ellen page

geçen yıl human rights campaign'de yaptığı konuşmayla duygulandıran ve beni kendine aşık eden oyuncudur.
konuşma metni:
"bu konferansın açılış konuşmasında bulunmak büyük bir onur ve aynı zamanda benim için biraz tuhaf. çalışmalarını çok takdir ettiğim bir kurum sayesinde burada, bu salondayım ve etrafım, hayatlarını başkalarının hayatlarını iyileştirmeye adamış insanlarla çevrili. bazılarınız genç insanları eğitiyor, bazılarınız onlara iyileşme ve kendi seslerini bulma yolunda yardım eli uzatıyor. bazılarınız dinliyor, bazılarınız harekete geçiyor. bazılarınız ise yine onlar gibi genç insanlarsınız ve bu benim gibi genç birinin sizlere konuşmasını daha da garip kılıyor.
garip çünkü bugün burada bir oyuncu olarak, bazı açılardan hepimize yıkıcı normlar yükleyen bir sektörü temsilen bulunuyorum; sadece gençlere de değil, herkese. güzellik, iyi bir yaşam, başarı normları; itiraf etmekten nefret etsem de bunlar, beni de etkilemiş olan normlar.
kafanızda; size nasıl davranmanız, nasıl giyinmeniz ve nasıl olmanız gerektiğini söyleyen ve sahip olduğunuzun bile farkında olmadığınız köklenmiş fikirler vardır. ben hep bir adım geriden bakmayı, hakikatli olmayı ve kalbimin sesini dinlemeyi denedim ama bu bazen çok zor olabiliyor. fakat işte tam da bu yüzden buradayım, bu salonda hepiniz, hepimiz bir arada, tek bir kişinin yapabileceğinden çok daha fazla şey yapabiliriz ve umarım bu his bana olduğu kadar size de cesaret veriyordur. umarım önümüzdeki günlerde katılacağınız atölyeler size güç katar çünkü tahmin ediyorum ki bazı günler, patronunuzun fark etmediği ya da umursamadığı kadar mesai yaparak, başarabileceğine inandığınız bir çocuğa yardım ediyorsunuz.
kimi zaman tamamen yalnız, zayıf ve aciz hissedersiniz ve biliyorum ki bu salonda her gün okula gidip sebepsiz yere boktan davranışlara maruz kalan insanlar var. ya da eve gidip ailenize kendinizle ilgili tüm gerçeği söyleyemeyeceğinizi hissedersiniz ve kendinizi o ya da bu kalıba sokmaya çalışırken gelecekten, üniversite ya da iş hayatından ve hatta can güvenliğinizden bile endişe duyarsınız ve o halde hayatınıza yön vermeye çalışırsınız. gelecekte sizi nelerin beklediğini düşünürsünüz ve bu sizi her gün biraz daha boğar ve zehirler. acı verir ve en nihayetinde size yapılmış büyük bir haksızlıktır ve bu yüzden kimi zaman aslında önemsiz olan bir şey bile sizi çileden çıkartabilir.
elimden geldiğinde dedikodu haberleri okumamaya çalışırım ama geçen gün bir web sitesi benim spora giderken eşofmanlı bir fotoğrafımı yayınlamış ve altına “neden bu minyon güzellik bir adam gibi giyinmekte bu kadar ısrarcı?” diye yazmış. çünkü rahat etmek hoşuma gidiyor!
erkeklik ve kadınlığa dair içimize işlenmiş basmakalıp fikirler var ve hepimizin nasıl davranması, giyinmesi ve konuşması gerektiğini belirliyorlar ve bunun aslında kimseye bir faydası da yok. bu sözde normlara karşı gelen herkes ise iğneleyici sözlere maruz kalıyor ve lgbt bireyler bu durumu çok iyi biliyorlar. neyse ki her yanımızda cesaret var: futbol yıldızı michael sam, oyuncu laverne cox, müzisyen tegan and sara, ya da açılmaya karar veren çocuklarını destekleyen aileler.
bu salonda olmak bana ilham veriyor çünkü hepiniz burada aynı nedenle bulunuyorsunuz. buradasınız çünkü birbirimize daha az korkunç davranmak için çabaladığımızda dünyanın daha iyi bir yer olacağı gerçeğini içinizde hissediyorsunuz. eğer birbirimizin farklılıklarına saldırmayı bırakıp birbirimizdeki güzellikleri görmeye ki bu zor değil, sadece beş dakika ayırırsak; çok daha kolay ve iyi bir yaşama sahip oluruz ve daha da önemlisi insanların hayatları kurtulur.
ama biliyorum, bu bazen çok zor olabiliyor. çünkü birini sevmek önce kendinizi sevmek ve kendinizi kabul etmekle başlıyor ve çoğunuzun bununla ilgili sıkıntılar yaşadığını biliyorum. ama emin olun, ben sizin gücünüzü ve desteğinizi hiç bilemeyeceğiniz kadar çok hissettim.
ben bugün buradayım çünkü eşcinselim.
buradayım çünkü belki bir fark yaratabilirim. başkalarının daha kolay ve daha umut dolu bir hayat sürmesini, haddim olmayarak kişisel bir zorunluluk ve toplumsal bir görev olarak görüyorum.
ayrıca biraz bencilliğimden de buradayım çünkü saklanmaktan ve sürekli üstü kapalı yalanlar söylemekten yoruldum. yıllarca açılmaktan korktum, acı çektim. ruhum, akıl sağlığım ve ilişkilerim zarar gördü ve bugün hepinizin karşısında, o acının diğer tarafında duruyorum.
gencim, evet, ama öğrendim ki aşk ve onun güzelliği, mutluluğu ve hatta acısı bile; bir insanın diğerine verebileceği ve ondan alabileceği en büyük hediyedir. aşkı tümüyle, eşit olarak, utanç duymadan ve ödün vermeden yaşamayı hak ediyoruz.
dışarıda zorba tavırlara, dışlanmalara ya da sadece kendileri oldukları için kötü davranışlara maruz kalan ve acı çeken çok fazla çocuk var. okullarını bırakan, taciz edilen, evsiz bırakılan ve intihar eden çocuklar var. bunu değiştirebilirsiniz ve değiştiriyorsunuz da. bunu benden duymaya hiçbir zaman ihtiyacınız olmadı ve işte durum bu yüzden biraz garip.
son beş dakikadır lafı uzatıp getirmek istediğim yer şurası: teşekkür ederim. bana ilham verdiğiniz için teşekkür ederim. bana umut verdiğiniz için teşekkür ederim ve lütfen benim gibi insanlar için dünyayı değiştirmeye devam edin. sevgililer gününüz kutlu olsun. sizi seviyorum."
kaynak: ekşi sözlük
dansçı sevgilisi emma portner ile slack jaw şarkısındaki dansları izlemeye değer.

1987 doğumlu kanadalı oyuncu. eşcinsel olduğunu açıklamıştır.