preacher

1995'te başlayıp 2000'de son bulan en sevdiğim çizgi roman yazarı garth ennis imzalı kült bir çizgi roman serisi. jesse custer adlı bir vaizin içine giren genesis adlı varlığın ardından word of god gücünü kazanması, ardından yolunun kesiştiği eski sevgilisi tulip o'hare ve irlandalı vampir cassidy ile tanrıyı aramasını anlatır. absürt komedi, western ve şiddet teması hakimdir çizgi romanda. biraz da amerikan milliyetçiliği görülür hatta. fakat öz eleştiriden asla kaçınmaz. tanrıyı sorgular, ahlak değerlerine değinir, baş karakterin maskülen tavrına karşı tulip ile feminizmi ele alır. karakter derinliği ön plandadır yani, karakterler ne kadar absürt olsa da.
(bkz: arseface)
seth rogen ve evan goldberg amc ile anlaşmışlar duyduğum kadarıyla. cassidy ve tulip için cast seçimi de yapılmış. ortaya güzel bir iş çıkacağını düşünüyorum. seth rogen ne kadar eleştirilse de çizgi romanın havasına uygun bir isim bence.
amc'nin mayıs ayında yayına döktüğü dizi, çizgi karakterleri uyarlamada büyük sorunlar çıksa da bu işi iyi kıvırmışlar gibi görünüyor..

takip ettiğim çizgi karakterin tam olarak gerçek dünyaya yansıması dominic cooper ile sağlanmış buna ekstra seviniyorum..

dizi o kadar olmuş ki o kadar cuk oturmuş ki çizgi romana... bu kadar iyi bir adaptasyon görmedim daha önce. çizgi romandaki hikayeyi direkt diziye geçirmek değil bahsettiğim; temasına, renklerine, atmosferine sadık kalmak. yapılan espriler, absürtlükler, doyasıya şiddet, mekanlar, çekimler hepsi harika. seth rogen'ı görürsem göbeğinden ısırıcam o kadar arttı adama sevgim.
çizgi romandan farkı çizgi romanın başladığı yerden öncesini anlatması. tulip ve cassidy'nin hikayeye dahil olma şekli değişmiş haliyle. normalde tulip ve jesse eski sevgililer, baya aşıklar. jesse bir gün durduk yere ortadan kayboluyor, tulip terk edilmenin etkisiyle yıkılıyor. sonunda bir mafyaya bulaşıyor ve suikastçilik yapmaya zorlanıyor. yıllar sonra şans eseri hedefini indirmek üzereyken ıskalıyor ve cassidy'nin yardımıyla kaçmayı başarıyor. sonra annvile'de jesse ile karşılaşıyorlar ve bu büyük buluşma, aşk-nefret ilişkisi çizgi romanın en güzel tatlarından biri oluyor. dizide bunun olmayışına üzüldüm. dizideki tulip de çok başarılı ama çizgi romandaki karakterinden farklı büyük oranda. bi sinsilik, şerefsizlik var dizideki karakterde. normalde tulip gayet delikanlı bir tip olmalıydı (feminen hiçbir yanını kaybetmeden). olsun bu da değişik olmuş. umarım çetrefilli bir ilişki izleriz yine jesse ile.
cassidy mükemmel olmuş tek kelimeyle. sadece biraz fazla güneşe çıkıyor, daha ölümcül olmalıydı güneş.
jesse de biraz yumuşak başlı olmuş. normalde dediğim dedik, tipik bir hetero erkeğiydi çizgi romanda. alfa male modundaydı, tulip'le kavgalarının en büyük sebebi oydu. olsun dizideki dominic cooper sonuçta. yerim lan onu.
4 bölüm oldu şu ana kadar. ilk bölümdeki heyecanım tamamen sönmüş durumda.
--- spoiler ---

jesse'nin babası o kadar yanlış aktarılmış ki diziye içim acıdı. resmen kemerle çocuğu dövdü, o adam asla öyle bir şey yapmazdı. hadi yan karakterleri değiştirdiniz, preacher'ın kendisinin origin hikayesi neden değişti bu kadar? adam yobaz dinci bir şey olmuş lan herifi zorla imana getirdi şaka gibi. çizgi romandaki jesse kimsenin dinine, inancına falan karışmaz, kendi bile tanrıyı o kadar ciddiye almazdı. sezon finaline büyük bir şey bekliyorum ki karakteri değişime uğrasın, yoksa bok olma yolunda gidiyor dizi.

--- spoiler ---
tam 6. bölüm ile düzelmeye başladı dedik, 7'de bok yoluna gitmeye devam etti.
koskoca jesse custer'ın aktrolle döndüğü dizidir. çizgi romana hakaret gibidir.
kendisinden birileri "en gerçekçi ve kaynağına en bağlı çizgiroman uyarlaması" diye bahsetmişti... seth rogen'dı galiba hatta... hmmm...
9. bölümünü izledim az önce.

--- spoiler ---

jesse artık aktroll değil, güzel. saint of killers'ın sahnelerini cehenneme bağlamak da yaratıcı olmuş. en önemlisi de deblanc ve fiore'un aşırı tatlı bir gay couple olması. dizi muhtemelen sezon finaliyle birlikte ikinci sezonda toparlayacak. annville'den kurtuluyoruz sonunda.

--- spoiler ---
ilk sezonu biten dizi. preacher'a yakışan bir absürtlükle bitti bence. önceki birkaç saçma bölüm gibi değildi yani. ha gerek var mıydı bu sezona? kesinlikle yoktu. maksimum iki bölümde anlatılabilirdi şu annville muhabbeti. o yüzden dizi bittiğinde insanlar izlemeyenlere tavsiye ederken "ya ilk sezona sabret biraz gerisi efsane" diyecek büyük ihtimalle.
bölümde hoşuma giden bazı detaylar:

--- spoiler ---

-kızılderili kostümlü adam ve ayı kostümlü adamın ilişkisi. bunun üzerine cassidy'nin brokeback mountain göndermesi.
-tanrıyla görüntülü konuşma muhabbeti. çizgi romanın çıktığı dönemde bu kadar popüler olsaydı skype falan çizgi romanda bile yer alabilirdi böyle absürt bir olay.
-tanrının beyaz bir erkek olması hakkında tulip'in görüşleri.
-patates kızartması yemeye gittikleri yerde çizgi romanı özetleyen muhabbetler.
-jesse'nin genesis'i göstermek için "kiss me" demesi, romantik bir şekilde öpüşmeleri ve ardından tulip'in bi tane çakması. tam bir çizgi roman tulip hareketi. baya güldüm buna.

--- spoiler ---
sezon finalinin etkisinden hala çıkamadığım dizi, resmen hahahahaaayvan etkisi yarattı. diziyi zaten başından beri çok beğenerek izliyordum -çizgiromanı hakkında hiçbir fikrim yok- ama özellikle sezon finalindeki birkaç sahneye aşık oldum galiba.

--- spoiler ---

jesse'nin insanları tanrıyla konuştumak için kiliseye topladığı sahne, kendim konuşmuş kadar etkilendim.
kızılderili ve ayının kendilerini ağaca asma sahnesi.
ve kasabanın yok olması. ciddili beyendim.

--- spoiler ---