özlemektir. buruk bir histir, içinde sürekli burkulan bir tornaviva var gibidir, acıtır. yanında olsun istersin olamaz, yanında olmak istersin olamazsın. işte o zaman hasret doğar, konuşmak istemezsin, ağlatır çoğu zaman...
bu salak dizi hakkında yazmamışım bir süredir. bir baktım ki daha önce yazdıklarımı beğenmeyenler olmuş. az önce bir kaç sahnesini seyrettiğim facia hakkında fikrim daha da kötü artık.
-validemmmm
-şehzademmm
-sultanımmm
sonsuz yalakalıklar diyarı ne olacak işte. tamam uyarlamadır elbette gerçeklerle olan bağlantısını sorgulamıyorum. senaryo yazarlarının yönetmenin oyuncuların vs. eseridir bu. ama facia bir dil geliştirdiler. pörtlek gözler, kaymış bakışlar, bayıltan yalaka diyaloglar, ilerlemeyen hikaye. vay efendi ne yazmışlar ama sülo kimi nasıl nerede sikti.
dünyayı ağızdan çıkan bir söz, ekranda beliren minik bir görüntü üzerinden değerlendirme, sosyal medya üzerinden dünyayı kurtarma, bir oyuncağın daha önceden kırılmış oyuncaklarımızın intikamını alırcasına kapitalizm eşliğinde sonsuzca tüketilmesi, canını çıkartırcasına kırılması odaklı bir saldırganlığın yeni nesnesi. gezi olayları sırasında '' destekliyorum '' diyen her ünlüyü anlamadan dinlemeden sırtımızda taşıdığımız anda sosyal medyada patlak veren '' taçsız kahramanlar '' ın insanın istikrarsızlığı, kolaya kaçma eğilimi, çelişkilerle örülü olması gözardı edilerek geri dönüşleriyle '' düşmanımın dostu '' na dönüşümü ve hatta linçe kadar uzanması, sayfalarca yazılıp çizilmesi pek bi fikrimizin olmadığı, gezi olaylarıyla bağlantısının bir kareden ibaret olduğu bir insan için ne kadar da fazla.
herkesler kare kare gezili fotoğraflarıyla profil sitelerinde partner ararken, parkta yaptığı check-inlerle mayor olurken, gitmediği günlerde bile orada olduğunu söylerken, starbucksa gittiğini check-inlerinde göstermezken pek tutarlı ama şafak sezer döndüğü ve bunu gizlemediği için tek suçlu. sanki adam gezi parkını kurtarmaya and içtiğini söyledi ve sanki hepimiz 2 gün ordaydı, bugünkü yoklamada yoktu, bu sanatçılar şöhret olmak için ordalar diye eleştirirken, millet gezi parkında onlar gezmede tozmada diye insanlar üzerine çarpı koyarken hedeflediğimiz aynılaştırmayla, evde oturacağınıza kıçınızı kaldırın da parka gidin diye sosyal medya üzerinden davetkar! çağrılarımızı yaparken klavye delikanlılığımızı perçinledik, şimdiyse klavye yeni hedefini buldu; suçlu güttüğü politikalarla hükümet değil şafak sezerdir.
insanlara neden bu kadar ağır geldiğini anlayamadığım eylem. her insan hata yapar ve affedilmeyi hak eder. o zaman neden köşe bucak kaçıyor herkes şu ifadeden? özür dileyeceği insanlar mı çok psikopat herkesin?
hemen şöyle doldurulabilir; daniskasının daniskası. ancak bir önermenin değilinin değili kendisine eşdeğer olduğundan; böyle bir başlık açan neyi hedeflemiş sormak lazım. sanırım felsefe ve mantığa meraklı bir yazar imiş. ofkors.
çok bir iyilik meleği ya. dumbledore gibi manipülatif bir "çoğunluğun iyiliği için kötülükler yapılmalı" diyen birisi olmaması karakteri eksiltiyor bence.
yahudilige tepki olarak ortaya cikmis bir akipdir bundan kaynakli yahudiligin tam tersidir mesele yahudilikte erkeklerin basi kapali olarak ibadet yapilir hristiyanlikta basi kapali kiliseye girmek bile yasaktir..