work and travel

her universite ogrencisinin interrail ve erasmus ile birlikte kurdugu top 3 hayalden biri. alaska onerilir, sonrasindaki bir kac ay balik kokmak icin candir cigerdir.
mezun olmadan yapmayı en çok istediğim şey sanırım
"fuck and travel" versiyonu olsa hemen katılırdım.
ömrü billah hayatında amerikayı göremeyecek olanların, karın tokluğuna çalışıp -eger gençliğinden bir kısmını harcar ise- biraz para biriktirip ülkenin belli yerlerine gezebilme sansına erişmesi ve sonunda ellerinde ucuza aldıkları apple cihazlarıyla ülkeye dönünce ona buna hava atıp , döndüklerinde ise hayatlarının sonuna kadar ''abi amerikada şöyleydi, böyleydi'' diye anlatacakları hikayeleri olacak kişilerin başvurduğu bir çeşit yeni nesil kölelik sistemidir. içlerinden çok az bir kısmı bazı başarılı şirketlerde stajer olarak işe kabul edilip iyi şeyler yapabilen bir azınlığa sahiptir diğer çoğunluk iş görüşmelerini skype üzerinden beyaz ışıklı evlerinde yine kendileri gibi ucuz redneck patronlarıyla saati 2 dolardan başlayan çalışma fiyatlar üzerinden anlaşmaya çalışırlar. genellikle fastfood dükkanlarında vıcık vıcık halde sadece work kısmını gerçekleştiren köleler haline gelirler. ingilizcelerini gelistirdiklerini zannede dursunlar sosyal hayaltarında yine tarzanca anlaştıkları için iş hayatlarında da sizi kızdırabilirler. mesela starbucks da size sütlü latte yerine americano verip günüzü berbat edebilirler. dükkanlarda çoğunlukla türk'e rast geldiği için yanlış siparişe aldırış etmediğini söyleyen babam tek dertlerinin uyuşturucu kullanmak olduklarınıda not etmiştir bana. hatta tertemiz bir ailenin çocuğu olduğunu düşündüğünüz yavrucağınızın kucaktan kucağa oynayacağını size garanti edebilirim. kendim orada geçirdiğim üniversite yıllarında karşılaştığım summer work shoplardaki work&travel'cıların green card için yaptıklarını anlatsam aklınız şaşar. birde buna eşcinsel gözüyle baktığımda gördüklerim ise daha vahim. 18-24 yaş arası tüm kezbanların ''evleneyimde burada kalayım!'' mantığıyla f1 vizeleri ile kendilerini amerikayı sikecek zannetmelerinin zavallılığı içindediler. oysa amerika sikiyordur onları. girdikleri gucci ve dolce&gabbana mazalarındaki etiketlerin ucuzluğu onlara kendi ülkelerinde ne kadar ucuz bir muhabbet ettiklerini fark ettirip önce afallatır. sonra ailelerinden para göndermelerini talep edip alacakları ile atacakları havaları düşünüp küçük hesaplara girerler. yine biraz akıllıları ülkelerinde alamayacakları arabaları kiralayacaklarını fark edince (bkz: flört ettiğiniz adamın lux aracında gizliden kendini çekme) anında sudan ucuz benzine yatırırlar ceplerindeki son paraları. evet ceplerinde hep son paraları vardır lakin ellerinde gurur ve onurları pek kalmamıştır. ucuz yemek için sıra bekledikleri veya kat ettikleri yolları düşündükleri her zaman pişmanlık duymayacaklardır çünkü yaşadıkları lağım evleri bunları düşünmelerine izin vermeyecektir. kısacası gerek yoktur. onun yerine bursunuzu alın ve 1 yıl öyp ile hem okuyun hem keyfini çıkarın amerikanın anacım. tabi burs için biraz azim biraz çalışmak gerek. adı sanı belli olmayan cemaat üniversitelerinin sizi öyp ile bu zevke dahil edeceğini düşünüyor iseniz fettulah hocanın skype'ını bulun belki pensilvanya'daki evinde 1 gecelik ağırlanırsınız abilerim ablalarım xd
doların fırlaması nedeniyle ucuz yollu amerika'ya gitme özelliğini kaybetmiş programdır.