bloody mary

kanada da caesar adıyla bilinen, votka, domates suyu, acı sos ve worcestershire sos ile yapılan kokteyldir. bardağın ağzına tuz karabiber sürülür ve yeşil zeytin yada fasulye turşusuyla servis edilir. yemek tarifi gibi oldu ama tuzlu içki sevenlere tavsiye edilir, hele bir de votka yerine tekila kullanılırsa... içme de yanında yat.
akşamdan kalmalığa iyi geldiği gerekçesi ile çok içilen bir gecenin ardından kahvaltı yerine tercih edilebilen kokteyl. yanında garnitür olarak genellikle kereviz tercih edilir.
ingiltere' nin tudor hanedanı kraliçelerinden biri *. çok sevgili(!) babası viii. henry o zaman ki karısından boşanabilmek için katolik kilisesini yok saymış ve kendini kendi kurduğu ingiltere kilisesinin başı ilan etmiştir*. viii. henry öldükten sonra tahta geçen mary babasının aksine koyu bir katoliktir ve tahta geçtiğinde gücünü kullanarak ülkedeki protestanları vahşice öldürtmüştür. bu nedenle bloody mary adı verilmiştir kendisine.

ayrıca bir içki adıdır.
vodka yerine tekila tercihi ile daha da alevlenen içecek..
kokteyl 1920’li yıllarda, birçok ünlünün de gittiği popüler bir bar olan harry’s new york bar’da keşfediliyor.

bir kokteyl sapığı olarak içilmesi gereken en son kokteyllerden biri olduğunu düşünüyorum.
insanın midesini gerçekten mahveden, bağırsak problemine yol açan bir kokteyl.
bana göre tercih tadımlık içilmesi.
neden bu kadar çok sevildiğine ve tercih edildiğine anlam veremiyorum.
kanlı meryem.

istanbul fener'de bulunan kanlı kiliseye kendini kapatan moğol - bizans presesi meryem'i ifade eder. neden bunu yapmıştır aaşağıdaki alıntıda açıklanıyor.

maria komnini paleologina diplovatacina 1252’de küçük asya’nın ıznik şehrinde doğdu. önemli bir generalin gayri meşru kızıydı. ımparatorluğu, onu ele geçirmiş olan ve nefret edilen haclilardan geri almayı konuşan ve 1261 de altın kapı’dan geçen sekizinci mihail paleologu’nun kızı. o zamanlar, ıznik’te elli yedi sene aralıksız devam eden sürgünden sonra mihail, bizansliların konstantinopolis’lerine geri dönmelerine rehberlik etti, haçlıları perişan hale getirdikleri şehirden sınırdışı etti ve doğu roma ımparatorluğu (bizans ) yeniden ortodoksluk havasını soludu. ancak maria komnini, memleketinin yeniden inşaasından zevk almaya uzun yıllar nail olamıyor. babası diplomatik nedenlerle, henüz oniki yaşındayken, onu gelin olarak asya’nin uzak yerlerine gönderme kararı aldı. cengiz han’ın torunu ve kubilay han’ın genç kardeşi, moğol hulagü ile evlenmek üzere. -o zamanlar çıkar için yapılan evlilikler çok revactaydi, -‘bir kervan tam ceyiz ve küçük bizans prensesleriyle 1264 kışı sonrası, moğol diyarlarına bilinmeyen bir yolculuğa çıktı.

maria komnini paleologina diplovatacina, hulagü’nün gelini olmak için yola çıktı fakat bahtı ona tuhaf bir oyun oynadı. trabzon ‘dan sonra, 1264’ün sert kışında, sibirya’nin dehşet verici soğuğunun ermenilerin bölgesini vurduğu bir yerde kuşatmaya maruz kaldı. o geç kaldığı sırada hulagü öldü ve yerine otuz yaşındaki başarılı oğlu abaka geçti. nihayet maria, moğolların başkenti marageh’e ulaştığı zaman (günümüzde ıran’da), 1265’ın ilerleyen ilkbaharında, abaka onu hareminde tutmaya karar verdi ve daha sonra onunla evlendi. maria ondan hristiyan vaftizi olmasını istedi ve abaka kabul etti. böylece “hatun hanim ” -moğolların ona söyledikleri isim – onların kraliçesi oldu. konstantinopoli’den, ikonaları, servis takımları ve nakışlarıyla birlikte, bizans’ın kent kültürüyle, hristiyan inancıyla, soylu kökeniyle. tek başına, izole olmus göçebe bir halk uğrunda, hayatta kalmak için sert koşullarda ve çadır evlerde…

maria’nın moğolların üstünde etkisi bazı alışkanlıklarda ve sosyal davranışlarda; kibarlaşma, görgü, şehir yaşantısına özgü daha kalıcı bir yenilenme için karar vermelerinden -tabi ki eşinin yardımıyla -görünüyor. onyedi yıllık bir evlilikten sonra eşi ölüyor ve dul kadın rotasını ters yöne çevirme kararı alıyor. o kadar genç yaşta mahrum kaldığı ve o kadar az memnuniyetini yaşayabildiği memleketine geri dönme kararı. yine konstantinopolis’e ulaşıyor. kendininkilerine kavuşuyor, kimliğiyle buluşuyor.

fakat bu onyedi yılda çok şey değişmiştir. “moğolların hanımefendisi[1]“- daha çok bizanslilarin ona dedikleri gibi, onun moğol deneyimini açıklayıcı bir söz – hayatının kalan yıllarında bir rahibe olarak yaşamaya karar verir. konstantinopolis’e dönüp eski bir kilisenin bulunduğu tepeyi ve etraftaki arsaları satın aldıktan sonra kanlı kilisenin bügün bulunduğu konumda bir manastır kuruyor. rahibe olamak onun gençlik hayaliydi. ama kendisi de azize melani gibi babası tarafından zorla istemediği bir evliliğe sürüklenmişti. dolayısıyla azizenin ismini alıp o da rahibe oldu ve hayatının geri kalanını o tepede yaşadı. kariye müzesi iç narteksdeki deisis ıkonansının alt bölümünde tasvir edilmiş “melani monahi” şahıs ta kendisidir.
bayezid’ın kilisenin rum cemaatine bırakıldığına dair fermanları mevcuttur.