ayı sözlük itiraf

2536 Entry Daha
dün pek kötü geçti, gece de uyuyamadım, uyumadığım zamanlarda da içimden hep anneme saydırdım. ona yıllardır hep söylemek isteyip bir türlü söyleyemediğim şeyleri düşündüm. sonra da kalktım bunları not ettim. neden sonra uyuyakalmışım. sabah uyandığımda işe geç kalmıştım ve hala kendimi bok gibi hissediyordum. sürüne sürüne hazırlandım. hazırlanırken gece not aldıklarımı açıp anneme söylesem mi dedim. genelde gece aklıma gelen bütün cesur kararları sabah olunca yapmaktan vazgeçiyorum. bundan da vazgeçesim, "aman kadını üzmeyeyim, kaç yaşına gelmiş" falan diyesim vardı gene. hem bu yaşta hala anneme ihtiyaç duyuyor olma hissinden de nefret ediyorum.

sonra evden çıktım, sokakta yürürken gene öfkem yükseldi, aklımda söylemek istediğim tek birşey belirdi, en azından arayıp bunu söyleyeyim dedim.

açtım telefonu. annem hastanede çalışıyor o saatte. merhaba nasılsın iyiyim'den sonra noldu dedi, dedim "dün çok kötüydüm ben, psikolojik olarak, bayağı kötüydüm işte, bugün de işe geç kaldım bu nedenle" dedim. endişeyle "yine mi ilaç (bi ara kullandığım anti depresanlar beni bok gibi yapmıştı, onu kastediyor) kullandın?" diye sordu. "hayır, kullanmadım. ama kötüydüm. ve kötü olunca açıp telefonu derdimi paylaşacağım bir annem bile yok. annem nerede? annem her gün, günde 80 tane hastanın derdini dinliyor. ama beni bir kere bile dinlemedi" dedim bayağı üzgün şekilde.

bunlar benim içimden aylardır, belki yıllardır geçen şeylerdi ama hiç söylemeye cesaret edememiştim. anneme karşı hep ağzımı sıkı tutuyordum çünkü ağzımı bir açsam ağzımdan çıkacak şeyleri kontrol edememekten korkuyordum. bu sefer ağzımdan çıkıverdi ama.

sessizlik oldu telefonda. dedim kapatıyorum ben, hadi hoşçakal, dur kapatma dedi, ama birşey de diyemiyor kaldı. sonra ben madem kapatmıyorum, dün gece söylemeyi planladığım ikinci şeyi de söyleyeyim bari dedim o anda.

"biliyorsun aile grubu ile çalışıyorum. geçen cumartesi açılma toplantısının moderatörlüğünü yaptım. aile grubundan bir anne oğluyla geldi. kendi hikayesini anlattı, hep beraber kakara kikiri güle oynaya dinledik. ama ben orada annesiyle gelen o 21 yaşındaki ahmeti o kadar kıskandım ki. başka anneler çocuklarına kol kanat geriyorlar, onları gördükçe o çocukları o kadar çok kıskanıyorum ki. kendi annem hiç birşey yapmıyor, ben de o annelerin yanında huzur buluyorum, o annelere sıkıntılarımı anlatabiliyorum, o anneler bana annelik yapıyorlar" dedim. gene sessizlik oldu ama ben iyice dolmuştum, "neyse ben kapatıyorum" dedim ve kapattım.

sonra da biraz dolanıp sakinleyip işe gittim. telefonu da sessize aldım.

öğleden sonra bi aramış ama duymamışım. geri aramadım.

akşam dokuz gibi aile grubundan fatma hanım aradı. "annen az önce beni aradı, bir sonraki toplantının tarihini saatini yerini sordu" dedi. annem önceden bir kere gitmişti aile grubu toplantısına ama yerini falan nasıl hatırlamaz bilmiyorum, neyse. "teşekkür ederim fatma hanım haber verdiğiniz için. ben bu sabah anneme bi giriştim de iyice, o nedenle aramıştır sizi. yoksa bir daha toplantıya geleceği yoktu" dedim. noldu diye sorunca anlattım konuştuklarımızı. "ama bu yaşta hala anneme ihtiyaç duymak, ondan birşey istiyor olmak bana güçsüzlükmüş gibi geliyor, ben artık annemden birşey istememeliyim gibi geliyor" diye ekledim. fatma hanım da "ya mimarcım, hissettiklerin çok normal, ben boşandım, 41 yaşında annemin beni onaylamasına, bana şefkat göstermesine ihtiyaç duydum. bunlar çok normal şeyler, o senin annen. bence çok iyi olmuş en sonunda hissettiklerini söyleyebilmen, bu da senin için bir ileri aşama olmuş, bunu da başardın, annene karşı hissettiğin şeyleri ona söyleyebildin, çok önemli bu da" dedi. içimi rahatlattı.

aslında iyi birşey yapabilmiş olduğumun ben de farkındaydım çünkü telefonu kapattıktan sonra çok üzgün olsam bile içimden bir yük hafiflemiş gibi hissetmiştim. bunca yıldır içimde tuttuğum, bir türlü söyleyemediğim şeyleri, bağırmadan, küfretmeden, kontrolümü kaybetmeden, ağlamadan, sakince anneme söylemiş oldum. belki hepsini söyleyemedim ama en azından ne hissettiğimi sakince ifade edebilmiş oldum, ona ne kadar kırgın olduğumu, onu suçlamadan, ben dili ile, bana hissettirdikleri üzerinden ifade edebilmiş oldum. evet bunların hepsi önemli şeyler.

benim annem genelde empati yapmaktan ileri derecede yoksun, kendini rahatsız eden herşeyi unutmaya veya unutmuş gibi davranmaya çok meyilli, benim için önemli olan şeylerle alay edebilen, bana zamanında "senin sorunlarını duymak istemiyorum artık" diyebilmiş biri. hep çok çalıştı, hep hastalarıyla, işiyle meşgüldü ve bana göre işini her zaman başka sorumluluklarını yapmamak için (bunlar duygusal sorumluluklar) kalkan olarak kullandı. neden bilmiyorum ama duygusal işlerden her zaman kaçtı. benimle zaman geçirmek, beni dinlemek, derdimi paylaşmak gibi. aile içi iletişimsizliğin kitabını yazdık biz ailecek. aynı evde yaşayıp birbirlerinin ne hissettiğini hiç bilmeyen bir insan grubu olduk. bana eskiden de bu çok garip geliyordu ve neden böyle olduğunu hiç anlamadım.

şimdi bu noktaya gelmişken herşeyin bir anda değişip "canımmm oğlummm" şeklinde bir türk filmi sonuna bağlayacağını hiç zannetmiyorum. hatta bence bir hafta sonra böyle bir olay hiç olmamış gibi, yine mevsim normallerine dönmemiz pek mümkün, zira önceden de hep böyle oldu. sorunları çözmek yerine sorunları gömmek üzerine kurulu saçma bir aile iletişimimiz var. herşey yüzeysel yaşanıyor bizim ailede. kimse kimseye bulaşmıyor, kimse kimsenin derdine ortak olmuyor, buna da aile deniyor. ama en azından bugünkü olayın hiç bir somut faydası olmayacak olsa bile, en azından benim için bir ilerleme oldu, içimde yıllardır büyüttüğüm bir şeyi daha düzgünce ifade edebildim. belki çok muhteşem bir gelişme olmadı ama benim için önemliydi.

falan filan. aslında ne kadar boş işler şunlar, uğraştığımız şeylere bak. acıyorum aslında şunlara harcamak zorunda kaldığım zamana, mental enerjiye, duygusal yıpranmalara. ama bozuksa uğraşmak gerekiyor maalesef.
1072 Entry Daha