bu aralar tavşan gibiyim. seviştikten sonra iki kol iki bacak bir yanda, sırtüstü yatıyorum. tavana bakarak evreni ve kozmik olayları sorguluyorum. tam olmamışım galiba, annem hep derdi...
deneysel müzik tarzına ilgisi olanların kesinlikle beğeneceği bir albüm. albümü biraz zorlaştıran şarkı sıraları. birkaç şarkının yeri değişseydi daha akıcı dinlenebilirdi. buna rağmen oldukça tatmin edici ve yapıcı olmakla beraber, harbi(!) kitleyi oluşturabileceğine inandığım albümü.
başarısız kişilerin, bir baltaya sap olamaması sonucu sujeyi es geçerek, kendini bir veya birden fazla alanda başarılı olarak göstermesi sonucu *, insanların beynine dikte ederek zorla güzellik olayına yatan orospudur. ***
yıl 2013, ağustos ayında ömrümün en kötü ayrılığını yaşadım. ankara'lı bir sevgilim vardı. ben bursa'daydım. ortak buluşma şehrimiz eskişehirdi... işin en ilginç tarafı ise "titanic - rose's theme" müziğini ikimizin de sapık gibi seviyor olmasıydı. o sıralar garip bir uyum diye geçiştirmiştim. ayrıca istanbul'dan nefret ettiğini her seferinde bana söylerdi. geçen yıl kadıköy'de antin kuntin şeyler bakmak için küçük yerleri dolaşıyordum. o sırada kulağımda tek kulaklıkla rose's theme'i dinliyordum. t-shirtün fiyatını sormak için başımı kasaya çevirdiğim anda kapıdan içeri girdi. onu gördüğüm an derler ye kafam yandı diye aynı o hisse kapıldım. o an bana acı veren şey nefret ettiği koskoca istanbul'da onunla denk gelmem olmadı, müziği iliklerime kadar hissettirmesi oldu.
her mitoloji dersinde hocanın mutlaka bahsettiği üç güzeller efsanesini anlatırken, hocanın ağzından çıkacak olan kelimeleri birebir önceden söylemeye çalışmak.