akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

her zaman söylüyorum. erdoğanı çok arayacağız. daha kötüsü geliyor. erdoğan sonrası çok daha karanlık olacak.
adamlar lgbt yi her konuşmalarında ülkenin tek düşmanıymış en büyük sorunuymuş gibi karşılarına alıp nefret söylemlerinde bulundular.çünkü artık savunacakları birşey kalmadı her yönüyle herşeyi berbat ettiler ülkenin yaşanacak hali kalmadı.nereye saldıracaklarını şaşırdılar ve yine oy toplamak için dine sarılıp lgbt yi düşman ve vatan haini oluşum olarak ilan ettiler ki hitap ettikleri malum hedef kitle tarafından destek görebilsinler.
akp dini siyasete alet etmekte sorun görmeyen bir parti ve lgbt hakları destekçisi olmasını beklemek ne kadar mantıklı bilemiyorum. ancak akpyi veya radikal islamcıları tek başına tehlike olarak görmek ne kadar doğru? lgbt bireyler akpden önce de bolca hedef gösteriliyordu. laiklik diye yatıp kalkan kimi solcular, kemalistler de buna dahildi. o dönemin gazeteleri arada sırada sosyal medyada paylaşılıyor. eşcinsellere yönelik kim ne demiş insan inanamıyor.

şimdiki iktidarda ise lgbt düşmanlığı ve hedef gösterme konusunda laik çizgiye yakın durup aynı zamanda şimdiki akp iktidarına destek veren:
1. vatan partisi, doğu perinçek, dsp, cumhuriyet kadınları derneği, ulusalcılar, tuluyhan uğurlu gibi sanatçılar vs.
2. mhp, (iktidarla olduğuna göre sinan oğan buna dahil)
3. sağ liberal olarak bilinen ve bu iktidarın en fanatik destekçilerinden ve gerektiği zaman ikili oynayanlar (melih altınok, liberal düşünce topluluğu çatısı altında hareket eden kitle: atilla yayla vs. ) gibileri geçen sene akpden daha aşırı ve aktif bir şekilde lgbtleri sapık, tehlikeli ve hatta yok edilmesi gerekenler şeklinde hedef göstermekten çekinmediler.

bir de şimdiki iktidara muhalif görünenlere de lgbt hakları konusunda fazla güvenmemek gerekli diye düşünüyorum. muhalif olup da yobaz geçmişi olanlar zaten malum. ama ya diğerleri? onlarla siyasi konularda ters düştüğünüz an ilk olarak sizin cinsel kimliğinize saldırıyorlar ve hain vs. diye hedef gösteriyorlar. özellikle akp iktidarında kadınlar mağdur oldu diyen muhalefetteki kadınlar bu konuda gerçekten berbatlar.

gerçekten içler acısı bir durum.
akp homofobi yapmıyor, nefret suçu işliyor. tabii bunun bir önemi var mı, yok. o çizgi çoktan geçildi. halkın gözünde lgbti artık bir terör örgütü, düşünün ki bunca açlığa yoksulluğa torpile adam kayırmaya rağmen insanlar chpkk diyerek chp'ye oy vermedi. insan ırkı var olduğundan beri yöneticiler insanları terörle konsolide eder. e artık pkk var diyemedikleri için yeni bir terör örgütüne ihtiyaçları vardı, o da biz olduk. bu saatten sonra hiçbir şey bizim açımızdan iyiye gitmez, dendiği gibi hükümet değişse bile gitmezdi. görüp görebileceğimiz max şey tip'in asla seçilmeyecek bir sıraya bir trans bireyi aday koyması, o da zaten artık olmaz.

yeni türkiyedeyiz artık, burada bize yer yok. daha da radikalleşecekler, doktorlara psikologlara lgbti'nin hastalık olduğuna dair broşürler hazırlatılıyor. cinsiyet değiştirme ameliyatlarının önüne çok büyük engeller getiriliyor. kapımıza çarpı koymaya bir adım uzaklar sadece. herkese bol şanslar diliyorum bundan sonrası için, umarım herkes sağlıklı iyi mutlu olabilir.
bunu sadece bir seçim ya da kitleleri konsolide etme politikası olarak görmemek gerekiyor, aksi halde pek çok konuda muhalefetin düştüğü hataya biz de düşebiliriz ve sonu bizim için asla iyi olmaz.

evet türkiye'de muhafazakarlık her daim var oldu, bu hemen 20 senede oluşan bir fenomen değil, kimilerinin iddia ettiğinin aksine salt soğuk savaşla oluşan bir şey de değil, belki o dönemler ve ılımlı islam projesiyle bir nebze daha köpürtüldü ya da önü açıldı, bu kadar, ama her zaman bir karşılığı ve potansiyeli vardı zaten. ancak bu muhafazakarlık doğrudan fundamental biçimde islamcılığa dönüyor ya da döndü. ama sadece bir iktidarın içeride yaptığı hareketle de açıklanamaz, bu dünyada da sürekli yükseliş yaşayan bir fenomen. yani akp homofobiyi artırdı ancak dünyadaki neredeyse tüm sağ partiler de aynı anda artırdı, birbirine karşıt gibi görünseler dahi abd'deki evanjelistleri, yahudi köktendincileri ya da türkiye'deki islamcıları birbirine yaklaştıran bir şey var, nerede olurlarsa olsunlar hemen hemen aynı söylemleri birbirlerinden kopya ediyorlar, bir de buna "seküler" görünümlü bilimsel ırkçılık tayfası da ekleniyor. değerler farklı ama söylemler ve düşman her yerde aynı, bunu da görmek lazım, küresel çapta lgbti+ kazanımlarının kadınlarla da eş zamanlı olarak geriye düşeceği bir aralığa girdik. bu sürekli böyle gider mi? kesinlikle hayır, geçmiş dönemlerde de kazanımların kaybedildiği aralıklar oldu, ancak yine de zor bir dönem bizi bekliyor burası kesin.

tekrardan içeriye döndüğümüzde. lgbti+ görünürlüğü akp'nin istediği programları eksiksiz uygulaması için bir koza döndü. yani ne zaman lgbti+'lara karşı bir söylem geliştirilse hemen diğer "seküler" kesimlerden bir destek toplanıyor, bu nefret örgütleniyor sonra ise bunun bahanesiyle hemen dinci bir program çaktırmadan geçiriliyor. istanbul sözleşmesi bu kozla ortadan kalktı, şimdi yeni bir sansür yasası da homofobik bahanelerle geçecek, yani ne zaman homofobik söyle kamuoyuna pompalansa arkadan geçirilenlerle toplum daha da dinselleştirilecek.

ama burada başka şeyler de olmalı, yani düzen dışı bir parti bir şekilde belirli sınırlar dahilinde sesini duyuruyor, bir sendika hala eylem yapabiliyor ya da çevreciler vb. ancak lgbti+'lar ne zaman sesini çıkarmaya çalışsa devlet tüm baskı araçlarıyla birlikte oraya saldırıyor. bu biraz daha deşilmesi gereken bir durum, yani şu anda istiklal'de yasadışı bir örgütün sloganlarını atabilirsiniz, elbet devlet oraya da uğrayacaktır ama bir biçimde yaparsınız bunu ama eşcinselliğe dair en ufak bir toplanma şansınız yok, istiklalde örgüt propagandasından müdahale yeseniz bile ikinci durumda siz daha istiklale giremeden sizi alıyorlar. burada özel olarak bir yok etme girişimiyle karşı karşıyayız.

buradan sonrası için emin değilim, birbiriyle çelişen fikirler atacağım ve açıkçası okumalarıma da çok güvenmiyorum sadece kafamdaki sorgulamayı yazacağım. herhangi bir makale, kitap ya da teorik bir önerisi olan olursa seve seve kabul ederim.

1-bir soykırım süreci yaşıyor olabiliriz. eşcinselleri önce toplumdan dışlama ama bununla yetinmeyip mümkün mertebe yok edecek bir politika, öyle ki ulema takımının açıklamalarına ya da vaazların bakın ailelerle çocukları dahi karşı karşıya getiriyorlar, şu ana dek "çocuğunuz eşcinselse onu öldürün" harici her şey söylenmiştir, buraya da sıranın gelmemesi için bir sebep yok. peki bu akıllıca bir şey mi? değil ancak faşizmin özünde her zaman akıl aramak da gereksiz, tarihte hiçbir mantığa yatmayan vahim olaylar da mevcuttur. burada bilimsel bir mücadele kısa vadeli olmasa dahi uzun vadede bizi haklı çıkarır, yani bu dönemler geçer elbet ve bizler yine haklılığımızı ispatlamış olarak yeni bir toplum projesinde yer bulabiliriz.

2-faşizmin, militarizmin ve erkek egemenliğin yaygın olduğu toplumda eşcinsellik de tabular kadar aynı zamanda sistemi yürütecek hiyerarşik yapıyı tehdit eden bir konu, bu durumda mevcut saldırıların arkasında yatan şey toplumsal yapıdaki hiyerarşik anlatıyı korumak ve mümkünse daha da kemikleştirmek. bu daha fazla aklıma yatıyor. bu durumda birleşik ya da kimilerinin dediği kesişimsel mücadele önemli, yani lgbti+ hareketi mümkün mertebe diğer muhalif unsurlarla kaynaşmalı, dertlerine ortak olmalı ve büyük anlatıda birleşebilmeli.

3-günümüzde kapitalizmin işleyişi sadece burjuvazi-küçük burjuvazi-proleterya formülünde olduğu gibi değil, bu formül hala geçerli olabilir ancak sistemin işleyebilmesi için proleteryanın da altında, doğrusu sistem dışına itilen marjinal bir kesim de var. hatta kimilerine göre sırf bu yüzden işçi sınıfı dahi artık düzenin evcil bir parçası, çünkü toplumun en pis işlerini yapan, güvencesiz, adeta hindistandaki en alt kastın gördüğü muameleyi gören bir katman, hatta katman bile değil sistem dışına itilmiş bir yığın var. lgbti+'larda sistemin dışına itiliyor ki mültecilerle birlikte pis işleri yapacak bir "ucube" ordusu daha yaratılsın, aile politikasının kurgulandığı çizgi dahi burayı hazırlıyor olabilir. ama öyleyse eğer çizgiyi sert çekmek gerekecek, çünkü böyle bir durumda lgbti+lar sistem dışına itiliyorsa işçi sınıfı da dahil olmak üzere sistem içinde duran tüm güçler "suç ortağı" konumundadır, çünkü onların sistemde yer edinebilmesi için birileri pis işleri yapmalı. yani birleşik mücadele vs boş bir hayal çünkü tüm toplum lgbti+'ların karşısında konumlanıyor ve bunun tersini ummak rasyonel değil. ayrımı sert bir biçimde çeken ve adeta kara panterler gibi bir mücadele hattı tek çıkar yol olarak önümüzde durabilir. böyle bir durumda istediğimiz kadar ortak mücadeleden bahsedelim, bizler kendi kurtuluşumuzu bedel ödeyerek kazanmadan toplumun diğer parçaları değişmez, çünkü onlar bulundukları konumu bizlerin üzerinden silindir gibi geçilmesine borçlu, yani hepsi öyle ya da böyle düzenin birer ortağı, onların düzen ile çelişkilerinin açığa çıkması önce bizim ve bizim gibi olan başka katmanların bu halden ayrıca kurtulmasına bağlı.

bu böyle böyle gider, her şeyin hızlıca değiştiği bir zamandayız, haliyle düşünceler de çok farklı yerlere kayıyor bazen ama düşünmek, tartışmak ve bir biçimde harekete geçmek zorunluluk. ve bildiğim bir şey var, önceden daha farklı anlatılar peşinde koşmak belki mümkündü, ama bugün hiç olmadığı kadar kimliğimizi ve varlığımızı düşünmek zorundayız.
sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun
çizgi ince gelir, daha kalın bişey