türkiye'de akademisyen olmak

" madagaskar sahillerinde kürk manto tanıtmak" kadar işlevsizleştirilmiştir.
çünkü, 12 eylül faşizminin ilk hedefi olan "özerk ve güçlü üniversite" varlığına son verilerek, tüm üniversiteler, toplumun ihtiyaçlarından ve demokratik siyasal ortamdan uzaklaştırılmış birer hizmet birimlerine dönüştürülmüştür.
hala birkaç köklü üniversite var olma mücadelesi verebilmektedir.
akademisyenlik mesleği de, bazı idealist emekçi akademisyenlerin fedakarlıkları sayesinde kısmen ve zorla yaşatılabilmektedir (bir yoğun bakım ünitesi gibi)...
turkiyedeki cogu universitenin liseden bozma olmasindan mutevellit formasyon olarak resmiyette olabilse de pratikte ise yarar olmayan, yukselip saglam bir pozisyona gelebilmek icin dinci/fasist kici yalamanin temel on kosul oldugu bir yola girmek demektir.

bugun ulkemizde nerede dunyadan habersiz hakaret derecesinde aptal yorumlar yapan siyasetciler varsa hepsinin minimum bir 15 yillik akademik gecmisi vardir, cogu profesordur docenttir bik bikdir ama kafayi acip baksan adeta bir coplukle karsilasilmasi kacinilmaz olacaktir. yonetiminde onlarca arastirmacinin calistigi, milyon liralik fonlara ve ust seviye pozisyonlara sahip bu profesorlerin uluslarasi alanda yapabildigi en olaganustu katki kirik yabanci dil ile 'turkey not want to enter europe, europe want it because turkey is strong' seviyesindedir. birkac okul disindaki ne ogrencisi ne de egitimcisi is yapan bir guruha bir de kulturel olarak icimize islemis olan etik-ahlaksizlik eklenince katliam sonuclar cikiyor tabii ortaya.

aslında çok iyi işler başaran akademisyenler vardır ama adamlar başını başörtüsünden, cemaatten, atatürkçüden, ottan boktan kaldıramadı ki, araştırma yapabilsin, e tabi teçhizat ve ekonomik destek yetersizliği de ellerini kolların bağlıyor
eş dost çevresi genişler ya da çeşitli cemaat ilişkileri içinde olanlar için alınması kolay bir ünvandır. hayatınızı yine bu çevre ve cemaatlerin yardımıyla maddi olarak oldukça zenginleştirebilirsiniz.

türkiye de olması zor olan "ak - adam /kadın - isyan" sıfatlarına sahip akademisyen olmaktır.*
özellikle apartman üniversiteler in açılmasından sonra parasız kalan birçok doktora öğrencisinin de heveslenmeleriyle akademisyenliğin de boku çıkmıştır türkiyede. (neyin çıkmadı ki?) geçen iş arayan nöroplastisite üzerine doktora yapan bir arkadaşım özel bir üniversiteye başvuruyor ve cv sine bakan dekan 2 dakika içinde ''hocam bize lazım dimi bu? nöroplastik? diye yanındakine danışıp kızı işe alıyor, hiç alakasız bir süru de ders kitliyor. şimdi kız kendi bilmediği dersleri kitaptan çalışıp öğrencilerine aktarmakla meşgul.