gelmiş geçmiş en iyi türkçe dizeler

kim okurdu kim yazardı
bu düğümü kim çözerdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başka olmasa
aşık veysel
"içimden şu zalim şüpheyi kaldır
ya sen gel ya beni oraya aldır"
...
dünya. çıplak omuzlar üzerinde duran.
herkes alışkın dölyatağı borsalarla ağulanmış bir dünyaya.
benimse dar; çünkü dargın havsalamın gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
önce kalbim lânete çarpa çarpa gümrah,
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu.
sakın styks sularının heyûlası sanmayın,
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu.
biraz üzgün ve ömer öfkesinde biraz.
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz.
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak,
ne ellerin hırsla saban tutuşu,
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır.
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı yetmez karşılamaya...

ismet özel
abbas

haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalb ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

cahit sitki taranci
yalçın tura... her seferinde ruhu tokatlar... yokluğundan öldü gönlüm...

hasretinle yandı gönlüm
yandı yandı söndü gönlüm
evvel yükseklerden uçtu
düze indi şimdi gönlüm

aramızda karlı dağlar
hasretin bağrımda kışlar
başa geldi olmaz işler
yokluğundan öldü gönlüm

gözlerimde kanlı yaşlar
hasretin bağrı kışlar
başa geldi olmaz işler
yokluğundan öldü gönlüm

gelecektin gelmez oldun
halimi hiç sormaz oldun
yaralarımı sarmaz oldun
yokluğundan öldü gönlüm

aramızda karlı dağlar
hasretin bağrımda kışlar
başa geldi olmaz işler
yokluğundan öldü gönlüm

gözlerimde kanlı yaşlar
hasretin bağrımda kışlar
başa geldi olmaz işler
yokluğundan öldü gönlüm
sor gücün sormaya yetiyorsa; var mıymış
gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
ismet özel
suskun yüreğimsin sen
adını söylemeğe cesaret edemediğim
kimi gün öylesine yalnızdım
derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
annem
ki beyaz bir kadındır
ölüsünü şiirle yıkadım.
bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
acının ortasında acısız olmayı,
kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
ıslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
kendimin ucunda
öyle ıslak,
öyle kötü kokan,
yırtık ve perişan.

siz aşkı ne bilirsiniz bayım
aşkı aşk bilir yalnız! (bkz: didem madak)
ben ki kiracıyım bir acıya.
sen imzalarsın sabah akşam
defterini bensizliğin,
bense kanla öderim
kirasını kaldığım evin.
bir takvimi tersten açardık
eğer isteseydin.
.....
(bkz: metin altıok)
uzun teneffüste
gri okul bahçesindeki
siyah beyaz koşuşturmanın
tam ordasındayım
ve sen aşılı kolumsun.
bu şehrin insanları dostum
yokuşları mutsuz çıkıp da
mutlu mu inerler?

nilgün marmara
"yokluğun; cehennemin öbür adıdır üşüyorum, kapama gözlerini"
(bkz: ahmet arif)
"yaşam iyice çığrından çıkmıştı.
polyannalar bile intihar ediyor,ben hala yaşıyordum."

(bkz: kanat güner)
bütün kapıları kapalı üstüme
bütün perdeleri inik
ne bir mendil mavilik
ne bir avuç yıldız.
bizi burada mı bastıracak ölüm
biz bu şehirden gülüm
çıkamayacak mıyız?
(bkz: nazım hikmet)
bir zamanlar meydan okumak isterdim.
kaç meydanını okudum da bu hayatın
yalnızca iki harf öğrendim:
a
h!

(bkz: didem madak)
"ey acılara tat veren güzellik
yüreğimize hoş geldin.
geldin de
çiçekli dallara döndürdün öfkemizi
artık ister dolu yağsın ömrümüze
isterse kar
biz ki bildikten sonra sevmeyi
bütün sabahlar
acı renginde olsa ne çıkar"

(bkz: adnan yücel)
suretin gördüm nigara mest-u hayranım bugün
ol kara zülfün ta ki gamdan perişanım bugün

dünyada her kim ki yüzün gördü alem şahıdır
ta yüzünü görmüşüm men dahi sultanım bugün

  • /
  • 3