hipnoloji

Durum: 649 - 0 - 0 - 0 - 01.05.2016 03:04

Puan: 10918 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Portakal suyu, lütfen.
  • /
  • 33

ayı sözlük itiraf

hakan peker'in hey corç albümündeki bütün parçaları ezbere biliyorum. *

en nefret edilen ev işleri

bulaşık yıkamak... bazen sırf bulaşık çıkmasın diye yemek yiyesim gelmiyor yemin ederim.

kusmak

lafının geçtiği her yerde "parmak at" tavsiyesini vermenin farz olduğunu düşündüren iğrenç eylem. son yaprak sarması faciamda bile kusamamış biri olarak artık iyiden iyiye kusmanın benim için imkansız olduğuna inanmaya başladım. ha bir de iki biradan sonra gördüğüm her kusan insan benim gözümde sevimlidir.

saygılı görünümlü homofobikler

doğan görünümlü şahin'den bile daha iğrençler. şöyle ki; her ne kadar normali homo bireye saygı göstermek, onun her hetero gibi toplumun bir parçası olduğuna inanmaksa da yalandan bir saygıya kimsenin ihtiyacı yok. sen burada -ya da herhangi bir yerde- yüzlerine gülüp dışarıda ibneyi aşağılık bir kelime olarak kullanıp, yolda gördüğün trans bireye laf atacak hatta onların yaşama hakkını elinden alacak kadar çirkinleşip, söz konusu onların özgürlükleri olduğunda bana ne amk benim derdim mi? tavrını takınabiliyorsan yemişim senin saygını afedersin. sanırım hepimizin biraz olduğumuz gibi görünmeye ihtiyacı var.

karşındaki insanın ağlaması

çaresizliğin bulaşıcı olduğunu kanıtlar. kendi adıma; elim ayağıma dolaşır, güç vermek için ağlayan insana sarılırım. sonra benim de gözler dolar falan felan... *

piercing

başkalarında gördükçe "burnumu da göbeğimi de kaşımı da dudağımın altını da deldireceğim ulan!" şeklinde galeyana gelmemi sağlayan aksesuar. ve fakat yemiyor sözlük. bir gün yiyecek ama. aslında o malum günden de korkmuyor değilim. neyse, başka başlığa gideyim ben artık.

mutluluk veren küçük şeyler

karaoke, sevdiğim birine hediye almak, oje, duş, gülmekten dayanamayıp yere oturmak, sevilen kitap/albüm için biriken paranın tamamlanması, yemek yapmak, radyoda tesadüfen denk gelinen sevilen parça, kahverengi, arkadaşla içilen bira, karşılıklı söylenen sevgi sözcükleri... gibi gibi...

ırak

baştaki "ı"nın uzatılarak okunup okunmamasına bağlı olarak türkiye'nin komşu ülkesi ya da uzak anlamına gelen kelime oluverir.

üç noktanın söylediği

beni kullanan pezevengin ne imladan ne noktalama işaretlerinden haberi var ağbi. var git yoluna. sen de bu akıllı gibi bitmiş cümlelerin sonunda daha duygusal havası vermek için beni kullanma. *

zalimin zulmü sevenin allah'ının olması

allah'ın sopasının olmaması nedeniyle sevenin yüzünde memnuniyetsizlik ifadesi oluşturandır. *

benim nezdimde

"benim açımdan" anlamına gelen, çoğu zaman kafamda "nezmim miydi, nezrim miydi, neydi!?" karmaşalarına sebep olan ve sonunda doğrusunu öğrendiğim sözcük öbeği.

lalim

emek sineması

"sevgi neydi?
sevgi emekti.
emeğe hiç saygınız yok.
bari sinemasını rahat bırakın!"

(bkz: metin üstündağ)

"benim sinema yaparken çok emek harcamadığımı düşünenler var, doğrudur; çünkü "emek" harcanmaz. bir haberim var.
emek sineması'nı satın aldım. keşke böyle olsaydı tabii. teklif ettim, ama baktım ki emek sineması zaten bizimmiş."

(bkz: cem yılmaz)

şebeğin kendini ayı sanması

tamamen birine şebek sıfatını yapıştırıp bundan haz duyan ayının kendi kendini gözünde büyütmesiyle ortaya çıkan durumdur aslında. ne söz konusu bir şebek vardır ortada ne de şu saatten sonra -aslında daha eskiye dayanıyor- sözleri dikkate alınacak bir ayı.

çankaya mizah festivali

bu yıl ikincisi düzenlenen festival. her ne kadar geçen seneki isimleri daha da benimsemiş olsam da bu yılki program da güzel. en başta levent cantek ve vedat özdemiroğlu'nun varlığı festivale ayrı bir hoşluk katıyor zaten. ankara'da olup da gitmeyenin vay haline diyor ve programı öğrenmeniz adına ilgili linki ekliyorum:

http://www.mizahfest.com/program

emekli eşcinsellere tavsiyeler

emekliliğinizin tadını çıkarın! *

osman ambi

yiğit özgür'ün ortaokuldaki servis şoförü
bittabi bir anlık dil sürçmesi kurbanıdır.
insan bilemiyor bazen abi mi amca mı...

ağlamak

unutmak kadar kolaydır özdemir asaf'ın gözünde.

ağlamak
unutmak kadar kolaydır inan
sevin ağlayabiliyorsan
sevin ağlıyorsan
gül ağlayabiliyorum diye
gül ağlıyorum ağlıyorum diye
sana bir şey yapamam
ağlayamıyorsan

*

pony

körüklü otobüs

körükle birbirine bağlanmış iki parçadan oluşmuş, kendisine her bindiğimde içten içe "işte bu sefer kopacak!" çığlıkları attığım eski otobüs tipi.
keskin dönüşlerde -hatta normal dönüşlerde de- otobüsün arka tarafına doğru dönük olan koltuklardan birine oturulduğunda birinci parçaya eklenmiş olan ikinci parça camdan bakılarak rahatlıkla görülebilir. (evet, söz konusu sorun otobüsün normalden daha geniş açılı bir "v" harfi görünümü alması, buna rağmen hala kopmaması ve bu saniyelerde bana bakıldığında akıllara edvard munch imzalı çığlık tablosunun gelmesidir kesinlikle.)
  • /
  • 33
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 649

sözlüğü forumlaştırmak

-pek çok üzgünüm ama- bana göre sözlük yöneticileri yüzünden ortaya çıkan durumdur.
zerre kötü niyetli olmadıklarına da inanıyorum, bunu özellikle de belirtmek isterim. ama...
sözlüğe formatlı, başka bir tanım sözlüğünden gelmiş olmama rağmen buraya gelince bir rahatlık çöktü bana.
bunun nedeni bir başlıktaki on entryden beşinin değil de en azından üçünün tanım içermiyor oluşu.
insanda "aaa bak! onlar da yapmış, silinmemiş." kafası oluşuyor zamanla.
ama diyorum ya, yöneticilerin amacı yazar burulmasındır belki.
ya da yeni bir yazarsa tanım eklemeyenler girdilerine, onlara alışma süreçlerinde destek olmaktır.
sözün özü: her türlü seviyorum seni ayı sözlük. zamanla bunlar da aşılır belki.
hatta aşılmasa bile seviyorum. çok öptüm *

yatakta kahvaltı

kakule

tarçın'ın arkadaşları nurçin, gülçin ve yalçın'ı ister misin tanımayı, kakule'yi, narçın'ı? * *

cumartesi gecesi ne yaptığını biliyorum

kurda sorulacak alternatif sorular

içimize niye düşüyosun?

evlilik programında erkek adaya talip olan erkek

esra erol'un hışmına uğrayabilir. ama ben olsam bir çay içsinler derdim. *

eski sevgiliyi hatırlatan şeyler

mario levi bir şehre gidememek adlı kitabında da değinmiştir bu konuya:

--- spoiler ---

...ama bir sevda söz konusu olunca insan hiçbir yere yalnız gidemiyor, hüsranları ve ayrılıkları hep beraberinde götürüyor. bir çeşmeye, bir sokağa, bir yemek kokusuna, yıllar yılı yaşadığımız, doğup büyüdüğümüz şehirlere bile değişik anlamlar yükleyebildiğimiz anlar bunlar. kokular, renkler ve görüntüler... artık her şey bir çağrışımdır.

--- spoiler ---

demiştir. kısacası sevgiliyi hatırlatan şeyler bir koku, bir sokak bir renk bile olabilir.

interaktif sözlükler kasım 2012 sıralaması

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

son yenilgimden beri artık hiçkimseyi sevemediğimi duyumsadığım her an. aşkı da geçtim, işin dostluk, evlatlık, kardeşlik, kuzenlik boyutu da yoruyor artık. bencilleşmeye başladım ve bu his içimde peydah olur olmaz başkalarında da mevcut olduğunu anladım. çok kızıyorum onlara. hepsinin yardımıyla meydana getirilmiş bir heykel gibi hissediyorum. ve artık hiçbirini görmek istemiyorum. kendi dünyamda mutlu olmasam, kahkahalarımın doruk noktasında acı bir çığlık atıp hüngür hüngür ağlamaya başlasam, tek başıma yemek yemek -ki en nefret ettiğim şeydir- zorunda kalsam bile istemiyorum onları.

çocukken ayna karşısında saç fırçasıyla şarkı söyleyen yazarlar

bunun yanında kendine çeşitli tüllerden sahne kıyafeti yapan ve aynı anda dans da eden yazarlardır. * *

yaşlandıkça yakışıklı olan erkekler

ingilizce kelimeleri telaffuzuyla yazmak

sempatik durabilmesinin yanında bir nevi cehaleti saklama işlemi.
kullanımı, yazımı unutulan ingilizce kelimeler için ideal.

not: ingilizler üzerinde uygulanmaması rica olunur. *

hırs

istatistikler kısmında dark bear'ı geçebilmek için yılmadan ukde vermektir. *

mahmut sütlaç

devrin birkaç aliminin kendisine neden artık çoluğa çocuğa karışmadığını,
sürekli sütlaç yapmakla uğraştığını sorduklarında onlara verdiği cevap takdire şayandır:

"modern tüketime yönelik sütlaçlar yapmaktan hoşlanıyorum. insanlar, onları yedikten sonra kullanılmış bir mendil gibi atıp bir sonrakine geçebilsinler diye." *

ayı sözlük itiraf

küçük prens'i mavi bulut yayınlarından 18 tl'ye -pardon, canımın içi kitapçım 5 tl indirim yapmıştı, 13 tl'ye- aldıktan sonra eserin can yayınlarından daha da makul bir fiyata -7 tl- hem de cemal süreya, tomris uyar çevirisiyle yayımlanmasına çok kızgındım. ama bunu gördükten sonra ultra kızgınım. allah belanızı versin gerçekten.

pcy

*
Henüz takip ettiği biri yok.