sabahat akkiraz

eski türkücü, yeni chp milletvekili

gözlerinin içi sürekli parlayan, gülümseyen bir kadın, londra jazz festivali'ne türkiye'den şimdiye kadar çağrılan tek kişi, türkülerimizi jazz enstrümanlarıyla yorumlamıştır ki başka bir lezzetlidir.

canlı performansı da bir başkadır, bir seni seven sevmesini bilememiş türküsünü söyleyişi vardır, öyle acıklı bir uzun havayı söylerken bile içiniz huzur dolar. gülümsemesi hiçbirşeye değişilmez. bir önceki seçim döneminde dyp'nin propoganda reklamarının cem tv'de dönmesi sebebiyle kliplerinin cem tv de yayınlanmaması için basın açıklaması yapmış politik duruş açısından da sağlam bir kadın.
bulunduğu partiden nadir sevdiğim nadir siyasetçilerdendir fakat daha önemlisi türk halk müziğinin çok önemli bir sanatçısıdır.

her yörenin türküsüne uyan bir sesi var hatunun..

mercan dede ile kerbela düeti beni benden aldığı gibi amerikada bazı eyaletlerde en çok istek alan şarkı olmuştur.

mustafa özarslanlı ile ortak bir albumu vardır ki dinlemeye doyulmaz
1997 yılında londra jaz festivaline onur konuğu olarak katılan,
1999 yılında queen elizabeth hall’de "womens of tradition’’ projesinde türkiye`yi temsil eden,
ertesi sene, fransa kültür bakanlığınca festivallere davet edilen, türk halk müziğinin güçlü sesidir.


özellikle söylediği barak, arguvan havalarıyla ve deyişlerle insanın yüreğini titretendir.
her konserinde, türkülerinin hem başında hem de ortasında, yaşayın, çok yaşayın şeklinde seyircilere seslenen anadır, abladır, candır.. ah bir de türküsünü icra ederken ardında çalan ekip arkadaşlarını da dinlese.. bazen ona yetişmek için, bazen de onla birlikte yavaşlamak için o kadar uğraşıyorlar ki tüm ekip...