şekersiz çay

hikayesi olandır. öğrenci iken ben, daha o zamanlar cebeci ev kiraları artmamıştı. 24 aralık'tı. bir öğrenci cafesi. yanda siyasal öğrencileri eski dergi etrafında, dergi hakkında konuşuyorlardı.
çok seviyordum onu. son bir defa sağolsun görmeye gelecekti. son bir defa. 2012. suriye yeni karışmıştı ama hissedemiyorduk ta ankara'dan. cebeci güzeldi. kar sıcak yağıyordu.
onun için fahişe bile olabilirdim isteseydi. istemedi. benden hiçbir şey istemedi. heteroseksüel ne demek bilmezdi ama kadınları seviyorum derdi. belki de öyle öğrendi. öyle öğrendik.
geldi. çalıştığım yerden o gün götümü elleyen adamdan, ekstra para istemiştim vermişti. ona sigara aldım. uzattım. utandı. boşver dedim. bir gün sen alırsın bana. susuyordu.
cafede hiç sevmediğim gripin "yalnızlığın çaresini bulmuşlar" çalıyordu. neyse işte. ondan o gün bir hatıra istedim. vermedi. istemedi. ağlamak istedim. ama gözleri o kadar siyahtı ki, ağlamak bana yakışmazdı.
o çayı hep şekersiz içerdi. bense sevmezdim. hatırayı buldum. dedim ki, "senden sonra çayı ben de şekersiz içeceğim." göbeğine dokundu. kalktım. hesabı ödedim. siyasal öğrencilerin yanına gidip dergi satın aldım.
ona bakmadan çıkıp gittim. bir daha hiç görmedim onu.
çevremdekileri de alıştırdığım çay içme şeklidir. bir diğer versiyonu için (bkz: sade kahve)
çayın içilebilir tek hali. şekerli içen biriyle bardakları karıştırıp yanlışlıkla içtiğim oluyor. o şeker tadı beni mahvediyor.
çay içmeyi oldum olası sevemedim bir türlü ama her akşam içiyoruz efenim sıcak olması ve evde yapılan ucuz içecek olmasından mütevellit yeşil çaya da hayır diyemem içerim her sabah şekersiz olması tabii ki ilk tercih
bazen triplere girmeme sebep oluyor. bugün mesaide yemek yiyoruz. tabii üstüne hemen çay geliyor. "hıığğam... şeker ve çay kaşığını alır mısınız lütfen?" diyerek ilgili malzemeyi tekrar teslim edince böyle bir tribe giriyorum. yok yok, ben de normal değilim.
  • /
  • 2