ayı sözlük itiraf

1285 Entry Daha
bu haftaya çok mutlu başladım. biliyordum ki her şey bu kadar iyi olamazdı. evet, sonradan işler iyice boka sardı. şu an bu satırları yazarken gerçekten mutsuzum sözlük. pazartesi günü, bay ağız kokusu, bayan baş ağrısının yerine oturdu. o an gerçekten mutluydum. biliyorsunuz, bu kadını vanilya'dan kıskanmaktan öte, kadının varlığından nefret ediyorum. pazartesi günü, bayan baş ağrısı gelmedi ve biz vanilya ile epey yakınlaştık. mesela eskiden kolu/bacağı çarpsa hemen kaçırırdı artık daha uzun süre tutar olduk. sıralarımız neredeyse dip dibeydi. eskiden gözlerime uzun süre bakamazdı, kaçırırdı. artık gözlerime bakarak konuşuyordu. hatta pazartesi günü epilasyona giderken bir yere kadar bana eşlik etmişti. o kadar uzun süre vakit geçirmiştik. (elbette epilasyon kısmını söylemedim.)
salı günü gene aynı şekilde ilerledi. bay ağız kokusu, gene bayan baş ağrısının yerine oturdu. ben gene mutlu tabii. mutlu diyorum ama öyle bir mutluluk değil. adamla bir ilişkiye başlamış değilim ama sadece beraber oturmak bile yetiyor. aramıza kimse girmeden, öylece onun yanında oturmak...
tabii bayan baş ağrısı, salı günü teşrif etmişti. gene hastalanmış salak. bu hafta sonu erkek arkadaşının yanına gitmişti, sanırım istanbul'da kapmış mikrobu. vanilya'nın yanına hiç gelmedi. bir teneffüs vanilya onun yanına oturdu sadece o kadar. o kadarını normal karşılıyorum. çünkü vanilya ile arkadaşlar. neyse o gün çıkışta vanilya'ya beraber yemek yiyelim mi diye sordum. bana bayan baş ağrısına ders çalıştırma sözü verdiğini söyledi. benimde onunla küs olduğumu bildiği için doğal olarak beni çağırmadı. ben, benim yerime onunla gitmesini içerlemiştim ama kendime sürekli bunun gayet normal olduğunu söyledim. gerçekten mutsuzdum sözlük. hayır, kıskançlıktan öte, sevdiğim adamın o tarz bir insanla vakit geçirmesine dayanamıyordum. kadın ruh hastası. tek evin şımarık çocuğu derler ya hani tam ondan.
neyse ertesi gün oldu. biz normalde vanilya ile erkenden okula geldiğimiz için hep beraber sohbet edecek vaktimiz olurdu. dün ben biraz geç kaldım. tam soluk soluğa yerime geçtim ki bu bayan baş ağrısı koştura koştura eski yerine oturmasın mı?!
bugün gerçekten bir insanın yok olmasını diledim. ölmesin. kötü bir şey olmasın. sadece yok olsun. ortadan kaybolsun.
ne zaman vanilya ile yakınlaşsak, konuşsak, temas kursak kadın hemen araya giriyor. gereksiz, tek başına rahatça yapabileceği sorularla çocuğun ilgisini çekiyor. bırakmıyor iki dakika yalnız kalalım. işte bu yüzden deli oluyorum.
işin beni en çok kahreden yanı, her zaman dip dibe oturduğum vanilya, sırasını bayan baş ağrısına doğru kaydırdı. hoca okuma verdiğinde ya da bir ödev verdiğinde ona dönerek yapıyordu. eskiden hep bana dönerdi.
onunla yakın oturmaya çok alışmıştım. o an oradan değilmişim gibi hissediyordum. yaşadığımdan bile emin değildim. hocanın ve tüm sınıfın sesi bir uğultu gibi kulağıma çarpıyordu.
tek temasımız ben ayaklarımı öne uzatıyordum. o da benim ayaklarımın yanına uzatarak oturuyordu. evet, bu gözümden kaçmadı. zaten arada benimle konuşmaya çalışıyordu ama ben o kadar sinirliydim ki sinirimi bastırsın diye kendimi aa oyununa vermiştim. sorduğu sorulara kısa ve net cevaplar veriyordum.
son ders kan vermeye gidelim mi dedim. gidecektik. sonra bayan baş ağrısı "ay bugün gitme vanilya, zaten hoca serbest bırakıyor. yarın gidersin hem derse girmemiş olursun," dedi. sonra bana dönerek bunu açıkladı. bunu bana "yemeğe gidelim mi?" dediğimde açıkladı. bana "bayan baş ağrısına söz verdim. sende gel," dedi ve sustu. "biliyorsun ben gelemem, gelmem!" dedim. "ama artık alınıyorum, hep onunlasın," dedim. "haklısın ama bende aranızda kalıyorum," dedi.
sonra ben eşyalarımı toplamak için yerime geçtim. o da tuvalete gitmişti. ben sonra konuşmayı yarıda böldüğümü düşünerek tuvalete gittim. onunla konuşurum diye. ben içeri girer girmez. "özür dilerim," dedi. "ayıp ettim."
"evet."
yüzümü yıkadım. bir şeyin beni kendime getirmesi lazımdı.
sonra o da elini ve sonra yüzünü yıkadım.
"seninle bir şeyler yapmak istiyorum," dedi. sonra biraz kekeledi ve "ikinizle de bir şeyler yapmak istiyorum," dedi.
"ama benimle yapmıyorsun," dedim.
"bugün sırtını döndün hep. hiç konuşmadın neredeyse."
"evet, bayan baş ağrısı rica etti. dersi anlamıyormuş. benden ona hep yardım etmemi istedi," dedi.
orospu! dedim içimden. bahaneye bakar mısın? sen bu yaşına vanilya ile geldin sanki...
bir an "peki ben sana ihtiyaç duymuyor muyum?" diyecektim ama sadece "sen iyi bir adamsın, tamam. gerçekten. senin yapacak bir şeyin yok. ben sadece üzgünüm." diyebildim. iyi adam kısmına biraz tebessüm etti. onun tebessüm etmesi gerginliğimi biraz azaltmıştı ama hemen oradan çıkmalıydım. zaten tüm sınıf neredeyse boştu. derse bir tek bayan baş ağrısı ile vanilya girecek gibiydi. "bak, herkes gitmiş," dedim. o da şaşırdı.
"1,5 ayda sınıfta neler oldu?" dedi.
"1,5 ayda olanların hepsi bayan baş ağrısı yüzünden oldu, biliyorsun. kız her şeye burnunu sokuyor."
haklısın anlamında başını salladı.
"yarın görüşürüz," dedim elimi uzattım. elimi uzatmama biraz şaşırdı. elimi sıktı. çıktım gittim.
o saatten beri bok gibiyim sözlük. bok gibiden öte. tuvaletin kenarına bok yapışır ya hani sifonu ne kadar çekersen çek gitmez. işte kendimi böyle hissediyorum. kendimi mutlu olmak için o kadar zorladım ama gene de başaramadım. hareketli müzikler açtım. hiç keyif alamadım. depresif müzikler, daha çok kovuğuma çekilmeme sebep oluyordu. arkadaşlarla dışarı çıktım gene de kendime gelemedim. yalan yok bir ara arkadaşım künefe ısmarladığında kendimi iyi hissetmiştim. ama o da bir an sonra geçti. aklıma sürekli o geliyor. iki gün ya. her şey ne kadar güzeldi. bugün her şey ne kadar boktandı.
bugün bir ara telefonun çıkarıp ikimizin fotoğrafını çekmeye başladı derste. tabii hemen bayan baş ağrısı "hocaaaam derste fotoğraf çekiliyorlar" diye hönkürdü. ha tabii dibimde oturan bay ağız kokusu da hemen fotoğrafa girdi zorla. oysa sadece ikimiz olmalıydık. ha bu arada tuvaletten sonra konuşurken bana "senin yanında hep bay ağız kokusu var," tarzında bir şeyler dedi ama resmen ağzında geveledi. anlamadım.
mutsuzum sözlük.
bu öyle bir mutsuzluk ki... mesela eskiden seks yapsam kendimi iyi hissederdim, geçerdi. ama vanilya'yı tanıdığımdan beri kimseyle yatamıyorum. yatmayı bırak, kesemiyorum bile. onun dışında her şey, herkes siyah-beyaz. tek renkli o. tek canlı o sanki. porno bile izleyemiyorum. onun yanında olmak sadece yetiyor. ben eskiden mutluydum. bugün en yakın arkadaşımla onu konuşuyorduk.
ben geçen dönem mutluydum. spora giderdim, iç çamaşırlarımla dans ederdim, bir sürü erkekle yatardım. hiç böyle mutsuz bir adam değildim. hatta bugün rapor teslim etmek için eski ders gördüğüm binaya girdim. geçen dönem ki mutluluğum aklıma geldi. belki nerede akşam orada sabah yapan biriydim ama en azından mutluydum sözlük. başarılıydım. şimdi kaç haftadır dersin yüzünü açamıyorum. yurda gidince yatıyorum kalkıyorum. millete "bok gibiyim," diyorum. onlar "neden?" diye soruyorlar. "öyle," diyorum.
öyle.

2324 Entry Daha