eve gelip yemek bile yemeden yatağa girdiğinde, karnın acıktığı halde mutfak kirlenmesin diye yemek yapmaya bile üşendiğinde anlarsın. temmuz aylarım öyle geçer.
içerken yanında, -nabersin, keyifler iyi mi, diye sorabileceğin birinin olmadığını, sinemada, yanındaki koltuğa kaykılmak yerine koltuğu ortaladığını, kahve, sohbet isterken, kahve içip telefona gömülmüş olduğunu, eve dönüşte, arayıp -bir şey lazım mı, diye sorabileceğin birinin olmadığını, libidon tavanken, kendini bilgisayar, telefon vb başında porno izlerken bulduğunu fark ettiğin tüm o anlar.
yalnız yaşayıp, dört duvar arasında kalmayınca anlayamayacağın, anlaşılamayacağın durumdur. yalnızlıkla evli olduğunuzu, yalnız kaldığın, bırakıldığın zamanlarda yine yalnızlık sana " ben demiştim" diyerek hatırlatır. yalnızca kalabalıktaki yalnızlığı değil dibine kadar yaşarsın. yalnızlık sizinle seviştiği zaman tek taraflı zevk alır, sizede onun tasası kalır.
şimdi çok ruhsuz bir tanım olacak biliyorum ama ağır alışveriş poşetlerini eve tek başıma taşırken! işte bu yüzden evde kaldım ben! sıfır romantizm, sıfır erotizm!
özellikle havanın güzel olduğu mevsimlerde, akşam 7, 8den sonra işin yoktur ve biriyle çıkıp bir şeyler içmek istersin veya yürümek istersin veya en olmadı bi bank kenarına kurulup muhabbet etmek...