kendi kendine konuşmak

gün içinde kullanmam gerekenden daha az kelime kullandıysam kotamı doldurmak için evde yaptığım eylem. *
aciz bir durum. kişi duvara ne kadar çok bakarsa, duvar halini alıyor bir süre sonra. demem o ki duvarlara çok bakmayın.

-
ama yüzeysel olduğu görüşüne katılmıyorum. misal: bu tablodaki kadırga yalnız ve tek başına. sevecek sevilecek birine muhtaçlık değil bu yalnızlık, tabir yerindeyse bir simyaci yalnızlığı. misal: dalgaların boyu gemi direklerinin neredeyse 2 katı yüksekliğinde. misal: kara bulutların arasından gümbürtüyle inen yıldırımlar var. misal: bu geminin girdaplarla fırtınalarla boğuaşarak varmaya calıştığı bir liman var. misal: dümende kimin oldugunu bilmiyorsunuz. misal: dümeni tüm kuvvetiyle kucaklayan bu şahıs direncinden vazgeçmiyor, bir saniye olsun gözünü budaktan esirgese bu yalpalayan gemi alabora olacak.

-
devam edersem kalbim yırtılacak. kalp bir kas yığını, bilirsin , yırtılırsa ölürüm.

-

parmaklarımda yetenek hiçtir ama düş kurmak yetenek gerektirmez.
o halde bahsini ettiğimiz bir yağlı boya tablosu olsun. siyah, mavi,
beyaz ve kahverengi tonlarında: üstte korkunç ve karanlık siyah bulutlar, altta yüksek ve beyaz köpükler saçan vahşi ve mavi dalgalar ve aralarına sıkışmış, yelkenlerini indirmiş ve korkunç fırtınada sürüklenen, bir görünen bir kaybolan kahverengi bir kadırga.

iste tüm resim bu. erden bir yanılgı, gizem. ebleh bir yalan. onulmaz bir
sayrı. tinsel bir tuzak..

gördüğüm bu kadar ama hissettiğim fazlası.

yaşadığım ise, hiçbiri.
sinirlenen annelerin en sevdiği hobi.*
özellikle ders çalışırken yaptığım aktivite. sanki hoca anlatıyormuş gibi yapıyorum, "eveeet demek ki neymiş" gibisinden cümleler kuruyorum. *