agricola

Durum: 66 - 0 - 0 - 0 - 29.07.2016 22:21

Puan: 900 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 4

sap

şirketlerde herkes için çile olan, velhasil raporlama yapanlar için ise raporlama yapmayi, adeta buradan kolayca aldiği verileri excelde birkaç tablo, iki grafiğe dönüştürmek kadar kolaylaştıran programlardan biridir kendisi.

bunu ondan beklemezdim denen durumlar

tarihte en güzel örneği "et tu, brutus?" sözüyle son nefesini veren sezar'ın yaşadığı son durumdur. türkçe'de de "sen de mi brutus?" diye deyimleşmiştir. anadolu halkı çok etkilenmiş olacak ki, bir de "acima yetime, gelir koyar kaba yerine" şeklinde hikayeyi daha güzel ve kendince özetleyen bir deyim daha yaratmıştır.

suavemente

"suave" kelimesinin tam türkçe karşılığı "yumuşak"tır. "suavemente"nin ise "yumuşakça" dir. tabi bunu doğrudan çevirmek doğru olmaz. ispanyollar yumuşak kelimesini nazik anlaminda kullanabiliyorlar, dolayisiyla da "suavemente" kelimesi "nazikçe" olarak çevirilir. meşhur şarkida benim anladiğim ise hafif bir "sakin, aman abi yavaş, easy go man" tarzi bir "suavemente" dir.

tylol hot

ne zaman içsem hafif sersemleten ilaçtır.hoşuma giden bir sersemliktir bu. ama ilacin içindeki parasetamol karaciğere zarar verebiliyormuş. o vakit uzak durmakta fayda var. güzel şeyler hep zararli tabi.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

cake

"it's been a long time" ve "never there" şarkıları ile gönüllerde yer eden gruptur kendileri. gamsızlık seviyesini tavan yaptıkları doğrudur, bu sebeple bahar aylarında dinlenmesi lazım gelir.
  • /
  • 4
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 66

ilk eşcinsel deneyim

olmayan deneyimimdir. 23 yıldır her şeyin ilki oldu bunun olmadı.

sadece bir kez erasmustayken alman bir çocukla deli gibi sarhoşken öpüşecektik; hem çocuğun hetero sevgilisi var hem de türkler görürse ne der diye o sarhoş kafamla bir şeyler düşünüp kendime engel olmuştum.

bırakın deneyimi sevgilim bile olmadı. küçükken bazı erkeklere ilgi duyardım ama adını koyamazdım, onlarla daha çok vakit geçirmek isterdim. sonra yavaş yavaş adını koydum, o kadar güzel aşık olurdum ki. hem de şıpseydimdim. kendi kendime yorganın altından hayaller kurardım, çok masumdum.

yıllar geçti, artık çok seçici olmaya başladım. zor sever zor unutur oldum. şimdi de bir kişiye deli gibi aşık oldum. uyumadığım tüm zamanlarda aklımdan çıkmıyor. bir süre görmüyorum, unutur gibi oluyorum, tekrar gördüğümde her şey ilk günkü gibi oluyor.

bakamıyorum da utancımdan, ya anlarsa diye korku da oluyor. zaten bakmayı da beceremiyorum. birini kesme yeteneği ergenlikte doğal olarak kazanılır. ben o yeteneği kazanamadım.

tamam, hiçbir şey olmayacak, biliyorum. ama sadece rahatça bakabilmek istiyorum. çok mütevazi ve doğal bir isteğim var. sadece ona rahatça bakabilmek istiyorum. bu bile çok. karşıma çıktığında yüreğimi salt heyecan kaplasın istiyorum ama her seferinde korku baskın geliyor.

çok acı çekiyorum.

sevip de söyleyemeyen tüm hetero arkadaşlarımı, açılmaya teşvik ediyorum. ellerinde ne kadar güzel bir nimet var, sevdiklerini söyleyebiliyorlar. insan elindekinin değerini bilmiyor.

ben olmayacağını bile bile sevdiğimi söylemek, neler hissettiğimi sevdiğime anlatabilmek için neler vermezdim. hem belki ona bir süreliğine bakmama da izin verirdi.

işte duygular. neden duygularım var, bazen bunu sorguluyorum. atalarımdan geldiği söyleniyor. tehlike anında düşünmeden harekete geçebilmek için edindiğimiz bir özellikmiş. tamamen kontrolümüz dışında gelişen şeyler duygular ve beynimize ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar. aşk da böyle bence, beynimize birine yakınlaşmamızı söylüyor. tamamen çoğalmak için gelişmiş bir duygu aşk. suç bende aslında, çoğalmak için gelişmiş bir kimyasal duruma çok fazla anlam yüklüyorum sanırım. insanlar elinde olmasan kendisini birine yakın hissediyor ve onunla olmak istiyor, böylece insan ırkı devam ediyor. bir saniye, ama benim aşkım insan ırkının gelişimine hizmet etmiyor. bu kadar çok anlam yüklediğim aşkım da doğal değil sanırım. suni bir aşk işte. hastalıklı hislerim benim. ben de elimde olmadan bir erkeğe aşık oldum. çok doğal ve masum bir duygu diye düşünürdüm. ulan benim aşkım bile suni çıktı.

demek ki onsan yüreğimi aşktan çok korku ve acı kaplıyor. ne bekliyordum ki, gdo'lu hisler de bu kadar olurdu.

çok yoruldum artık, gerçekten. takatim kalmadı.

çok şükür.

ilk eşcinsel deneyim

olmayan deneyimimdir. 23 yıldır her şeyin ilki oldu bunun olmadı.

sadece bir kez erasmustayken alman bir çocukla deli gibi sarhoşken öpüşecektik; hem çocuğun hetero sevgilisi var hem de türkler görürse ne der diye o sarhoş kafamla bir şeyler düşünüp kendime engel olmuştum.

bırakın deneyimi sevgilim bile olmadı. küçükken bazı erkeklere ilgi duyardım ama adını koyamazdım, onlarla daha çok vakit geçirmek isterdim. sonra yavaş yavaş adını koydum, o kadar güzel aşık olurdum ki. hem de şıpseydimdim. kendi kendime yorganın altından hayaller kurardım, çok masumdum.

yıllar geçti, artık çok seçici olmaya başladım. zor sever zor unutur oldum. şimdi de bir kişiye deli gibi aşık oldum. uyumadığım tüm zamanlarda aklımdan çıkmıyor. bir süre görmüyorum, unutur gibi oluyorum, tekrar gördüğümde her şey ilk günkü gibi oluyor.

bakamıyorum da utancımdan, ya anlarsa diye korku da oluyor. zaten bakmayı da beceremiyorum. birini kesme yeteneği ergenlikte doğal olarak kazanılır. ben o yeteneği kazanamadım.

tamam, hiçbir şey olmayacak, biliyorum. ama sadece rahatça bakabilmek istiyorum. çok mütevazi ve doğal bir isteğim var. sadece ona rahatça bakabilmek istiyorum. bu bile çok. karşıma çıktığında yüreğimi salt heyecan kaplasın istiyorum ama her seferinde korku baskın geliyor.

çok acı çekiyorum.

sevip de söyleyemeyen tüm hetero arkadaşlarımı, açılmaya teşvik ediyorum. ellerinde ne kadar güzel bir nimet var, sevdiklerini söyleyebiliyorlar. insan elindekinin değerini bilmiyor.

ben olmayacağını bile bile sevdiğimi söylemek, neler hissettiğimi sevdiğime anlatabilmek için neler vermezdim. hem belki ona bir süreliğine bakmama da izin verirdi.

işte duygular. neden duygularım var, bazen bunu sorguluyorum. atalarımdan geldiği söyleniyor. tehlike anında düşünmeden harekete geçebilmek için edindiğimiz bir özellikmiş. tamamen kontrolümüz dışında gelişen şeyler duygular ve beynimize ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar. aşk da böyle bence, beynimize birine yakınlaşmamızı söylüyor. tamamen çoğalmak için gelişmiş bir duygu aşk. suç bende aslında, çoğalmak için gelişmiş bir kimyasal duruma çok fazla anlam yüklüyorum sanırım. insanlar elinde olmasan kendisini birine yakın hissediyor ve onunla olmak istiyor, böylece insan ırkı devam ediyor. bir saniye, ama benim aşkım insan ırkının gelişimine hizmet etmiyor. bu kadar çok anlam yüklediğim aşkım da doğal değil sanırım. suni bir aşk işte. hastalıklı hislerim benim. ben de elimde olmadan bir erkeğe aşık oldum. çok doğal ve masum bir duygu diye düşünürdüm. ulan benim aşkım bile suni çıktı.

demek ki onsan yüreğimi aşktan çok korku ve acı kaplıyor. ne bekliyordum ki, gdo'lu hisler de bu kadar olurdu.

çok yoruldum artık, gerçekten. takatim kalmadı.

çok şükür.

arkadaşın işten ayrılması

iş arkadaşları ile arkadaş olmaktan kaçındığım için çok da koymayandir. arkadaşlar özel hayatta olur,iyi bir arkadaş ise özel hayatımda görüşeceğim için işten ayrılması sorun olmaz. işle özel hayatı keskin çizgilerle birbirinden ayırmak gerekir.

nihat hatiboğlu'na sorulmak istenen sorular

marstaki su ile abdest alınıp alınamadığı, savaşta aç kalınca kangurunun sağ arka bacağını yemenin caiz olup olmadığı gibi her müminin cevabını bilmesi gereken sorulardır.

soap opera

bir zamanlar meşhur olan brezilya pembe dizileri için kullanılan deyimdir, ilk başta sabun köpüğünden mütevellit soap opera dendiği düşünülse de; gündüz yayınlanan pembe dizilerin çoğunlukla çalışmayan kadınlar tarafından izlenmesi ve pazarlamacıların bu ürünleri target consumer'ı olarak bu kişileri görmesi sebebiyle sabun ve temizlik ürünleri reklamlarının bu diziler esnasında çokça yayınlanması sonucunda bu şekilde adlandırılmıştır. güncelde seda sayan tarzı programların içine bakın kosla ürünleri tertemiz yaptı gibi sözde ürün yerleştirmelerin yapılmasına benzer. ürün yerleştirme de öyle olmaz ama, onu da başlığında açıklarız.

sadece ankara'da olabilecek şeyler

gökkuşağı. gökkuşağı neyi bilmiyorum ama şu milli kütüphaneye yakın yolun ortasındaki dükkanlar. gerçekten başka bir yerde böyle bir şey görmedim. tabi renginden dolayı o şekilde adlandırılmıştır. malum anlam akıllarına bile gelmemiştir.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.