ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
yakışıklı bir erkeği bir kızın elini tutarken gördüğümde üzülüyorum. hayır, sanki gay olsa üstüne atlayacağımdan değil ama insan yine de bir şansı olduğunu bilmek istiyor. *
bir itiraf da bu kuldan sevgili sözlük; eşcinselim ama kadınlara ayrı bir hayranlığım var. nefes aldığımız yer kürede, cinsiyetlerden en üstün olanı kadın bence. estetik olan da kadın..leonardo bok yemiş ,kadın varken, kedi ne diye... homo olduğunu belli etmekten korkmuş, erkek diyememiş, kedi demiş estetik duruş için.

kadının olmadığı yerde medeniyet yoktur. kadının olmadığı yerde, saplık çoktur... analarımız başta, tüm kadınlar başımızın tacıdır.
mutsuz hissediyorum. got finali, askerlik, seçimlerde oy kullanamayacak olmak, yalnızlık ve diş ağrısı beni mahvetti. günde ortalama iki saat uyuyabiliyorum. kendimi kendim gibi hissetmiyorum.
anneme hiç anneciğim babama hiç babacığım demedim sözlük. şöyle bir düşündüm de sevdiklerime nadiren sevdiğimi belli ediyorum. odunum ben sözlük.
(bkz: anneciğim, babacığım herşeyden çok seviyorum sizleri )
artık birisiyle sevişebilmeyi istiyorum. çok gerginim ve eskiye takılmış durumdayım, sürekli "ya gitmeseydi" diyerek hayaller kuruyorum. hayatımı yaşamama engel oluyor. gencim, üniversitedeyim ama tamamen ev kuşu haline geldim. insanların beni sevdiğini düşünmüyorum, beğenildiğimi hiç zannetmiyorum. ne mesaj atan var ne de iletişime geçen. beni sevebilecek tek kişiyi bulup kaybettiğimi düşünüyorum. tutarsızca sevişmek istiyorum. başka vücutlarda teselli aramak istiyorum ama cesaretim yok. başka biri ile tanışmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. hayatımın güzel bir evresinde olmam gerekirken ben bir noktaya saplanmış bulunmaktayım. bazı şeyleri kabullenmekten çekiniyorum, korkuyorum.
-kendimden tam 20 yaş büyük biri ile takılıyorum ve şu ana kadar sahip olduğum çoğu özellik değişmek üzere, belirsizlik beni öldürüyor.
-bu ilişki sırasında yer ayarlamak kadar kıl, aile evini kullanmak kadar rahatsız edici, kısıtlı zamanda optimum iş yapmak kadar kasınç bir olay yok.
-karşımdaki insanı anlamaya çalışırken yıllar içinde çekilen yalnızlık ve acı üzerinden empati kurmak tekrardan güvenli alanıma çekilme isteğine neden oluyor.
-birkaç ay sonra sıfırdan, dünyanın en en en öbür ucundaki bir ülkede, yirmilerin başında farklı bir hayat kuracak olmak kadar ürkütücü birşey yok, üstelik daha öğrenilmesi, uygulanması ve tanımlanması gereken çok şey var iken, hayat hakkında bu kadar tecrübesizken.
-gün içinde enejimi spora mı yoksa sekse mi ayırmam gerektiğine karar veremiyorum.
-biradan nefret ediyorum, tadı asitli sidik gibi resmen lan. samimi arkadaş ortamımda bira sevmediğim bilindiğinden genelde bir kadeh rakı ayrılmış oluyor şahsıma.
-bilinçli olarak ayrı tuttuğum sosyal çevrem ile özel hayatım arasındaki sınırlar kalktıkça gitttikçe daha da dengesiz bir kişiliğe bürünüyorum. hangi zamanda hangi moda bürünmem gerektiğini karıştırabiliyorum.
artık yalnız uyanmaktan sıkıldım sözlük. gecenin köründe sevgilisinden ayrılan bi arkadaşım * sevgilisini suçlarken bana da verdi veriştirdi, sen de aynı boksun bugüne kadar hayatında kimi tutabildin diye. ve sözlük cidden haklı *. profil sitelerinde gezinmekten bıktım *. bihter gibi ölüyorum anlasana tribindeyim ama duyanım yok sözlük *
şu 10 gün kaldığım izmir vaktinde farkına vardım ki, cidden, ibnelerden* bıktım. sürekli erkeklerden ve seksten ve ona benzer şeylerden bahsetmelerinden sıkıldım. bütün gün ellerinde uygulama, aşağı ine ine dakika başı bir adamı göstermelerinden, tanıyıp tanımadığını sorgulayıp, yatıp yatmadığını öğrenmek, yatsa bile hatırlamaması falan... ve artık çoğu ibneler bu yolda usanmadan devam etmesi. karşınızda oturup tek laf etmeden sürekli bunlarla uğraşması. bunlar dışında tecrübelerine dayanarak (!) sexology 101 dersi vermeleri de oldukça itici artık. bana başka şeylerden bahset, olmadı saçma salak geyik yapalım, ilgimi çekmiyo bu konular, yeter artık.

hatta bunu erkeklerden bıktım olarak genişletebiliriz* ama genç heterolarla pek vakit geçirmediğimden yorum yapamayacağım. ama çoğunun* her ay kız değiştirmesi, çoğu şeyi ortaya koyuyor.

heterolar haklı olabilir ayrıca şu konuda: ibneler sadece seks düşünüyor. evet çoğunluğu başka bi "bok" yapmıyor. bu kadar özgür olmamalı, bence, seks.
kendimi kayıp hissediyorum. türkiye'deki aylık ortalama gelirin çok çok üzerindeyim, iyi bir işim var ve başarılıyım. eli yüzü düzgün, konuşması düzgün biriyim. prezentıbıl holding bebesiyim ama holdingde değilim.

süper süper lükslerde yaşamak gibi bir derdim yok fakat üstüm başım düzgün, evim sıcak, dolabım dolu, konser listem tıka basa, sinema keza, kitap aynı şekilde. ancak hayatımda, uzun süreli bir ilişkiden çıkmamın üzerinden fazlaca zaman geçmesine rağmen, özel birisi yok ve istemiyorum da. kendimi yorgun hissediyorum, her şeye ve herkese karşı yorgun hissediyorum. birilerini tanımak gibi bir niyetim yok, birileriyle buluşmaya isteğim yok.

anlamıyorum neden fakat bana doğru geliyor. resim yapmaya, oyun oynamaya, kitap okumaya, müzik dinlemeye ve daha da önemlisi tezime çok fazla vakit ayırıyorum. hiçbirinden dolayı kendimi yorgun da hissetmiyorum.

tam tersine birisiyle anlamsız konuşmalara girip benim vaktimi çalıyor gibi hissettirdiğinde bu yorgunluğu hissediyorum.

asosyalliğin ve sosyopatlığın tanımlarının çok yakınlarından geçiyorum. zira kendi içimde aşırı asosyal ve insanlara uzak hissederken dışarıdan insanlara kendimi sevdirecek ve yakın hissettirecek her şeyi yapıyorum. resmen iki değil, dört değil; binlerce maskenin altında kendimi saklıyorum.

ne yapacağımı bilmiyorum. intiharı her gün düşünmenin sağlıklı olmadığının da farkındayım üstelik.

benimki eşcinsellikle verilen bir savaş da değil, hayatla ve insanların sahteliğiyle verilen bir holden caulfield'lık. üstelik ilk değilim bunu düşünen, son da değilim.
anladım ki dünyanın bize verebilecegi en güzel şey bizi bizden cok anlayan bir dost. hayatımın tam anlamıyla bok gibi gecen son iki ayında o olmasaydı suan nerede ve ne durumda olurdum düsünemiyorum ve yeni yeni anlıyorum ki hep benim yerime de düsünmüs. herkes öyle uzaktan izlerken o tüm olanları tek basıma kaldırmama izin vermeyip benimle paylasmıs. sadece onunla iyilestim tek bildigim bu, evet yasamak cok zor ama yine de cok güzel sözlük.
çok uzun zamandır ben olmaktan korkuyorum
benim artık bu şehirden, bu ülkeden taşınmam gerekiyor ve bunu yazdıktan sonra yüreğime bir ağırlık çökmesi, gözlerimin dolması...
facebook, twitter hesaplarımı kapattım sözlük. facebooktaki yapmacıklıktan, twitterdaki saçmalamalardan sıkıldım, bıraktım. biraz kendimi dinlemek istedim, bir başkasının yazdığıyla, koyduğu fotoğraftan bana ne dedim. bir süre sonra sıkıldım açmak istedim, alışkanlık olmuş. çevremdeki insanların gereksizliğinin farkına vardım. şimdi ise burdayım, benim gibi hissedenlerin arasındayım.
dünyanın en güzel poposu bir ülkücüde olur mu sözlük? olur mu hı? olmamalı değil mi? ama öyle. bende değil, sende değil o ülkücüde sözlük.
itiraf ediyorum, bakmadan duramıyorum.
ülkücü: günaydın kardeş (el sıkışılır kafalar tokuşturulur)
ben: (kafa tokuşturulurken popoya bakarak) ehehe sana da günaydın.*
pişman mıyım? yo değilim. o kızların poposuna bakarken iyi oluyor bana ne.
kimseyi sevemiyorum, topluma ayak uyduramıyorum, insanları anlamıyorum, herşey günden güne daha manasız ve yabancı geliyor, kendimi hiçbir işe yaramayan ve dünyaya bir faydası olmayan biri olarak hissediyorum, insanların isteklerini gereksiz ve boş görüyorum, herşey fazlasıyla fani geliyor...ne uğruna çabalıyor ve yaşıyor bu insanlar? evlilik- savaş- aşk - iş - doğum - heyecan - arkadaşlık- yeni eşyalar hepsi saçma sapan geliyor...kendimi bu durumlarla karşılaştıgımda yabancılaşmış hissediyorum.kendi kavuşamadığım ve başaramadığım şeyler olduğu için mi bu yabancılık yoksa istediğim yaşamı elde etseydim de başarısızlıgım devam mı edecekti bir gün bu yabancılık hissi çıkıp gelecek miydi tekrar bilmiyorum.bilemeyeceğim de belli ki çünkü bu saatten sonra ne bunlara kavuşma isteğim ne de takatim var.
kaz mezarcı...hamlet romanındaki gibi iki mezarcı istemiyorum, diyalog kurdukça mezarımın derinliğini hesaplayamazlar, ölümümü tartışırlarken saatler sürer bu dünyanın altına ulaşmam.

kazma kürek, bir iki kazma kürek
beş arşın kefen bezi
çamur içinde bir delik, bir tümsek
budur bekleyen bizi.
gözüme kestirdiğim tüm erkeklerin evli,çocuklu olması tesadüf olamaz değil mi ? evlilik ayrı bir çekicilik yüklüyor sanırım. delireceğim.
cep telefonu henüz benim için icat olmadığı yıllarda abimin vardı.günlerden bir gün o cep telefonu denen şeyin ekranına şebeke arıyor yazısı geldi, ben de koşarak abime götürdüm :
abi şebeke diye biri seni arıyor.
çok gülmüşlerdi.
ben de eski filmlerde babasının şamar atmasının ardından koşarak odasına çıkıp 4 kişilik süper lüks yatağına atlayan kızlar gibi hüngür hüngür ağlamıştım.ağlamıştım. *
bir erkeğin diğer bir erkeği sahiplendiğini gösteren en güzel cümle "çalışmam lazım aşkım evimize ekmek parası kazanmam lazım" bence. ortak yaşama yönelik gösterilen çabanın en yalın hali bana göre aynı zamanda en güçlü hali.

"seni seviyorum" cümlesinden daha güçlü olan tek cümle ise "o da beni seviyor"

birine değer verdiğini gösteren en güçlü cümle de "ne önemi var, ben sana sevdiririm"

hoşlanma halinin tavan yaptığı an ise yüzüne bakarak saçma salak hareketlerle "hadi aşkım çirkin ol" demek. birini çirkin olmaya zorlamanın çocukça ama en sevimli hali. çok salakça ama o çirkinleşmek için şekilden şekle giren şapşallaşan surat çok tatlı. belki de bu çirkinleşmenin en güzel hali. al sana ısırılası bir surat işte.

3 haftadır birisiyle konuşuyorum.
o kadar çok saf, temiz kalpli geliyor ki bana kendi kendime yorgo acaba buldun mu sorusunu soruyorum.
bir yandan bu soruyu sorduğum için eksik bir şeyler var diyorum kendime. kapılmak istiyorun mantığımı devreye sokmadan. bakalım sözlük bu hafta sonu buluşuyoruz bir edit atarım buraya..
bir az önce kapımıza bir milletvekiliyle 20 kişi geldi kuzenimle konuştuk falan eve girecekler sandım ama girmediler neyse ki çünkü 5 cm ötede yerde kilodum vardı, çok dağınığım.**
  • /
  • 91