bu haftaki ev sahibimiz yemeğe sevgisinden ziyade muzipliğini katması beklenen
mahallenin bakkalinin kocasi. dilimizden hayırlısı demekten başka bir şey gelmiyor. menüye bakıyoruz, o da nesi. resmen
mahallenin bakkalinden alınmış malzemelerle ucuza getirilmiş bir menü. gurmemizin ucuzcu yanı da böylece ortaya çıkıyor. neyse.
kapının çalmasıyla birlikte konuklar da dökülüyor. yani dökülüyor dediysek eşcinsel ağırlıklı bir kitleden bahsediyoruz, hepsi şıkır şıkır
*. ilk konuğumuz uzun boyuyla resmen gövde gösterisi yapan bir ayı;
honeybee ve pampişi
dark bear. adamlar basketbol maçı sonrası şöyle bir uğradık rahatlığıyla uzun boylarının tadını çıkara çıkara içeri süzülüyorlar. içerde katılımcıların müzik zevklerine göre yemek müzikleriyle bezenmiş bir liste olmadığı kısa sürede anlaşılıyor; çünkü fonda
veran fm ve sunumda
fiddy var. mahallenin bakkalinin kocasi bu durumu sizleri müzik zevkimle kısıtlamak istemedim, kaliteli müzik yapan bir kanal tercih ettim diye geçiştiriyor. diğer konuğumuzsa inşaattan yeni çıkmış iş kostümüyle konukların fantezilerini süsleyecek
aigai. aigai içeri yorgun argın girip kapı kapanırken '' dur kız hemşire '' sesiyle ev sahibimiz irkiliyor. randevusundan apar topar geldiği her halinden belli
sarosbalikten başkası değil bu. geceyi kendi evinde geçirmediği için görme şerefine erişemediğimiz donu belki kırışık değil ama üstü başı kırış kırış. bu durum başkalarına özeniliyor ama ilgi alanına girmeyen bizlere özenilmiyor dedikodularını uzunca bir süre devam ettirdi.
assolist olup son sırada gelmesi beklenen
max blumsa yine ortalığı karıştıracağı her halinden belli pis pis sırıtışıyla kapıda beliriveriyor. burnuna gelen yemek kokularına rağmen akşam tek yöne uğrayacağından fazla yiyip fit görüntüsünü kaybetmeyeceğinin sinyallerini masadan çok uzakta oturarak sergiliyor. bu tavrı '' yoksa genç adam boyoz diyetine mi başladı'' fısıldaşmalarına yol açıyor. ve beklenen konuk
kelayi. mahallenin bakkalinin kocasinin ucuza getirdiği yemekleri bile yüksek puanla ödüllendireceğine kesin gözüyle bakılıyor. ' biri yemek mi dedi '' diyerek içeri fırlayansa uçakla şehirleri yakınlaştıran sıcak adam
keremceden başkası değil. e adam uzak yollardan geldi ve aç.
diğer konuklarsa uyku saatinde program mı olur diyen
astral gay, yine muzipliğiyle ortalığı birbirine katacak
pony slaystation, diyette olduğu için özenle hazırlanmış bir menü yerine şöyle sulu bir karpuzla yetinebilecek
karpuzsever.
menüde sadece bakkaldan olma kahvaltılık ürünleriyle karşılaşan ayılar homurdanmaya başladı. ama yeme konusunda aktif bu ayıları ana yemek olarak sofrada yerini alacak
pasif somon baligi bir nebze olsun rahatlattı. ancak
tunatuanın gerçek pasif benim beni yiyin çıkışı bir anda ortamı germeye yetti de arttı. tam yemekler yeniyordu ki içeriye birden
greenday ve tek yön saz ekibinin girmesi şaşkınlıkla karşılandı. meğer yemek sonrası konuklarına sunacağı şov programını da ucuza getirmek isteyen
mahallenin bakkalinin kocasinin fikriymiş bu. olaylar olaylar olaylar...
geceden önemli detaylar;
-
tunatuanın masadan kalkmasıyla tek yön saz ekibinin üyelerinin aniden ortadan kaybolması kafalarda soru işaretleri yarattı. ve acaba çocuk masada doymadı mı dedirtti.
-
keremcenin bıyıklarını burması konukların yemeklerini boğazına dizdi ve su tüketimi bir anda arttı.
-
mahallenin bakkalinin kocasi hiçbir özel pişirme tekniği gerektirmeyen yemekleri tattırmak için neden konukları zırt pırt mutfağa çağırdı?