ayı sözlük hikaye tamamlamaca

çocuğun adı da cemal olsun...

okul kapısından girerken cemal'in düşünceli hali dikkatleri çeker. gayet dalgın şekilde saçları ile oynar vaziyette içeri girer. ama onun aklında sadece içini keman yayı gibi titreten ali vardır. sınıfa girdiğinde ilk iş olarak ali'den silgisini istemeye koyulur. silgi sikinde değildir aslında amacı silgiye uzanırken elinin parmaklarına dokunarak hislerine anlam vermeye koyulmaktır. bir yandan da ali'nin geniş omuzlarını dolgun baldırlarını kesmeyi ihmal etmez. içinden o bacakları ve baldırları üzerine yaban mersini ve koca yemiş aromalı pasta kremasına banarak yalamayı hayal eden hisler geçirerek ali'den silgisini alır. ali, yavaşça omuzuna dokunarak teşekkür etmeyi ihmal etmez, bu ufak dokunuş bile delikanlıyı heyecanlandırıp çıldırtmaya yetmiştir.

cemal; okul çıkışı gayet aklı karışık şekilde evin yolunu tutarken, akşama ekmek kızartıp yanına portakal suyu sıkmayı düşünür. ancak peşinden gelen ali, ona akşama ne yapacağını sorunca, anlatım üzerine ali, ona salçalı ekmek yapmasını bu durumda kendisinin de ona katılabileceğini teklif eder. ali özünde akıllı kaliteli zevkleri olan bir çocuktur. salçalı ekmek yerken bir yandan da suspiria'nın clean versiyonunu izlemeyi teklif eder. cemal öylesine heyecanlanmıştır ki akşam tüm ekmekleri makinada unutur ve yakar bunun üzerine kara kara ne yapacağını düşünürken eve gelen ali, beraber makarna yapıp şarap içmeyi teklif eder. dışardan pizza siparişi vermeyi düşünen cemal bu fikre bayılmıştır.

güzel dişleri, kara kaşları kara gözleri olan cemal, kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği bir erkektir aslında. ancak hissi açıdan içinden atamadığı hüzün kamuflajı zaman zaman itici olmakta yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermektedir. hafif kumral olan ali ise oldukça sıkı vücutlu ve sinefil bir çocuktur. sosyal zevkleri ile öylesine haşır neşirdir ki ali, aşkı, cinselliği neredeyse unutmuş gibidir. makarna yaparken alıcı gözlerle aliyi süzen cemal, bir yandan suspiria ile ilgili konu açmak için düşünceye dalmakta bir yandan da ali ile ilgili tanımsız düşüncelere gark olmaktadır. adamı süzmekle makarnayı süzmek fikirleri adeta tanımsal açıdan içe içe karışmış gibidir.

makarnayı alıp suspiria'yı izlemeye koyulan ikili ilk 10 dakika boyunca hiç konuşmaz. filmde; suzy bannion'un bale okuluna geldiği yağmurlu sahnede şarap almak için ayağa kalkan cemal'i ali eliyle durdurarak, bu sahneyi kaçırmaması gerektiğini salık verir. yerine tekrar oturan cemal ufak ve yumuşak manevralarla ali'nin sol yamacına sokuluverir...

ali'nin bir an dikkati dağılarak gözleri cemal'in ayak bileklerine kayar. evde şortla dolaşan cemal'in hafif terlemiş ayak bileğinde çorabın bıraktığı belirsiz iz dikkatini çekmiştir. oldukça güzel bakışları olan cemal'in terlemiş bacakları ve suratı; ali için oldukça dikkat çekici bir fetiş difüzyonu yaratmış hatta adamı tahrik bile etmiştir. ancak bozuntuya vermeden makarna yemeye ve filmi izlemeye devam eden ali, düşünce perdesini hemen aralayarak aklından geçenlerin oldukça saçma olduğuna kendini inandırmaya çalışmaktadır.
sahne biter bitmez cemal şarabı açmak için mutfağa doğru yönelir ve ali de ona yardım etmek için filmi durdurup peşinden gelir. cemal normalin üstünde sayılabilecek bir çabuklukla mutfağa gitmiş ve şarabı açmıştır. bunu bir film arası olarak değerlendirmeyi düşünen ali cemale sigara içmeyi teklif eder ve ikili şarap ve sigara eşliğinde bir sohbete başlarlar. film onlar için unutulmuş sohbet adeta akıp onları da beraberinde sürükleyerek gitmiştir. cemalin üzerindeki çekingen hava kalkmış alinin gözlerini ve vücudunu avına saldırmak için doğru zamanı bekleyen bir anadolu vaşağı misali süzmeye onu adeta gözleriyle soymaya başlamıştır. aliyse pek alkol kullanmayan bir gençtir bu yüzden şarap onu biraz ani çarpar ve olaylara olan dikkati azalıp körelmekteyken doğal tavrı açığa çıkmaya başlar. alinin de cemalin de üzerindeki tüm kasıntılık verici hisler ortadan kalkmış geriye sadece davranışlarına bu noktadan sonra yön verecek içgüdüleri kalmıştır. tutku, şehvet ve heyecanla karışık duyguların en derinlerdeki yasak arzuları ve hayalleri ani bir kıvılcımlanmayla ateşe vereceği ter, gerilim ve zevk dolu extravaganza havai fişeğinin patlamasına az kalmıştır.
en azından cemal böyle düşünmektedir. ali'ye sorar:
"selin neler yapıyor, aslında o da gelse ne güzel olurdu..."
ali aralarının pek iyi olmadığını söyler, ki cemal elbette cevabın bu nitelikte olacağını bilmektedir, ali'nin yanında yapışık ikiz gibi gezen selin'i iki haftadır görmeyişi buna kanıttır. cemal ali'nin duygusal zayıflığından yararlanmanın ne kadar yanlış olduğunu bilse de soru sormaya devam eder. onu açmanın tek yolu budur çünkü.
(bkz:başlık canlandırmak)

ali de anlattıkça anlatır. filmi izlemeyi bırakmışlardır, cemal ali'yi dinlerken bir yandan da bardakları yeniden doldurup durur.
"beni sevmiyor abi..."
ali anlattıklarını bu cümleyle bitirdikten sonra, bir yudum daha alır şarabından, kendine de, cemal'e de itiraf eder.
"ben de onu sevmiyorum galiba... açıkçası, kimseyi de sevmedim o anlamda şu hayatta."
cemal'in libidosu "o anlam" altında ne kadar hince anlamlar arasa da, ali'nin durumuna üzülür. kendiyle barışık olmamanın yarattığı huzursuzluğu bir zamanlar o da yaşamıştır.
buna rağmen ali'nin yüzüne bakar ve dudaklarına yaklaşmak ister. arkadaşlıkları ve ali'nin ruh haliyle büyük bir kumar oynadığının farkındadır.
saat 4:45. günlerden cuma. aylardan temmuz. duyulan tek şey dalgaların sesi.
zamanın acımasız değişkenliği, insanların hayatına getirdikleri ve bir anda götürdükleri anlaşılmaz bir şekilde gerçekti. zaman insanlığın ürünü olsa bile, gerçekliğin mantıkla tarif edilemeyecek yanlarından biriydi.
ali.
yalnız kalan ali. arkadaşını kaybetmiş ali. kimliğini kaybetmiş ali. kendini kaybetmiş ali. ailesi olmayan ali. nasıl bu duruma gelmişti ali? en son aklında kalan anı büyük patlamanın olduğu o gündü. üzerinden 7 ay geçmişti ama dün gibi hatırlıyordu. hiç unutamadı ki. yalnız kalmasına sebep olan o günü. arkadaşını kaybettiği, kendini kaybettiği o gün.

yalnız ali. kimliksiz ali. piç ali. katil ali.
gözleri yaşlı ali.
bu gelgitler içinde ali’nin çalan telefonu onu kendine getirmiştir. selin’den bomba patlamasına nasıl geldiğini anlayamayan ali, cemal’in çalan telefondan duyduğu rahatsızlığı hissederek bu cemal de ne kasıntı adam diye düşünüp kanepede duran telefonu kaptığı gibi boğazı gören balkona doğru koşturur. ali koşarken kayar. kafasını balkon penceresinin pervazına sertçe çarptığı için bilincini kaybedip gürültülü bir şekilde yere düşer. ali’nin kanları etrafa saçılmıştır.
aliyi o halde goren cemal, daha fazla dayanamaz alinin pantlonunu indir aletini emmeye baslar
(bkz:başlık canlandırmak)

tıbbiyedeyken aldığı eğitimler neticesinde ilgilerini,beğenilerini bir kenara bırakıp "hekim cemal" kimliğiyle yerde amansız uzanan ali'ye ilk yardım uygulamasını büyük bir özveriyle gerçekleştirir. komplikasyonun en yoğun olduğu bölge olan penisine uzanır iltihabı çeker tükürür ve bunu ardı sıra tekrar ederek ali'ye can vermeye çalışır. telaş kaplar cemali ya onu birdaha kaldıramazsa! o kocaman gülüşe sahip ali'sine ya birdaha sarılamazsa! artık tedirgindir cemal. gözlerinin önünden film şeridi gibi diyaloglar ,anlar, tatiller, verilmiş sözler geçer. hepsi geçer ama o sınıftaki diyalog kurabilme amacıyla aliden istediği silgi kokusu geçmez. derken yerde yatan alide kıpırdanmalar başlar. tampon yaptığı bölgedeki kan akışı durmuş, nefes alıp verişleri hemen hemen normale dönmüştür. sert zemine çarpan ali kollarını, ellerini hareket ettirmeye çalışır eliyle başını yoklar.
+alii iyi misin? daha önce sakar olduğunu söylemiştim dimi. çok korkuttun beni. çok şükür kendine geldin. ali bir tepki ver, ali diyorum.
-sen kimsin?