gay ilişkilerdeki en büyük sorun

genel anlamda birçok travmaya ve baskıya maruz kalmış iki insanın ilişkisinde yaşanan
en büyük sorun, bu iki insanın sahip olduğu patolojik psikolojidir diye düşünüyorum. küçüklükten başlayan akran zorbalığı, takılan lakaplar, tacizler, alay edilmeler, dışlanma. biraz büyüdüğünde hayatında büyük bir yer kaplayan ailenin, senin eşcinsel olduğunu öğrendiği an seni bir tecavüzcü ile aynı keseye koyacağını bilerek onlarla aynı evde yaşamak, aynı zamanda içten içe ailen olduğu için onları sevmeye devam etmek, seni olduğun gibi kabul edemeyecek insanları sevmeye devam ettiğin için kendini aptal gibi hissetmek.
lise/üniversitede tam iyi bir arkadaşa denk geldiğini sandığın an, onun ağzından homofobik bir laf duymak. çevrendeki bir çok kişi için senin gerçeğinin, onların alay konusu olması. ve bu ortam içinde kendine yer edinmeye çalıştığında iç sesinin "gurursuz musun amk onlar senin hakkında ne düşünüyor sen hâlâ samimiyet kurma çabasındasın" diye çemkirmesi. kendini soyutladığında ise asosyal damgası yemek, öyle olduğunu hissetmek.
nihayet seni kabullenen bir ortam bulduğunu sandığında ise eşcinseller arasındaki sidik yarışının içinde kaldığını farketmek. daha kaslı, daha yakışıklı, daha uzun boylu, daha büyük penisli, daha dolgun kalçalı, daha beyaz tenli vs. derkeen o tiksindiğin heteroseksist ortam ile şimdiki arasında pek de bir fark olmadığını idrak etmenin verdiği hiçbir yere ait olamama hissi.
iş hayatına atıldığında cinsel yöneliminin iş ortamındaki kişiler tarafından duyulmaması için gösterilen çaba. eğer gizlenme ihtiyacı hissetmeyip yönelimini açıkça yaşıyorsan maruz kaldığını mobbing, taciz.
ve bunları sadece senin değil, neredeyse tüm eşcinsellerin biraz eksik biraz fazla yaşamış olması. dolayısıyla ilişki yaşayacağın kişinin de bunca yaraya sahip olması. kendi derdin sana fazlasıyla yetiyorken en az senin kadar yaralı olan birine tahammül edememek, ilişkilerinin
zamanla tek gecelik, beklentilerden uzak , cinsel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ilişkilere dönüşmesi

daha yazılacak çok şey var ancak bunlar yukarıda bahsettiğim patolojik psikolojiyi oluşturmak ve anlayabilmek için yeterli sanıyorum. tüm bunları yaşayan iki kişinin ilişkisi için genelleme yapacak olursak iki ihtimal doğuyor. ya birbirleri ile empati kurup birbirini anlayışla karşılayan iki insan olursunuz; ya da sürekli bir ego yarışının, kıyaslamanın, kendini kanıtlama çabasının egemen olduğu bir ilişkide oradan oraya sürüklenirsiniz. bu iki seçenekten hangisinin yaygın olduğunu tahmin etmek çok zor değil
ilişkinin başlamasına bile izin vermeyen başka sıkıntılar da söz konusu. pek çok kişiden duyduğum bir durum var. gençler henüz yeni yeni kendileriyle barışıp başka insanlarla tanışmaya başladıklarında ilk denk geldikleri kişiler (muhtemelen yaşça büyük) bir cins predatör oluyor. bu predatörler karşısındaki kişilerin büyüyen saf duygularını görmezden gelip cinsel ihtiyaçlarını tatmin için kullanıyor ve sıkıldığında/karşısındaki arıza çıkardığında arkasına bakmadan gidiyor. geriye posası çıkarılmış bir genç bırakıyor.

böyle bir ilişkiden çıkan genç ömür boyu sırtında taşıdığı bir travmaya sahip oluyor. beslediği güven ve sevgi duyguları için kendisini suçluyor. bu durumda önünde iki yol oluyor:
1- genel güvensizlik: karşısındakinin güvenilirliğinden emin olamama. kendini açamama. etrafına duvar örme. duygularını ifade edememe. reddedilme/terkedilme, özetle incinme korkusu.
2- duyguların reddi: sevgi ve güvene olan inançsızlık. ilişkiyi cinselliğe indirgeme. bu seçenekte ileri seviyede kendisinin de bir predatöre dönüşme olasılığı doğuyor.

eşcinsel ilişkilerin doğası gereği genelde belli bir yaşa kadar duygusal bağ kuramıyorsun. bu da ileri yaşlara kadar duygusal olgunluğa ulaşamamış bireyler yetişmesini sağlıyor. sonrasında yaşanan gizlilik ve uygulamalarda her cinsten (yaş/sosyokültürel taban) insanla iletişim kurmanın kolaylaşması da gençleri bu predatörlerin erişimine açık hale getiriyor.
toplumun kabul etmemesinden dolayı karşındakine her türlü pisliği yapmanın mübah görülmesi.

oysa kız-erkek ilişkilerinde karaktersiz taraf toplumca ayıplanabileceği, arkadaş ortamından çıkarılabileceği için biraz daha dikkatli davranılmakta. eşcinsel ilişkiler ise gizli kapaklı yaşandığı için 3. tarafın duyması yada yapılan karaktersizliği ayıplaması mümkün olamamakta. bu da her türlü pisliği yapma hakkı doğuruyormuş gibi algılanmakta.
en büyük sorun; istikrarsızlık ve gizli kalamama. ben her cumartesi günü saat 13 te partnerime gidiyorum. benim partnerim yalnız yaşıyor binadan içeri girerken karşı komşusunu görüyorum merhaba amca diye selam veriyorum o da bana selam veriyor süleyman abi ne mi geldin diyor evet amca diyorum kapıyı süleyman abi açıyor hoş geldin diyor süleyman abi bende hoşbulduk abi diye karşılık veriyorum iyi günler amca diyorum o da iyi günler diyor içeri girip kapıyı kapatıyoruz. karşıdaki kapının kapanma sesini duyunca aşkımm diyip süleyman’ın dudaklarına yapışıyorum sonra yatağa geçip sakso çekiyorum ve beni bir güzel sikiyor yani çatur çutur sikişiyoruz. 1 bilemedin azgınlık durumuna göre 2 posta sikiştikten sonra duşa geçiyoruz sonra hazırlanıp çıkıyorum. o amca kapıda oluyor bazen iyi akşamlar diyorum ve uzaklaşıyorum. bunu niye anlattım biliyormusunuz biz tek bir partnerle ilişki kurup bu ilişkimizi gizli yaşarsak hiçbir sorunumuz kalmayacak. bu benim görüşüm...
hata ilişkilerdeki sorunları homo veya hetero seksüel olarak ayırmaktır. eşcinsel olmak ne hatadır ne de sorunun kendisidir mesele insan olma sorunudur...
ortadoğu'da yaşamak dışında diğer ilişkilerden farklı sorunlar yoktur.

anlatılanların tamamı tüm ilişkilerde mevcut olan şeyler. evlenme, miras, çocuk konularının olmaması bağlayıcılığı azaltabilir ama bu da ilişkiyi doğasının dışına çıkarabilen bağlayıcılıklardır.
bireyselleşememe+hayatına sahip çıkamayış+yediği bokları gururla anlatamama= eziklik.
seksten hemen sonra başlar. 'bir büyü vardı hani, skype'ta ne de güzel cilveleşiyorduk oysa ki' dersiniz, ama iş işten geçmiştir.
eşcinsel yalnızlığıdır. kaliteli eşcinsel erkeklerin çoğu ya gizli ya da hiç açılmıyor. haliyle kaliteli ilişki arayan eşcinseller hep yalnız hep tek başına...

olağan akışı içinde eşcinsel iki erkeğin birbirini bulması maalesef imkansıza yakın.
elde edilemez olanın dayanılmaz çekiciliğinin o kişi elde edildiğinde bir anda kaybolması.
gay olmak?

hayır bilmiyorum soruyorum arkadaşlar. vurmadan önce bir dinleyin!
bence en büyük sorun; pasif olan bireyin nereye boşalacağıdır.
çok şey var da gay gay'e kötü davranıyor ya. bir yarış, ne bileyim bir laf sokma içinde oluyor çoğu kişi. düzgün kişi sayısı az. ama nolursa olsun kimseye kötü davranmayın.
  • /
  • 3