ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
sadece iki gün önce bir avrupa ülkesinde, etrafımda beş yüz tane gey lesbiyen trans interseks falan takılıp, havuz kenarında entellik seviyesi arşa çıkmış, bol fularlı konuşmalar yapıyorken, şu anda kendimi doğu anadolu'nun ücra bir köşesindeki bir otel odasında, az önce bir grup inşaatçının birbirlerine anlamadığım bir dilde (sanırım zazaca) küfrettiği hararetli bir toplantıdan beyin amcıklaması yaşayarak çıkmış dinlenmeye çalışırken buldum. yaşadığım kültür şoku öyle böyle değil. mimarlığı fularlı bir iş olur diye seçtiydik oysaki, peh...
bu gece kadıköy durock'da micheal jackson gecesi vardı. tabiki zeze olarak yerimi aldım, kendi çapımda oynadım tepindim. bear bi bebe dikkatimi çekti. derken hoşlandım. ama madonna da çaldılar arada. konu madonna'ya gelince bebeyi unuttum. simdi ise yatagimdayim ve o bear bebeyi duaundukce kalbim bir tuhaf atiyor.
bifobikliğimi yendim galiba. eskiden sadece eşcinsellerle sevgili olmak isterdim, şimdi fark etmiyor gibi sanki.
hoşlandığım çocuk gözlerimin içine bakıp ima eder, soru sorarcasına homofobik olduğunu söyledi...
2 aya kadar kanada'ya taşınmış olacağım. bir taraftan seviniyorum ama bir taraftan da harbi harbi korkuyorum. genellikle korkularımın temeli sosyal fobi türünden şeyler. umarım alışmam uzun sürmez.
keşke kurt adama benzeyen sevgilim olsaydı. kendisini "kurt adamım" diye çağırırdım. bugün buna taktım ben.
insanlara katlanamıyorum bugun bunu anladım. en fazla 2 saat kalabiliyorum sonra sessizlesiyorum köseme cekiliyorum. onlar espri,geyik son hız devam ederken ben duymuyorum bile. cok yapmacık geliyor. sonrada işim var diyip eve geliyprı
ayı sözlük'e lgbti bireyleri daha iyi anlayabilmek ve tanımak için kayıt oldum.

not: heteroseksüelim ve çevremin hepsi heteroseksüel.
erkek arkadaşımla yıllardır ayrı şehirlerde yaşıyoruz ve bu durum kabak tadı vermeye başladı. ikimiz de daha fazla ayrı kalmayalım diyoruz. o üstüne bir de işinden memnun değil ve benim bulunduğum şehrin sağladığı kariyer olanakları onun için çok daha uygun. işinden iyice baydığı için burada iş bakmaya başladı, ben de yardımcı oluyorum. bir iki tanesine de başvurdu. yakın bir zamanda bu şehre taşınma ihtimali belirdi yani. benim tek yaşadığım bir evim var ve evde onla yaşamayı isterim. zaten bu şehre taşınıp da kendi başına bir eve taşınmayı asla kabul edeceğini zannetmiyorum, bunu ben de istemem ayrıca tabii, öyle sevgililik mi olur.

öte yandan farklı şehirlerde yaşamanın da avantajı oluyordu. benim gibi eşcinselliğiyle çok da süper barışamamış, çevreden çekinen biri için, çevreme "sevgilim yok, tek başıma yaşıyorum işte" diyip, haftasonları sevgiliyle buluşmak gibi kaçak ve gizli bir hayatı sürdürebilme imkanı veriyordu. çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğim böyle bir durumun, zaten bir noktadan sonra bana iyice psikolojik olarak yük olmaya başladı bu gizlilik. şimdi sevgili kişisi benim eve taşınırsa, artık ayan beyan herşey ortaya dökülmüş olacak ve bu durumu nasıl idare edeceğimi bilmiyorum. çevremdeki bir miktar kişiye açıldım gerçi, biraz sıkıntılı geçiyor bu süreç ama bu açılma işini ilerletmeyi biraz da bunları düşünerek istiyorum.

bu amına koduğumun ülkesinde o kadar gey ortamlarına girmiş, lgbt örgütleriyle çalışmış biri olsam da bir tanecik aynı evde yaşayan eşcinsel çift görmediğim için, bu işler nasıl oluyor, onu da bilmiyorum. bu konuda bilgisi olanların görüş ve önerilerine ihtiyacım var. mesajla ulaşın lütfen.

geçen hafta gittiğim ilga konferansında aile grubu toplantılarına katıldım, ama onların aile grubundan anladığı lgbt çiftler ve onların çocukları. dernekler, birlikler, networkler oluşturmuşlar bile. onları görmek iyi geldi. böyle kafamın düşünmekten yorulduğu zamanlarda hakikaten başka bir ülkeye gitmeyi çok arzuluyorum.

edit: aklıma geldi, birlikte yaşayan bir lezbiyen çift tanıyorum, gey çift tanımıyorum.
geçtiğimiz cumartesi cam4'daki15 dk'lık blowjob performansımı acaba sözlükten biri izledi mi diye merak ediyorum. ona göre utanacağım. *
aşka inanmak üzereyim.
edit : korkmayın, geçti.
gözüm bir entry'yi okumadan önce entry'nin sağ alt köşesine kayıyor, buna göre okuyup okumayacağıma karar veriyorum ve zaman kaybını engellemiş oluyorum.
entry okumadan önce gözlüğümü takıyorum ki entry'i daha iyi anlayabilmek için. sonra kırmızı başlıklı kız kapıyı çalıyor.
hoşuma giden bir erkeğe baktığım zaman gözüm hemen ellerine kayıyor. yerim ben o elleri.
türkiyede yaşamaktan tiksiniyorum ve sosyolog adayıyım.
intihar ederim diye çok korkuyorum bazen. iyi ki evde kanca yok. bazen o kadar mantıklı ve rahatlatıcı geliyor ki...
nietzsche'den hiçbir şey anlayamıyorum.nietzsche kitaplarının insanları test etmek için kullanıldığını düşünüyorum.bir şeyler anladığını söyleyen aydın görünümlüleri ayıklayan bir üst bakış sahibi insanlar cemiyeti var bence.
bazen cidden her şeyi salıp sadece her gece dışarı çıkmak istiyorum. ama bir yandan da her şeyi mükemmel yapma ihtiyacı ile doluyum.
kadınların diyet yavşaklığından nefret ediyorum.

hepimiz biliyoruz ki; 25 kez "diyetteyim" demenize rağmen, eve gidince o nutellayı kaşıklayacaksınız, o yemeğe abanacaksınız, o tatlıyı hüpleteceksiniz ve o güzel götünüzü biraz daha büyüteceksiniz. yiyin.
uzun süre uzaktım sözlükten, kasti olarak evet evet. bu kararımın ne kadar doğru olduğunu yazarların halen daha aynı kafada; ergen, şımarık, bir tarafları kalkmış, yazar oldum diye bir nağmeler, egosal düzenin üzerine kurulan sistem, yapılan yorumlar, pohpohlanmak isteyen şahıs/şahıslar, kendi içinde çelişen ayrımcı bir platform, başlıklar felan. sözlük eski zamanlarda bıraktığım aynı sözlük değilsin. bil istedim. lafı üzerine alınmak isteyenlerde alınabilir. gocunmuyorum. bye.
  • /
  • 181