insanın en mutsuz olduğu an

en mutlu anının yıkıldığı andır.
hayata dair gram umudunun kalmadığı ve ardından gelen "ben şimdi ne yapıcam" cümlesinin yüze vurduğu andır. her gün yaşadığım andır. sahi ben şimdi ne yapıcam?
en mutlu olduğu andır. çünkü bu kadar mutlu olmanın bir bedeli olacağını bilir.
yitirdiklerini anımsadığı andır. elden birşey de gelmez, heh işte bu gerçekliği bildiğin an, o mutsuzluk,katsayı olarak 100 ile çarpılıyor + burukluk da cabası.
en sevdiği insanın ölümüne şahit olduğu andır, onu kurtarman için elini tutması ama elinden hiçbir şey gelemediği, acıdan vücudun boşandığı an.
yaşama sevincini hiç mi hiç hissetmemiş, onlarca kez ölmüş olmayı dilemiş, ne hayata, ne insanlara gerektiği değeri verememiş bir birey olarak annenizin büyükbabanızın cesedinin yanında dizlerinin üzerine çöküp ağladığını görmek. cünkü ne insanlar birbirine bu kadar bağlanabilir, ne ölüm bu kadar sarsıcı olabilirdi. ben niye ağlamıyorum, ben neden ağlayamıyorum, bende yanlış olan ne diye düşünürken ne insanları, ne hayatı, ne de dünyayı diğerleri gibi kavrayamadığını fark etmek, farklı olmak, insanlara dair bir şeyin sende eksik olduğunu anlamak.