düşün ki o bunu okuyor
- ben seni öyle çok seviyorum ki; uçurumun kenarında kollarımı açıp gökyüzünü kucaklamak gibi. kuşlara avucumdan su içirmek gibi. çiçeklerin toprağını değiştirmek gibi.
gidersen eğer;kuşları suda boğar,çiçekleri de toprağından ederim. ha, gökyüzüne de tekme tokat dalarım.
insanın en mutsuz olduğu an
en mutlu olduğu andır. çünkü bu kadar mutlu olmanın bir bedeli olacağını bilir.
sevgilinin ayı sözlük'te yazar olması
kız arkadaşım burda olduğu için yakın zamanda katıldım bende sözlüğe. fakat kısıtlama sorunu yaşamıyoruz, çocuk değiliz sonuçta ''onu yazmışsın,bunu yazmışsın'' gibi sorularla boğmuyoruz birbirimizi. kendini bilen insanlarız. genelde bir haltlar karıştırmak isteyen insanlar bu durumdan rahatsız olur arkadaşlar üzgünüm. şifreni istiyorsa ver mesela ne haltlar karıştırdığını görsün o da,görmesini istemiyosan karıştırma o zaman.eee çünkü zaten bi yerde patlar o, dedikoduyu seven insanlarız sonuçta...
ölmemek için izlenmemesi gereken filmler
ayı sözlük yazarlarının ilişki durumları
dün 2.ayını kutladı dünya güzeliyle.
ayı sözlük'te hep seksli başlıkların açılması
burada ki herkesin seks hakkında bir şeyler merak ettiğini gösteriyor bana. yani seks dışında hiç mi merak ettiğiniz şeyler yok veya seks dışında başka bir şey düşünmüyor musunuz dedirtiyor. kendi düşüncem.
yazarların şu anki ruh halleri
ruh halimi içmek istiyorum.
aile
kredi kartının eksi limitleri gibidirler.
ilişkinin bir anda monotonlaşması geyiği
-napyosun aşkım
+hiç aşkım oturuyorum sen?
-ben de hayatım.
+iyi bakalım.
.........2 saat sonra.....
-hayatım napyosun
+iyi canım sen
-ben de iyi.
+:*
........4 saat sonra.......
-napyosun
+hiç sen
-hiç
ayı sözlük itiraf
eski sevgilim ayrıldığımızda intihara teşebbüs etmişti ve ailesi,arkadaşları vs ona ulaşmamı istemişti bende ''tamam merak etmeyin ben şimdi ulaşırım korkmayın'' dedikten sonra hemen televizyonun karşısında ayaklarımı uzatıp mandalina soyup yemiştim. ama hayır şimdi vicdansızlıkla ne alakası var hepimizin iyiliğine yönelik bir eylem olurdu ölmesi ama kendisinin ne kadar salak ve dikkat çekmek için uğraşan bi tip olduğunu bildiğim için rahatımı bozmamıştım.
sonuç:damarına çamaşır suyu enjekte ettiğini söyledikten 5 saat sonra sahilde sigara içerken bulundu. damarına çamaşır suyu enjekte ediyor ve 5 saat boyunca hiç bir şey olmuyor ! allahım ne kadar da ölümsüz bir kız...
bulgur pilavı
milli yemeğimiz olduğunu bu başlık altında öğrendim. anneme neden hiç bulgur pilavı yapmadığını ve asimile mi olduğumuzu soracağım.
türk tipi televizyon dizisi
-ali köyden şehire gelmiştir kendi halinde bir bakkal işletmektedir. bakkala gelip giden varoş güzeli fatma'ya aşık olmuştur ve evlenmişlerdir.bi kız bi erkek çocukları olmuştur. kız varoşluktan sıkılmış ve zengin arkadaşlarına ayak uydurmaya başlamıştır. fakat berke'nin kirli oyunlarını görememiş ve kollarına düşmüştür.namus gitti ya tabi baba evden kovmuştur kız da o yolun yolcusu olmuştur. erkek ise zengin bı kıza aşık olmuştur ama o kızında sevdalısı çocuğu bıçaklayıp öldürmüştür ve babası tarafından yurtdışına gönderilmiştir. ee fatma'nın gözü yükseklerdedir zaten bütün bu olanların sorumlusu olarak kocasının varoşluğunu gorür. bakkaldaki paraları alıp dostu muhittin'le kaçıp gider.ee ali'de napsın çocuklar yok,karı yok bakkalı satmıştır ve pavyona düşmüştür.ama bu senaryoya bir yenge şart tabi. ama zaten fatma ali'nin abisinin nişanlısıymış. ali'yle fatma evlenince abisi gidip pavyon açmış kederden.ali'de zaten abisinin pavyonunda düşmüş en sonunda. eee eden bulur tabi.
-son-
abdullah öcalan
kürtlerin lideri olarak bilinen/kürtlerin tanrısı ilan edilen ve kürt olmama rağmen kendisinden gram haz etmediğim kişi.
allahım bu kadar güzelken nasıl bu kadar mutsuz olabiliyorum diye bağırmak
allah'ın işine karışmaktır.
ankara
zamanında şu şekilde özetlemiştim;
ulan bu ankara bizi çok üzdü be.
ankara'da sabahlara kadar içip kızılay'ın sokaklarında bas bas şarkı söylediğim günleri özledim.
ardıç kitapevinde saatlerce çay içip kitap okumayı,dostlarla edebiyattan konuşmayı özledim.
konur sokakta bir aşağı-bir yukarı boş yürümeyi özledim.
fidan kültür kafede dostlarla bi çay bi sigarayla ülkeyi kurtarma planları yapmayı özledim.
aynı dostlarla karakollarda sorguya çekilmeyi bile özledim, hayattaydılar çünkü.
ankara'da halk için mücadele vermiş gençler ahmet kaya'nın arka mahalle türküsüne en az bir kere bir sigara yakıp ağlamıştır.
henüz ankara'nın en hüzünlü şiiri yazılmadı. kalanlar ölenlere yazsın arkadaşlar.
ben artık ankara'nın herhangi bir sokağında bile ayık gezemem çünkü.
tanrı
ben bir defa inandım tanrı'ya, bir defa güvendim; odur budur rast gitmiyor işim.
bazen diyorum ki; vicdansız ulan bu, insafsız!
bazen o kadar eminim ki istediğim şeylerin hiç kimseye zarar vermeyeceğinden, aksine insanları mutlu edeceğinden
olmuyor, olsun istediklerimizin hiçbiri bir türlü gerçek olmuyor!
tanrı'yı anlamak mümkün olmuyor!
çocuklar ağlarken örneğin/acı çekerken, bu tanrı ne yapıyor?
kafasını mı çeviriyor başka bir yöne/ne yapıyor/kulaklarını mı tıkıyor?
her şeyi biliyorken nasıl oluyor da hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranabiliyor?
ya tanrı'nın vicdanı yok ya da vicdan dediğimiz şey bizi aldatıyor ve aslında tanrı diye bir şey yok
sabah kalkar kalkmaz düşünülen ilk şey
mezun olamama korkusu
4 yıldır 2 yıllık üniversite okuyan birinin korkulu rüyası.
(bkz:
ben)
ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları
pembe taksi