siirt
fıstığı, bitlisle alıp veremediği büryanı ve balı meşhurdur. fevkalade evler ve berberler vardır bu şehirde. eski kokar, sadece insan eli değmiş gibidir. eyvallah urfa, antep, diyarbakır, mardininiz cepte. ama derim ki tüm o popülariteden sıyrılmak için iyi bir güzergahtır siirt. gözlerinizden öper.
basel
isviçre'nin almanca konuşulan önemli merkezlerinden biri. birçok avrupa şehrindeki köprü-nehir kombinasyonu burada da vardır. bir yakada eski şehir estetik binalarıyla etkileyici bir hissiyat vaat ederken, diğer yaka
bauhaus ekolünün minimalist yaklaşımını ziyadesiyle aksettirir. basel'de yürümek çok keyiflidir, mimarları misafirperver, kalender ve samimidir. gri, madeni gökyüzüne yakışır.
erkek götünün kadın götünden daha güzel olması
bu meret yüzünden değil mi onca dağı delmek, denizleri aşmak, bin dereden su getirip akıntıya karşı kürek çekmek?
audi sahiplerinin çirkin olması
şöyle ayaküstü bir istatistikle inanılabilecek durum. aslen böyle hurafelere dudak bükerdim ama sonuç gün gibi ortada. tavsiyem bir deneyiniz, yanılmayınız.
enternasyonel gay
istanbullu/istanbuler geylerin bir bölümünü tanımlayabilecek sıfat tamlaması. aşmıştır bunlar, ne berlin-paris-londra koymuşlardır ne new york. epey postmodern bir alaycılıkla verili ve statik kimliklerle dalga geçerler, anadolulu geylerin ikonaları oldukları inancıyla insan hakları, demokrasi ve özgürlük alanlarını inşa ederler. hmmm, bir de tabi sorunlu, saykodelik ilişkileriyle aslında derinden yüzdüklerini gösterirler. daha da yazarım da, neyse gözgöze gelmeyelim yeter üstad.
gündelik hayatta akademik dille konuşmak
diyaloğun iki kahramanına da kiminle dans ediyorum dedirten olaydır.
kamyoncu - aga, bu çalliöz ne tarafa düşüor?
entel vatandaş - hmm şimdi ilerde görece yeni bir bina var, onuu......
k - aga görece demiyoz, çalliöz diyoz!
e - .....
askk
isabetli bir oluşum. karşılayan yazarlara teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bruno dumont
fransız yönetmen. pek bilmezler, haneke'den trier'den yer kalmamıştır çünki. halbuki ilki gibi zorlama entellere, ikincisi gibi romaları yakan, yeni gezegenler bulmuş edasıyla atıp savuran nordiklere benzemez hiç. onu muadillerinden ayıran esrarengiz oluşu, gündelik hayatı derinde kavrayışıdır. ekseriya filmlerinin dengesi, sıçramaları ve temposu pırıl pırıldır. zaten aklımda türlü dert diyorsanız hiç tanışmayın tabi. zordur, emek ister. sert bir başlangıç için,
(bkz:
insanlık)
mandalina
ağaçtan koparılıp yendiğinde tadı daha güzel çıkar. ecnebice isimleri çirkindir. gömüldüğüm yerde mandalina bitsin istiyorum, o kadar...
uzaktan
hafif gamsız şarkı. ondan, pek sever bahar geldiğinde dinlerim. terhis olduktan sonra çıktığım gece yolculuğunun ilk şarkısıdır ayrıca. yeri ayrıdır.
sevgiliyi terk etmek
terk-i diyar etmenin yanında esamesi okunmayacak eylemdir. olur öyle, biraz serin takıl yeter. bakarsın en güzelini yaparsın, hiç sevgili olayına girmeyip dünyanın ne kadar yuvarlak olduğunu keşfe çıkarsın. bak erkek sözü, pişman olmazsın.
kim ki duk
boş ev'den sonra kendini biraz bozmuş yönetmen. son örnekleriyle bir aşırılık sineması yaratan güney koreli iş arkadaşlarına özeniyor sanıyorum.
haftasonu
tek gecelik bir ilişki aşka yelken açar mı sorusunu sade, gündelik, büyük lokma yediği için büyük konuşmadan tartışan bir
andrew haigh filmidir. oyunculuk nefistir, diyaloglar inandırıcı ve ikna edicidir. en mühimiyse, sosyal ve toplumsal yapılardan sıyrılamayacak bir gay ilişki modeli önermesidir. fazla marjinal takılan gay grupları izlemelidir ki bir ters köşeye yatıp yıldızlara baksınlar.
mavi en sıcak renktir
tensel, görme yerine dokunma duyusunu uyandıran bir deneyim vaat eden fransız filmi. hem yeni gerçekçilik hem de yeni dalgaya çok şey borçludur. zamanında bunun kadar gürültü koparmayan
erick zonca şaheseri
meleklerin düş yaşamı'nı da çağrıştırır az biraz. izledikten sonra gözünüze bir şey kaçmış gibi olur, neden gözyaşı döktüğünüzü anlayamazsınız.
tütün
en iyisi, damağa ciğere en güzel dokunanı bitlis-mutki yöresinden çıkar. batıya satılanı, suya basılmışı, balgam yapanı, ecnebi kağıtlarına
* sarılanı hiç makbul değildir. arap kağıdını ısıra ısıra sarılmışı açık ara seksidir, lezizdir.
hornet
sıradanlaşan hayatımıza akışkanlık kazandıran, seyahat tutkunlarını hoş sürprizlerle neşelendiren, pek heterojen uygulama. bu icat sayesinde, bir gecenin yarısı ayvalık sokaklarında köpek gezdirirken bulmuşluğum var kendimi. ne kadar şikayet etseler de iyi ki vardır. doldurduğun bardağa boş tarafından bakmayacaksın üstad.