sabahın 7sine kadar oturup izlediğim enteresan bir törendir.
* törende öne çıkmasını beklediğim
hugo,
the help,
tinker tailor soldier spy ve
the descendants gibi filmler malesef
the artistin gölgesinde kalmıştır. şimdi
the artistin de hakkını yememek lazım
* ama malesef bu gibi filmlerin yanında en iyi film ve en iyi yönetmen ödülünü alacak kadar da değildir. asıl mesele
ıtırlar size kıtırlar bize görüntüsüne bürünmüştür. kısacası fransızların eski amerikan sessiz sinema örneklerinin birebir şekilde yapması bu ödüllerde büyük etken olmuştur. yani amerikan kültürüne methiyeler düzen bir filmin buna layık olduğu düşünülmüştür.
* bu durum kısır bir döneme girmiş avrupa sinemasının, aynı kısırlıktaki amerikan film endüstrisiyle güç birliği gibi görünmektedir.
törende en çok üzüldüğüm konular; en iyi yönetmen ödülünde
martin scorsesenin hakkının yenmesi, en iyi film
* ve en iyi orjinal müzik ödülünün
* the artiste peşkeş çekilmesi ve
the artistten kat be kat daha zengin, etkileyici içerikteki
jodaeiye nader az simin*nin gerçek manada yarıştırılmayıp en iyi yabancı film oscarıyla yetindirilmesi idi. diğer belli başlı ödüller konusunda ise ne hikmetse akademi ile aynı fikirdeyim.
*
vel hasıl kelam amerikan film endüstrisinin hedef şaşırmış olması ile sonuçlanan bir ödül töreni olma özelliğine sahip oscar izlediğimizi düşünüyorum.
not: tüm adayları ve ödül alan yapıtları burada bulabilirsiniz: #40750