kendi kendine konuşmak

aciz bir durum. kişi duvara ne kadar çok bakarsa, duvar halini alıyor bir süre sonra. demem o ki duvarlara çok bakmayın.

-
ama yüzeysel olduğu görüşüne katılmıyorum. misal: bu tablodaki kadırga yalnız ve tek başına. sevecek sevilecek birine muhtaçlık değil bu yalnızlık, tabir yerindeyse bir simyaci yalnızlığı. misal: dalgaların boyu gemi direklerinin neredeyse 2 katı yüksekliğinde. misal: kara bulutların arasından gümbürtüyle inen yıldırımlar var. misal: bu geminin girdaplarla fırtınalarla boğuaşarak varmaya calıştığı bir liman var. misal: dümende kimin oldugunu bilmiyorsunuz. misal: dümeni tüm kuvvetiyle kucaklayan bu şahıs direncinden vazgeçmiyor, bir saniye olsun gözünü budaktan esirgese bu yalpalayan gemi alabora olacak.

-
devam edersem kalbim yırtılacak. kalp bir kas yığını, bilirsin , yırtılırsa ölürüm.

-

parmaklarımda yetenek hiçtir ama düş kurmak yetenek gerektirmez.
o halde bahsini ettiğimiz bir yağlı boya tablosu olsun. siyah, mavi,
beyaz ve kahverengi tonlarında: üstte korkunç ve karanlık siyah bulutlar, altta yüksek ve beyaz köpükler saçan vahşi ve mavi dalgalar ve aralarına sıkışmış, yelkenlerini indirmiş ve korkunç fırtınada sürüklenen, bir görünen bir kaybolan kahverengi bir kadırga.

iste tüm resim bu. erden bir yanılgı, gizem. ebleh bir yalan. onulmaz bir
sayrı. tinsel bir tuzak..

gördüğüm bu kadar ama hissettiğim fazlası.

yaşadığım ise, hiçbiri.
annemi arıyorum. defalarca aramış, ağlamaktan duymamışım o gece. artık neye ağladığımı da bilmiyorum. sersem gibiyim. ben! müzkten nefret eden şu lanetli ruh! can havliyle notalara sığınıyorum. evim büyük, duvarlar boş. o vurdukça adını bile bilmediğim müzik aletine, yankılar üzerime yürüyor. köşeye sıkışmışım iyice, buz kesmiş tenim. cam kesiği var sanki, yakıyor hüzün beni. hüzün de değil, bilmiyorum o şey nedir..

annemi ararken içime ağlıyorum. anlarsa ölür.. dayanamaz. annemle konuşmak, o beni ben yapan varlığımla konuşmak, her şeyden daha da ağır geliyor o günlerde. kızıyorum, tersliyorum kapatıyorum telefonu. kalbim gözyaşı dolmuş, koyuveriyorum sesimi ortaya ama bu kez bir nedene sahip olmanın haklı sevincini de yaşıyorum!annemi üzdüm.. birden her şey bu oluveriyor. gönlünü alsam her şey geçecek sanki. alıyorum ertesi gün gönlünü ben onun, nazlanıyor bana ama telefondan sarılıyoruz birbirimize. çok sıcak, çok çok çok işte!

ama geçmiyor. annem ilk kez yaramı saramıyor. kahroluyorum.
kafamızın içinden konuşmak da bu kategoriye giriyorsa sıklıkla yaptığım eylemdir. sürekli dalgın yürürüm yolda bu yüzden, yolda giderken gördüğüm insanların yaşlanmış hallerini, daha genç veya çocuk hallerini, üstündeki giysileri, şişman veya zayıf halini kafamda canlandırırım kimi zaman. kimi zaman da kafamde kelimeler uçuşur durur, star wars filmlerinin başlangıcındaki yazılar gibi gözümün önünden akar gider. kokulara karşı ayrı bir hassasiyetim var, kimsenin farkına varamadığı şeylerin kokusunu alıyorum, sanki ağzımın içinde çiğnermiş gibi tadını hissediyorum ya da biri genzimde sigara söndürmüş gibi iğrenç bir tat geliyor ağzıma*. falan filan.
sinirlenen annelerin en sevdiği hobi.*
özellikle ders çalışırken yaptığım aktivite. sanki hoca anlatıyormuş gibi yapıyorum, "eveeet demek ki neymiş" gibisinden cümleler kuruyorum. *
gün içinde kullanmam gerekenden daha az kelime kullandıysam kotamı doldurmak için evde yaptığım eylem. *
gündüzleri çalıştığım geceleri derse girdiğim bi dönemdi aylardan aralıktı ve koyuyordu yalnızlık, nerdeyse hiçkimseyle konuşamadığım çok sorunlu olduğum zamanlar, bir süre sonra bi baktım kendi kendimle evde konuşuyorum hatta bayağı bildiğin gülüyorum eğleniyorum, hemen psikolog olan bir arkadaşımı aradım adı e olsun
muahhhh-e çok acayip bişey oluyor, kendi kendimi gülüyorum nerdeyse dolapla bile konuşuyorum
e- sorun etme muahhhh dolapla konuşman normal ama dolap sana cevap verirse sıkıntı olabilir
akabinde kendi kendine konuşan insanların iletişim becerisinin daha yüksek olduğunu öğrenmek ama yine de yalnızlığın özellikle büyük kentlerde şizofreniye sebebiyet vermesinin idraki, artık kendi kendime konuşmuyorum ama kendi kendime çok düşünüyorum
kendi kendine yetebilen insan eylemi.
sağlıklı davranış örneğidir . küfretmenin rahatlattığı gibi bu eylem de rahatlatıcı etkiye sahiptir .
genelde bir işle meşgulken farkında olmadan gerçekleştirdiğim eylem. ' şimdi bunu böyleeeee, şimdide şuuuuu' gibi. insana deli olduğunu düşündürür ki bundan daha büyük bir keyif, rahatlama yoktur.
en çok duşta, yatağa girmekle uykuya dalmak arasındaki 10 dakikalık sürede, ipodsuz binilmiş toplu taşıma aracında yapılan, deliliğe ramak kalmışlığın göstergesi
yalnızlığın etkisiyle kişinin farkında olmadan gerçekleştirmeye başladığı eylem, öyle ki kendinizle diğer insanlardan daha fazla konuşmaya başlarsınız bir süre sonra.
insanın kendisine yabancılaşmaması için her gün olmasa da ara ara yapması mecburi bir eylemdir.
sinirlendiğimde yapıyorum. veya karşımdakine kendimi ifade edemediğimde sonradan kendi kendime konuşup söyleyemediklerimi söylüyorum. utanmıyorum galiba bu durumdan.
bazen başkalarına kelime harcamaktansa sesli düşünerek yapılan aktivite. daha çok kendini dinlemek olarak da yorumlanabilir.