poşet çay

ilk baslarda sevmesemde ,şimdi iyiki çıkmış dediğim bi icat...
çay demlemenin gözde büyüdüğü anlarda imdata yetişen bol çeşitli içecektir.
kolay seks yapabilmek gibidir. basittir yapması zorlamaz. tadı da fena değildir.
üşüngeçlerin ve sabah işe staja derse gidecek , mutfağı temiz bırakmadan içi rahat çıkamayanların kurtarıcısı .
yanılmıyorsam amerika' da bir satıcının çayları küçük ipek bohçalara koyarak satması ve müşterilerin çayı o şekilde demlemeleri sonucu ortaya çıkmış kolaylıktır. elbette bir demleme çay değildir.
demleme çayın alasını içen türk insanını tatmin etmeyen icat
çay dediğin tek başına içilmiyor.sonra çay taklidi yapan bu icat yardıma yetişiyor.
yalnızlıkta gideri var yoksa beş para etmez.
lipton yellow label ve extra dem güzel bence ama tabiki bir demleme çay değil kaçak çay bile sallama olunca tat vermiyor
kara çay dışında olanlar güzeldir. ıhlamur, ada çayı gibileri...
tek bir poşet çay 11.6 milyar mikroplastiği ve 3.1 milyar nanoplastic partikülünü bardağınıza bırakıyor. o da doğrudan sindirim sisteminizi...
kaynak:
the scientists found that one plastic tea bag releases around 11.6 billion microplastics and 3.1 billion smaller nanoplastic particles into the cup. those, in turn, end up in the drinker's digestive system. the findings were published in the journal of environmental science & technology.


gerçi her gün bir kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik yuttuğumuzu düşününce koy götüne rahvan gitsin mi desek yoksa elden geldiğince dikkat mi etsek bilemiyorum. ben kendi adıma poşet çaydan uzak duruyorum. içimden de diyorum sen milyar milyon sen bu mikroplastikleri almışsın sen bu mikroplastikleri ne yaptın!!