yeni bir adım atmak yok, genellikle ailesine ve/veya arkadaşlarına anlatmak yok, çocuk yapabilmek yok, aldatma oranı çok, genellikle uzak ilişkilerde yaygın olan aldatma sorunu... ve daha bir sürüsü. bunlara rağmen devam edebilyorsak ya şanslıyız ya aşığız
maalesef hiç bir zaman değişmeyecek zihniyetin bir kurbanı daha.. ailemde de lgbt nin intihar etmesini isteyen kişiler var ne yazık ki. herkesin ailesinde var. yeni gelecek nesillerde umut..
yani ramazan davulcusunun sessiz olmasını beklemek.. neden anlamadım. bu sonuçta bir gelenektir. oruç tutar ya da tutmaz olabilir insan. ama gelenekler (ben ne kadar sevmesem de) istesek de istemesek de devam edecektir.
arkadaşlarına anlatmak için çok bekleme. lise sırasında seni üzen adam yüzünden sessizce ağlamak yerine özgeye anlat her şeyi git onunla beraber ağla. senden çok büyüklerle konuşma. üniversiteyi başka yerde okuma. istanbuldan ayrılma sen istanbulu seviyorsun. hep korun işini şansa bırakma. üniversitede ortalamana dikkat et sonra benim gibi buçuk olmaktan it gibi tırsarsın. bi de paranı arakadaşlarına çok yedirme
seçim sonuçlarının bununla ne ilgisi var anlayamadım ben. sonuçta bir sürü can gitti ve o giden canların ailelerinde sönmeyecek bir ateş tutuştu. hala içeride insanlar var. bir insan akp li diye ona üzülmemek nasıl bir insansızlıktır bilemiyorum. sen akp liye böyle düşünürsen başkası da lgbt için böyle düşünebilir. ayrım yapmak çok kolay ama hoşgörü göstermek çok zor. ayrıca bu hoşgörü de değildir. bu insanlığın getirmiş olduğu bir duygudur.
bugün inanılmaz bi akşam yaşadım sözlük. üniversite son sınıftayım. ve 1. sınıftan beri çoook hoşlandığım bi ayı vardı. hep bakardım ona uzaktan. fotoğraflarını tekrar tekrar açıp keşke ya keşke derdim. bu akşam birden yazdı. şaka yapıyo sandım, sonra alay ediyo sandım. ama kendimi alamadım onun yanına gitmekten. bi cümle kurdum bugün aynen dedi, bi cümle kurdu bana aynen dedim. o kadar aynıydık ki. aynam gibiydi. aynadaki sarışın karşılığım. yıllardır her ikimiz de aynı düşünmüşüz. kadıköyde en sevdiğim yerde. karaköy ve beşiktaş isteklelerinin tam ortasında, haydarpaşanın tam karşısında, kulaklarına gittim, sakalım saklaına değdi. ve o cümleyi söyledim. sonra oda kulağıma yaklaştı iyice bana karşılık verdi. herkesin ortasında sımsıkı sarıldık. sarılma bitince gözyaşına dolan gözlerim onun dolu gözlerine dokundu. resmen zaman durdu.
kötü ya. internetten görünce gerçekte görüyor gibi olmuyor ki. kokusunu, bakışlarını hissetmek istiyorsun. dudaklarını tatmak istiyorsun. istiklalde elini tutup yürümek istiyorsun. olmuyor. o sana şarkı paylaşır sen ona.. ama arada deniz varsa sen evinde oturursun o evinde. yazınca görüyorsun bazen güldüğünü ama gerçekte görmek istiyorsun. en çok da sımsıkı sarılmak istiyorsun ama kolların yetişmiyor.
romanıyla filminin sonunun farklı olduğu bir filmdir. film de kitap da müthiştir. kitapta asya sevdiğine varıyor ve mutlu son. gerçi filmde de mutlu son gibi bi şey var sadece sevenler birbirine kavuşamıyor ama kavuşmak hep iyi değildir
herkes herkese yorum yapar durumda bugün. aynada ki yansımaya doğruyu söyleyemeyenler var. hınçlarını daha zayıflardan çıkaranlar var. işte onlar bostancıda kadıköyde beyoğlunda caddelerde topuklu ayakkabıyla gezen erkekleri hedef seçmişler kendilerine. aslında tek sorun bu. ne travestiler sorundur burda ( ki asla öyle bi şey olama) ne de para karşılığı yapılan orgazmlar. herkes insan.fuhuş yapılsın ya da yapılmasın-ki zorla yapılanlar da vardır- onlar böyle aşağılanmayı haketmiyorlar