izmit

birkaç aydır yaşadığım ve eylül'e kadar yaşayacağım şehir. ilk geldiğimde 'ne biçim şehir bir kitapçı bile yok' demiştim. kısa sürede alıştım. türkiye'deki düzenli şehirlerden biri olduğunu düşünüyorum. iklimi de gayet yumuşak, ulaşım ucuz ve trafik istanbul gibi bir metropolle karşılaştırırsak neredeyse yok. en güzel yanı da istanbul'a olan yakınlığı. cuma günü akşam trafiğine kalmadan yola çıkarsınız, bir saat sonra moda'da gurup vaktinin tadını çıkarıyor olursunuz. zaten istanbul gibi bir şehir de özellikle belli bir yaştan sonra haftada iki gün çekiliyor. izmit hakkında ilerleyen zamanlarda daha fazla bilgi verebilirim. maalesef şimdilik bu kadar.
içindeyken nefret ediyorum uzaktayken arıyorum
eskiden şehrin en işlek caddesinin üstünden tren yolu geçmekteymiş, şimdilerde burası yürüyüş yolu/demiryolu caddesi olmakta. çevre yolu boyunca heryerde neon ışıkları can pişmaniye yazar, galiba yüzden fazladır sayıları.
küçükken bir kere pişmaniye yemiştim, öyle bir şeyin var olduğunu şehir dışından insanlar söyleyince hatırlıyorum.
izmit'in çarşısının altında komple bithynia krallığından kalma akropolis bulunur ama rant ekonomisi sağolsun yok farz ediliyor.
bu şehrin koruyucu bir azizesi var; santa barbara, hristiyanlıktaki ilk şehitlerden.
en güzel semti yahya kaptandır.
umuttepede lanet olasıca kampüs vardır, merkezde yağmur yağarsa burada fırtına kopar, merkezde kar yağarsa burada tipi çıkar, manastır yapılacak yere okul açmışlar. efsaneye göre kışın kampüse ayı (hayvan olan) inmesin diye tonla köpek bulunur.
denizi bok gibidir, bok gibi kokar bok gibi görünür.
  • /
  • 2