lily allen

kendisi cok sevimli ingiliz bir sanatcidir. f*ck you isimli ve fag hag isimli gay dostu ve cok neseli iki sarkisi vardir son albümünde. malesef müzigi 2. albümünden sonra birakmistir. en yakin dostu bir gaydir.
sesini ve stilini sevdiğim ingiliz şarkıcı. yapı olarak çok eğlenceli ve komik olduğu sinyalleri yayan allen'in saçma sapan olaylarla haber olmaması bir artı sanırım. kendi halinde gibi ama öyle değil gibi de.

littlest things:
game of thrones'un theon greyjoy'u olan alfie allen'ın ablasıdır. atarlı giderli çok şeker şarkıları vardır.
taa myspace zamanlarından beri takip ettiğim, nasıl bilmiyorum ama kendine has bir farkı olan ingiliz kızımız. insana kendisini sevdiriyor, bağlıyor parçalarıyla. yanlış hatırlamıyorsam, 16 yaşında liseden atılıyor uyuşturucu sattığı gerekçesiyle ve daha sonrasında hep aklında olan müzik konusuyla ilgileniyor. kendisine dünyada ün kazandıran smile'ı yapıyor.

tabi bundan sonra ufak bir düşüş dönemi yaşıyor, kilolar alıyor-veriyor vs. daha sonrasında it's not me, it's you ile dönüşünü yapıyor epey başarılı bir şekilde (eleştiriler aksi yönde olsa da). hele de not fair ile yukarılara tırmanmaya başlıyor. bu arada tabi evleniyor, çoluk çocuk ha bir de karl lagerfeld'le kanka olmalar...

sonrasında 2014 senesinde sheezus'ı çıkartıyor: hard out here beklendiği kadar tutmasa da, air balloon, l8 cmmr, as long as i got you gibi yine güzel parçalara imza atıyor.

air balloon -


l8 cmmr -


as long as i got you -


ha bir de britney spears'ın womanizer'ını coverladığı ve epey beğeni toplayan radyo performansı da bulunmaktadır:

glee tarafından smile şarkısının şöyle sıcak bir cover'ı yapılmıştır.

finn hudson'ın rolündeki cory monteith'in şapşal bakışlarını yerim.*

dün geceki olaylar sonrası twitter'da kapak ve profil fotoğrafını türk bayrağı yapmış sanatçı. cidden bu kadından böyle bir şey beklemiyordum.

https://twitter.com/lilyallen/status/754095508717613056
çok sevdiğim kadın. ilişkilerini absürt tonlarla anlatmayı seviyor. günlük, sıradan ve basit diyebileceğimiz konuları hepimizin dile getirmek istediği şekillerde sunabiliyor. asla klişe değil. eskiden değildi en azından. ayrıca:
(bkz: kanka olmak istenen ünlüler)
empati yapan ingilizi de ilk defa görüyorum yahu. evet terrifying. anca izliyonuz zaten.