teknolojinin gelişmeye başladığı, sosyal medya diye bir ortamın varolmadığı zamanlara yani bir 20 yıl kadar öncesine gitsem yeter dediğim başlık. sevmediğimden değil ha, ben bulup geri gelicem. bir bill gates, bir mark zuckerberg neden olmayalım ?

geleceğe gitmek ise beni korkuturdu. neyle nasıl bir dünyayla karşılaşacağımı bilemiyorum çünkü. sci-fi filmlerdeki gibi uçan arabalar vs de olabilir, nükleer dumanla kaplı kapkara bir dünya da.

evrenin yaratıldigi güne gitmek isterdim. bu hale gelmiş bir dünyanın fabrika ayarlarına döndürulmus o saf o temiz halini görmek isterdim.

kafamıza göre takılabiliyorsak biner yıl arayla geleceğe gitmek isterdim.önce 3000 yılı sonra 4000 sonra 5000...

yazarları gitmek istedikleri karanlık çağlara/yıllara bir iki saatliğine gönderebilmeyi gerçekten isterdim. salgınlar, tedavisi bilinmeyen yığınla hastalık, savaş, yıkım, cehalet, kıtlık, vahşet... tamam kabul 2020 gerçekten sindirmesi zor bir yıl ama tarihte öyle laylaylom değil yani.

en huzurlu hayat ihtimaliniz: niğde'nin bir kazasında doğup köyün dışına çıkamadan, dışınızda bir dünya olduğunu fark edemeden ölmek arkadaşlar. kendinize gelin.

ilgili karikatür:

habil ile kabil in yaşadığı zamana giderdim.
şeytan iki dürtüklemiş çirkeflik yap demiş sen git kardeşinin kafasına taş geçir! hoh yavaş amk.
bu salak yüzünden insanlık cennete geri dönemedi dostlarım. elindeki taşi alıp kafasına vurmak vardı.

ms 20 li yıllara falan gitmek isterdim.

tam olarak 29.10.1923. tanıklık etmek harika olurdu.