu mektup erişim dahilimizde. işte o hazin aşk mektubu:

"kumum,
seni seviyorum. öyle seviyorum ki seni, mektubuma bayağı bir giriş yapmaktan ölümcül bir şekilde korktum. dolaylı olarak seni ne kadar sevdiğimi uzun uzun anlatmak isterdim ancak bunu yapamadım. nasıl yapayım? seni düşündükçe beynim duruyor, dilim düğümleniyor, bedenim titriyor, karnıma bıçaklar saplanıyor. yüzün geldi mi gözümün önüne, şaşılaşıyorum, ellerim üşüyor, yine titriyorum. güzelliğin karşısında böyle bir duruma düşüyorum ben işte. öyle bir hâldeyken nasıl olur da uzun uzadıya seni anlatabilirim?
bir yemek sevdalısı, yaprak sarmasının önünde saygıyla durup, önündeki sarmanın ne kadar güzel sarıldığınıı, yağının nasıl güzel ayarlandığını, kokusunun ne kadar muhteşem olduğunu anlatır durur mu? yer hemen. sarmalar uzaktan gelirken ağzının suyu akmaya başlar, tek kelâm etmez etrafına ve de sarmaya. tek düşündüğü onu hemen yemek, bunu yaparken de her bir parçasından zevk almaktır. sevdası sahteyse, amacı gösteri yapmaksa, şımartır sarmayı sanki onu beş saat sonra umursamadan dışkılamayacakmış gibi.
sen yaprak sarmamsın benim. ağzımdan değil, göğsümün kafesinden içeri almak; mideme değil kalbime koymak istiyorum seni. bir yemek sevdalısının anüsüne mühür basmayı istemesi gibi, göğüs kafesime zincir vurmak istiyorum ben de.
kumum,
sana kumum diyorum çünkü sana duyduğum sevgi, sahildeki kum taneleri kadar yoğun ve sayılması, anlatılması güç. denize benzetiyorum kendimi de. düzenli med-cezirlerle narin öpücükler almak istiyorum senden. denizin her dalgasıyla birlikte kum tanelerini alıp götürmesi gibi, her öpüşümde seni, senden bir parçayı alıp sonsuza kadar içimde saklamak istiyorum.
seni eşekler gibi seviyorum...
mahmut sütlaç"

bu ilan-ı aşkın, adı dicle olduğu varsayılan bayan tarafından, hanımefendilik ve kibarlık dışı kaba bir dille karşılıksız bırakıldığı söyleniyor. bayanın, bu aşk mektubuna, "yaprak sarması mıyım lan ben?" gibi argo tabirlerle donatılmış cümlelerden oluşan hakaret dolu bir mektupla karşılık verdiği de söylentiler arasında. hazin bir yaşam öyküsü.

mahmut sütlaç

mahmut sütlaç'ın kapitalist olma yoluna gittiği büyük bir yalandır.

kendisi 19. yüzyılın büyük anarşistlerindendir. sistemi çökertmenin ancak içerden olabileceğini görmüş ve görünürde sütlaç dükkanı aracılığıyla kapitalizme atılmıştır. ancak durum böyle değildir. sütlaç dükkanının alt katlarında anarşist toplantılar yapılmakta, plan ve projeler çizilmekteydi. sekizgen bir masa etrafında toplanılır idi. söylenen odur ki zamanında henry david thoreau bile bu toplantılardan birine katılmıştır. hatta toplantının akabinde apar topar amerika'ya dönüp civil obedience'ı yazmıştır.

lev troçki'yi bile derinden etkileyen bir düşünürün kapitalist olduğunu söylemek saçmalıktır. kaldı ki mc mahmut's ve mahmut king ismiyle hudut ötesinde açtığı dükkanlarla, sadece anarşizmin yayılmasına önayaklık etmiştir. ve unutulmamalıdır ki bu dükkanların hiçbiri kar amacı gütmemiş, döner sermayeyle çalışmıştır.

mahmut sütlaç ölürken "para, para, para" değil, "yeni bir istikbal daha ha?" demiştir. son sözleri bu olmuştur.

mahmut sütlaç

kimi bilgisiz sütlaçistler tarafından yanlış tanıtılmaktadır.

bakışmalar hadisesi denilen olayın devamı v. süleyman'ın "hayret bir şey ya" isimli otobiyografisinde vardır.

söylenen odur ki istanbul'da yobazların ayaklandığını duyan v. süleyman piriviyet vapuruna atlayarak kırım'dan istanbul'a geçmiştir. peyami safa'nın sütlaç dükkanını ilk terkeden kişi olmasının nedeni. süleyman'ın geldiğinin haberini almış olmasıdır. zamanın en büyük insanı ile iki kelam laf edebilmek için elindeki kaseyi havaya fırlatıp gitmiştir dükkandan. öte yandan v. süleyman nicedir mahmut sütlaç ismini duyduğundan merakına yenilip, bir kase sütlaç yiyip kelam alışverişinde bulunmak için mahmut'un dükkanına ziyarette bulunmuştur. kapıyı açtığında içerde 8-10 kadar kişinin anlam verilemeyen bir sıra halinde birbiryleriyle kesişip durduğunu görür. o dükkana ayak bastığında ise bütün gözler ona çevrilmiştir.

mahmut sütlaç davasından vazgeçmiş bir şekilde oturup kapitalist olmayı düşlerken v. süleyman'ın amansız bakışları karşısında eşek tepmişe dönmüş ve hayatı boyunca kendini dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye adamıştır.

v. süleyman'ın geldiği haberi devlete de ulaşmıştır. devlet, v. süleyman'ın anarşizmi getireceğinden korkmuş ve yobazların karmaşasından yararlanarak sütlaç dükkanına saldırıda bulunmuştur. mahmut sütlaç, süleyman'ı dükkanın toplantı bölmesinde bulunan gizli kapıdan kaçırmış ve onunla beraber fransa'ya kadar gelmiştir. burada 2 yıl kadar onun asistanlığını yapmış ve sonra dükkanın başına geri dönmüştür.

fasıl gecesi kimde kalınacağı sorunsalı

tarafımdan bertaraf edilecektir bu sorun.

bu etkinliğe katılamayacağım ama kalacak yer ayarlayacağıma emin olabilirsiniz.

şimdi şöyle ki geç saatte mekandan çıktıktan sonra istiklal'den aşağı sallanıp tarlabaşı adı verilen istanbul'un en nezih ve görkemli semtine geliniz. oradan biraz dolaşın (geç gelirsem), baktınız geç oldu galata köprüsünden geçip unkapanı'na doğru yürüyünüz. unkapanı'ndan su sarnıçlarının olduğu yere doğru yukarı çıkıp vezneciler'e ulaşınız. oradan da sola dönüp edebiyat fakültesinin arkasına doğru yürüyünüz. edebiyat fakültesinin önüne geldikten sonra bana çağrı atınız. gelirim, gelirim de bi aksilik oldu, geç kaldım diyelim. en fazla 15 dakika bekleyiniz beni. gelmezsem yoldayımdır. benim geliş yoluma doğru, yani istanbul'un en nezih 2. semti; insanları sevgi topağı, gülücük makinesi ve kelebek kadar sevecen olan aksaray'a yürüyünüz. aksaray'da biraz kelebeklerle dans ettikten sonra yola devam edip cevizlibağ'a ulaşınız. orada bir köprü var, köprünün altında da benzinlik.

işte orada beni sizlere el sallarken bulacaksınız. gelirken kendinize de bir karton getirmeyi unutmayınız.

mahmut sütlaç

mahmut sütlaç sadece sütlaç yapımcısı olarak gösterilmemelidir. doğru bilinen yanlışlardan biri de ona sütlaç soyadının sütlaççı olduğu için verildiğidir. bunun sebebi yüzünü sütlaca bulayarak anarşist eylemlerde bulunmasıdır. hatta bir ara arananlar listesinde başı zorlamıştır bu hal ve hareketlerinden ötürü. kod adı surat-ı sütlaç idi. sonradan bu soyadı olarak kayıtlara geçti.

anarşizmde maskenin öncüsü olarak kabul edilir. ilk olarak istemsiz bir şekilde yüzünü maskelese de -bir hadisenin havadisini duyduktan sonra sinir krizi geçirip iki tabak sütlacı kafasından aşağı bocalamıştır- sonraları bunu bir gelenek haline getirmiştir.

v. süleyman bunu saçma bulup onu şöyle eleştirmiştir: "anarşizm, suratını sütlaçlayan bir benî-ademü'l-lâ-beynin çöp bidonlarını ateşe vermesiyle değil, bilgiyle nurlanıp parlamış bir suratın güneşe sırt vermesiyle cam işlevi görüp devleti ateşe vermesiyle olur."
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.