gay ilişkilerdeki en büyük sorun

ilişkinin başlamasına bile izin vermeyen başka sıkıntılar da söz konusu. pek çok kişiden duyduğum bir durum var. gençler henüz yeni yeni kendileriyle barışıp başka insanlarla tanışmaya başladıklarında ilk denk geldikleri kişiler (muhtemelen yaşça büyük) bir cins predatör oluyor. bu predatörler karşısındaki kişilerin büyüyen saf duygularını görmezden gelip cinsel ihtiyaçlarını tatmin için kullanıyor ve sıkıldığında/karşısındaki arıza çıkardığında arkasına bakmadan gidiyor. geriye posası çıkarılmış bir genç bırakıyor.

böyle bir ilişkiden çıkan genç ömür boyu sırtında taşıdığı bir travmaya sahip oluyor. beslediği güven ve sevgi duyguları için kendisini suçluyor. bu durumda önünde iki yol oluyor:
1- genel güvensizlik: karşısındakinin güvenilirliğinden emin olamama. kendini açamama. etrafına duvar örme. duygularını ifade edememe. reddedilme/terkedilme, özetle incinme korkusu.
2- duyguların reddi: sevgi ve güvene olan inançsızlık. ilişkiyi cinselliğe indirgeme. bu seçenekte ileri seviyede kendisinin de bir predatöre dönüşme olasılığı doğuyor.

eşcinsel ilişkilerin doğası gereği genelde belli bir yaşa kadar duygusal bağ kuramıyorsun. bu da ileri yaşlara kadar duygusal olgunluğa ulaşamamış bireyler yetişmesini sağlıyor. sonrasında yaşanan gizlilik ve uygulamalarda her cinsten (yaş/sosyokültürel taban) insanla iletişim kurmanın kolaylaşması da gençleri bu predatörlerin erişimine açık hale getiriyor.
en büyük sorun; istikrarsızlık ve gizli kalamama. ben her cumartesi günü saat 13 te partnerime gidiyorum. benim partnerim yalnız yaşıyor binadan içeri girerken karşı komşusunu görüyorum merhaba amca diye selam veriyorum o da bana selam veriyor süleyman abi ne mi geldin diyor evet amca diyorum kapıyı süleyman abi açıyor hoş geldin diyor süleyman abi bende hoşbulduk abi diye karşılık veriyorum iyi günler amca diyorum o da iyi günler diyor içeri girip kapıyı kapatıyoruz. karşıdaki kapının kapanma sesini duyunca aşkımm diyip süleyman’ın dudaklarına yapışıyorum sonra yatağa geçip sakso çekiyorum ve beni bir güzel sikiyor yani çatur çutur sikişiyoruz. 1 bilemedin azgınlık durumuna göre 2 posta sikiştikten sonra duşa geçiyoruz sonra hazırlanıp çıkıyorum. o amca kapıda oluyor bazen iyi akşamlar diyorum ve uzaklaşıyorum. bunu niye anlattım biliyormusunuz biz tek bir partnerle ilişki kurup bu ilişkimizi gizli yaşarsak hiçbir sorunumuz kalmayacak. bu benim görüşüm...
yorucu olması, kısa ve net.
genel anlamda birçok travmaya ve baskıya maruz kalmış iki insanın ilişkisinde yaşanan
en büyük sorun, bu iki insanın sahip olduğu patolojik psikolojidir diye düşünüyorum. küçüklükten başlayan akran zorbalığı, takılan lakaplar, tacizler, alay edilmeler, dışlanma. biraz büyüdüğünde hayatında büyük bir yer kaplayan ailenin, senin eşcinsel olduğunu öğrendiği an seni bir tecavüzcü ile aynı keseye koyacağını bilerek onlarla aynı evde yaşamak, aynı zamanda içten içe ailen olduğu için onları sevmeye devam etmek, seni olduğun gibi kabul edemeyecek insanları sevmeye devam ettiğin için kendini aptal gibi hissetmek.
lise/üniversitede tam iyi bir arkadaşa denk geldiğini sandığın an, onun ağzından homofobik bir laf duymak. çevrendeki bir çok kişi için senin gerçeğinin, onların alay konusu olması. ve bu ortam içinde kendine yer edinmeye çalıştığında iç sesinin "gurursuz musun amk onlar senin hakkında ne düşünüyor sen hâlâ samimiyet kurma çabasındasın" diye çemkirmesi. kendini soyutladığında ise asosyal damgası yemek, öyle olduğunu hissetmek.
nihayet seni kabullenen bir ortam bulduğunu sandığında ise eşcinseller arasındaki sidik yarışının içinde kaldığını farketmek. daha kaslı, daha yakışıklı, daha uzun boylu, daha büyük penisli, daha dolgun kalçalı, daha beyaz tenli vs. derkeen o tiksindiğin heteroseksist ortam ile şimdiki arasında pek de bir fark olmadığını idrak etmenin verdiği hiçbir yere ait olamama hissi.
iş hayatına atıldığında cinsel yöneliminin iş ortamındaki kişiler tarafından duyulmaması için gösterilen çaba. eğer gizlenme ihtiyacı hissetmeyip yönelimini açıkça yaşıyorsan maruz kaldığını mobbing, taciz.
ve bunları sadece senin değil, neredeyse tüm eşcinsellerin biraz eksik biraz fazla yaşamış olması. dolayısıyla ilişki yaşayacağın kişinin de bunca yaraya sahip olması. kendi derdin sana fazlasıyla yetiyorken en az senin kadar yaralı olan birine tahammül edememek, ilişkilerinin
zamanla tek gecelik, beklentilerden uzak , cinsel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ilişkilere dönüşmesi

daha yazılacak çok şey var ancak bunlar yukarıda bahsettiğim patolojik psikolojiyi oluşturmak ve anlayabilmek için yeterli sanıyorum. tüm bunları yaşayan iki kişinin ilişkisi için genelleme yapacak olursak iki ihtimal doğuyor. ya birbirleri ile empati kurup birbirini anlayışla karşılayan iki insan olursunuz; ya da sürekli bir ego yarışının, kıyaslamanın, kendini kanıtlama çabasının egemen olduğu bir ilişkide oradan oraya sürüklenirsiniz. bu iki seçenekten hangisinin yaygın olduğunu tahmin etmek çok zor değil
toplumun kabul etmemesinden dolayı karşındakine her türlü pisliği yapmanın mübah görülmesi.

oysa kız-erkek ilişkilerinde karaktersiz taraf toplumca ayıplanabileceği, arkadaş ortamından çıkarılabileceği için biraz daha dikkatli davranılmakta. eşcinsel ilişkiler ise gizli kapaklı yaşandığı için 3. tarafın duyması yada yapılan karaktersizliği ayıplaması mümkün olamamakta. bu da her türlü pisliği yapma hakkı doğuruyormuş gibi algılanmakta.
hata ilişkilerdeki sorunları homo veya hetero seksüel olarak ayırmaktır. eşcinsel olmak ne hatadır ne de sorunun kendisidir mesele insan olma sorunudur...
iki tarafın da gay olması ve birbirleri üzerinde hakimiyet kurma isteği.
bir üstteki entry’deki dürüstlükten yoksun olma halini onaylamakla beraber kişilerin önce kendisine karşı dürüst olmamasından kaynaklanan her türlü iletişim kusuru sorun kaynağı olarak görülebilir.
eşcinsel yalnızlığıdır. kaliteli eşcinsel erkeklerin çoğu ya gizli ya da hiç açılmıyor. haliyle kaliteli ilişki arayan eşcinseller hep yalnız hep tek başına...

olağan akışı içinde eşcinsel iki erkeğin birbirini bulması maalesef imkansıza yakın.
uzaklık. sorunların sorunudur. uzaklığı bahane ederek sövebilir, kavga edebilir ayrılabilirsiniz. biz denedik oluyor. siz de deneyin. günümüzde geçerli bir neden.
en büyük sorun türkiye'de olmaktan kaynaklı olarak insanların ilişkiden bir gelecek beklentisi olmadığı için durumu içselleştirip 'biz' olamamasıdır. çünkü neticede sevdiğiyle bir eve çıkıp ölene kadar onunla yaşama şansı imkansıza yakın bir durumdur. altmış yaşında iki adamın aynı evde yaşaması sorun olacaktır. gün gelip iş dolayısıyla yolların ayrılma ihtimalide yüksektir. evlilik olamadığı için eşlerin sosyal hakları da kullanılamaz. dolayısıyla kişiler arada gerçek anlamda bir bağ kurmaktan kaçınır. bu yüzden 'para' bile arada sorun teşkil eder. ilişkide sorun yok gibi gözükse de ayrıldıktan sonra yapılan masrafların bedeli geri istenebilir ki bunu etrafımda çok gördüm. bu bile zaten ilişkilerin içten pazarlıklı olduğunu gösteriyor. diğer yandan sosyal olarak tatminsizlik de başlı başına bir sorundur çünkü geyler olarak diğer geylerle yeterince iletişim halinde olamadığımız için bu ihtiyacı sıklıkla tek geceliklerle yada fuck-buddy'lerle karşılıyoruz. bu durum ise sevgili olunan kişinin instagramda yada facebookta takipleştiği kişilerin çoğunun daha önce yattığı kişiler olmasına ve ona karşı daha en baştan paranoyak yaklaşmanıza sebep oluyor. tabi bu güvensizlik güçlü başlayan aşkı yavaş yavaş içten çürütüyor. bütün bunlar ilişki yaşamayı malesef çok güç bir hâle sokuyor ama şartlarda şimdilik böyle devam edecek gibi duruyor. umarım ileride daha farklı olur ama o günleri biz görmeyiz muhtemelen.
adamla yazışıyoruz tanışıyoruz...ilk sorduğum soru öpüşüyomusun ??? cevap hayır... sevişiyormusun??? cevap hayır... ee sen ne yapıyosun diyorum...sikiyorum diyor adam sikiyomuş mk....demiyor ki amsızlıktan buradayım tipim de kötü birtek bana verse verse erkekler verir...çıldırıyorum,deliriyorum,fıttırıyorum moduna girdiğimiz durumdur
romantik bir ilişkiyi baz alırsak problem bireylerdir çoğunlukla, çevreden gördüğü ve maruz kaldığı kalıplaşmış ilişki modellerini kendi dünyasında standardize eder, yenilik-açıklık-esneklik gibi kavramlar genellikle ürkütücü gelir bu insanlara. bunların altında yatan sebep ise ana akımın bir parçası olabilmenin verdiği güven hissidir. kendi gözlemlerim dahilinde aktaracak olursam, az önce bahsettiğim kavramlara herkesten daha çok ihtiyacı olduğu halde, onlardan daha tutucu davranan insanların birçoğu gaylerdir. ne ifade ettiğini kavrayamadan verilen büyük sözler, yeminler, çıkarlar doğrultusunda ödün verilen dürüstlük, ilerde “ilişki” adı verilecek yanılsamaya neden olur. yozlaşmış ilişki statüleri heteroseksüel insanlarda da yok mudur? tabii ki vardır ancak gay topluluğundaki durumla kıyaslanamayacak kadar masum bir pozisyondadır.
ortadoğu bataklığında yaşıyor olmak.
bir çok insan kendini kabullendiğini sansa da aslında kabullenemediği için yaşadığını aslında içten içe öğretilmiş bir şekilde ilişki görmüyor. bir çok ilişkide belki yüzde 99 oranında insanlar hetero ilişkilerdeki paylaşımdan uzak, bencil, gerçek anlamda paylaşım sıfır. çünkü içten içe hetero olmadığı, türkiye ve bir çok ülkede resmi nikah olmadığı için de gerçek bir evlilik saymıyor bireyler. en büyük sorun kesinlikle bu.
bir tarafın yıllar sonra şerefsizce ben eşcinsel değilim artık demesi.
toplumun yoz, ikiyüzlü, sahtekar ve nefret dolu olması.
  • /
  • 4