biraz uzun bir entry olacak kusuruma bakmayın
(bkz:
özet) heteroya aşık olan zavallı bir gay'in aşkını kusması.
***
mart ayında tanıştığım x kişisine önce uzaktan bakıp "hmm hoş adam" demiştim. ama sonra hiç aklımdan çıkmayışı garip bir ikileme sokmuştu beni. zamanla unutsam da ara sıra instagram'da kapalı olan profiline bir iki bakıp çıkardım. haziran'da şans eseri bir daha karşılaştık. ben tabi elinde tesbihli, sakallı gizli takılanlardan olduğumdan hiç yürümemiştim. ulan dedim, bunu neden kendime yapıyorum. e hoş adam, kendime neden bir şans vermeyeyim? sonra ben bu x ile görüşmek için karşılaştığımızın ertesi günü instadan ekleyip yazdım. iş yerine çağırdı görüştük. iş çıkışı onun arkadaşlarıyla bir yere gideceğiz, kapıda laf arasında hızlıca "ara sıra yazabilir miyim sana?" dedi.
ben durur muyum çılgın atıyorum ama tabi delikanlılıktan
* ödün vermeyeceğim ya. "tabi tabi kardeşim ne zaman istersen" diyorum. sonra gidiyoruz içiyoruz falan bu benim sandalyeme arkadan yaklaşıp "bu gece bende kalacaksın" diyor ve omuzlarımı sıkıyor. ben o sıra uçuyorum. ilk iki gün adeta rüya gibi, çift gibi takılıyoruz. balkonunda otururken "burada seninle çok kahvaltılar yapacağız" , "birlikte sabahlayacağız dışarda" hayalleri falan kuruyor adam. bir başka gün masada biseksüellik muhabbeti dönüyor, koluma kolunu sürtüyor "rahatsız oldun mu?" diyor.
ben de düşündüm; eh bundan açık mesaj olamaz. "yooo olmadım?" diyorum. "yaa" deyip boynuma kadar elin günün içinde okşamaya kalkınca sertçe itiyorum. "napıyorsun oğlum" falan deyip taşağa vuruyorum. ama içimden de tamam diyorum sanırım nokta atışı ilk ve tek oldu süperim ben, çok iyiyim, başardım.
sonraki gün x kişisi sanki yok kişisi. birden kesti ilgi alakayı. ne olduğumu anlamadım. whatsapp'tan bir gün öncesine kadar kalpleşip "bizim gidişat iyi değil ha ehemehe" diyen adam mesajlarımı okuyup yanıtlamıyor falan anlayacağız. ben tabi saplantı haline getirdim, bir iki gün daha gittim. sanki bir bok parçasıymışım gibi davranıyor, arkadan yürüyor, onu beklediğimde sen ilerle diye işaret ediyor falan. len dedim bu ne yapıyor?
yine yanına gideceğim gün aradım bunu. işim var da biraz sonra konuşsak? dedi bana. iyi dedim. akşamına ortak arkadaşlarla içmek için bir mekana gittik. benim tabi üzerimden domuzluk akıyor bu şerefsiz niye bunu yaptı bana falan diye. bana mesaj atıyor "bu gece ev arkadaşım yok bende kal." tamam diyorum, gece bitiyor eve yürüyoruz. "niye moralin bozuk senin?" diyor. "birinden hoşlanıyorum." diyorum. "kim, ben mi?" diyor. ben tabi dumur. "hee, sen amk" diyorum, o da gülüyor "çok eğlendim yaa, takılıyorum." diyor.
sonra yol boyunca kim, kim sorularının arasına benim işte, söyle benim hadi ya of gibi ısrarlar ve bokunu çıkarmalar ekleniyor. evine gidiyoruz. bir ton ısrar da evde. bir kız arkadaşının ismini söylüyor ara sıra, reddettiğim halde. en son dayanamıyorum "evet sensin" diyorum. "oh be, niye bu kadar zorlanıyorsun? onur duydum, çok mutlu oldum" diyor.
sonra mı?
sonra gidip uyuyor. ben uyandırıyorum, temelli ailemin yanına döneceğimi söylüyorum -ki bunu yaptım, şu an kilometrelerce uzaktayım- buna gerek olmadığını söylüyor, iyi değilim diyorum. iyi ol ve geri dön diyor. elbette ne dönüyorum ne de yazıyorum.
ek bilgi: öğreniyorum ki bana birkaç kez ismini sorduğu kız arkadaşı benden hoşlanıyor. o kıza da küçük kardeşi gibi değer verir korur kollar.
şimdi sonuç olarak ne mi oldu? ben gittim, ona aşık oldum, açıldım. hayatımda ilk kez yaptım bunu. daha yirmi üç yaşında bir bakir ve erkek kezbanı olarak buna cesaret ettim. sonra ne o yazdı, ne ben. böyle askıda kaldı, aptal gibi kalakaldım. merak ettiğim acaba arkamdan ne diyor? arkadaşlarına anlatırken nasıl kahkahalar atıyor?
rezillik, kepazelik ve yanlış anlamanın dibine vuran bir garip zavallı gay hikayesi okudunuz. sonuna kadar okuyanlara helal olsun.
(bkz:
sözlüğü foruma çevirmek)