porter

70 Entry Daha
sevgili sözlük artık günlük tutar gibi bu yazarın saldırılarına maruz kalıp anlatmaktan yoruldum, yıprandım. ama bugün bir seviye atlayıp porter'ın neden zagor'u hazmedemeyişini anlatacağım. duyduklarınıza inanamayacaksınız ama gerçek budur.

porter kendi deyimiyle olgun görünmektedir fakat bana soracaksanız gayet de yaşlı görünüyor. kırışmış cildi, dizlerine sarkan göbeği, sayılabilecek kadar kalmış saçı, ala ala bırakmadığı çizgiden oluşan kaşı ile baya baya yaşlı görünmektedir. tutturdu bir vakit zagor seninle tatile gidelim, güzelce eğlenir denize gireriz diye. çalışkan zagor ahretliğini kırmak istemedi bütün iyi niyetler içinde. yemedi içmedi parasını biriktirdi, iznini aldı bastı porter'ın yanına gitti. uzun bi zaman görüşmediğimiz için haliyle bi özlem giderdik sarıldık ettik ama o fettan gözleriyle sürekli beni baştan aşağı süzmesi hiç gözümden kaçmadı. zagor zayıflamış spora gitmiş fit bir vücudu olmuş. içten pazarlıklı hali beni hep tedirgin etse de yola çıktık bi defa...

o günün heyecanıyla bunları görmezden geldim. ertesi sabah uyanıp güney'e indik. güney'i de kendisi seçti olimpos olmalıymış onun tatil yeri; bol bol ormanlık alanda ayı bulabilirmiş. 1 haftalık tatilin nasıl geçeceği konusunda içimde ürperen şüphelerim varken çok da üstünde durmak istemedim. olimpos'a vardık sözlük otel ayarladık geziyoruz içiyoruz bol bol denize girip güneşleniyoruz ama o fettan bakışlarından hiç ödün vermedi porter. sürekli kıskançlık içinde beni izliyor. her neyse bütün bunlar ateşiyle devam ederken olimpos'tan kaçamak yapıp başka yerlere gidelim dedik. aslında bu onun fikriydi çünkü dağda bayırda geze geze 1 ayı bulamamıştı. başka mekanlar keşfetmeliydi; biber sürülmüşçesine yanıyordu adeta.

derken, araç olmadığından otostop çekmemiz gerekti. bu fikir de ondan çıktı halbuki zagor bekleyelim minibüsleri onlarla geçelim dedi. ama porter güneşin altında bekleyemeyeceğini cildinin kırışacağını belirterek başladı giyinmeye. şeker pembesi mini eteği altına giydiği simli beyaz konversleri ve kısacık bir tshirtle elini kolunu kaldırmaya başladı. otostop çekmeye çalışıyor fakat ne gelen var ne giden. daha sonra zagor koy götüne gitsin mantığıyla porter'ı geriye çekip kendisi yola çıkmıştır. geçmiş zaman hatırlamıyorum üstümde kot tshirt bişeyler vardı.

güneş gözlüklerini takmış karizmatik fit bir duruşla bekleyen zagor'u kim görse durmaya başladı. işte o an zagor'la porter'ın savaşı başladı sözlük.porter birden domates gibi kızardı, otoban misali kaşlarının ortasını çattı, emolar gibi ayaklaırnı içe doğru basar bir şekilde oturmuş beni resmen öldürme planları kuruyordu. ordaki kıyaslamasına yenilmiş artık aynı kulvarda olmadığımızı yani gerçekleri anlayabilmişti. daha sonra duran bir arabaya binip geriye kalan kısa tatili tripli bir şekilde geçirdik. ve zaman kaybetmeden zagor istanbul'a evine dönmüştür.

bütün mesele budur. porter hiçbir zaman zagor'u hazmedememiştir. kendisindeki değişiklikleri estetikle kapatmaya çalışmıştır yıllarca fakat nafile hiçbir derdine derman olmamıştır. o yüzden porter zagor'u sevmiyor sözlük.
27 Entry Daha