sanırım yaşamayı bırakırım. 500 yaşına kadar yaşamak gerektiğini düşünmüyorum. hayatta başarmak istediklerinizi başardıysanız, pişmanlıklarınız, keşkeleriniz hallolmuşsa, hayattaki amacınızı yerine getirdiyseniz (ya da getirdiğinize inanıyorsanız) çoook yaşamak gerekmediğine inanıyorum. hayatımın ilk 20 yılını obez geçirdim, bir 20 yılını da kırış buruş geçiremem ayrıca.
zaten bu soruda ana tema sizin "yaşamak"tan ne anladığınızla, yaşamak tanımıyla alakalı bir şey. ha, bu kadar depresif olmayan zamanlarda:
içmeye fırsatımın olmadığı ya da paramın yetmediği tüm içkileri içer ardından lunaparka gider sevdiğim tüm ekşınlı oyuncaklara binerdim şayet kusmaktan ölmezsem son olarak motorsikletli birinin arkasına biner o, yolda tam gaz ilerlerken kollarımı açar avazım çıktığı kadar vuhhhuuu diye bağırırdım. bu yaptıklarımda sıkıntımı gidermiyorsa "sıçarım böyle dünyanın çarkına lan!" diyip intihar etmemek için uyurdum.