depresyon

hırkasıyla meşhur olan, her ne kadar öğğ kaka dense de girenin çıkmak bilmediği, istemediği durumdur.
neyin var diye sorduklarında '' adını bile koyamadığın o salyamsı sümüklümsü'' duygu karmaşası biçimi.
tek ilacı konuşmaktır, bol bol konuşun.
sadece can sıkıntısıdır. boğulmuşluktur coşamamaktan!

önceleri "moralin mi bozuk"tu, sonra "bunalım"dı, ardından "stress" oldu... ve de "depresyon"... post moderni "panik atak".

biliyorum: manik-depresiv ile depresyon ayrı şeylerdir... sözde! aslında hepsinin tek bir nedeni vardır: istediğin gibi sikişememek! özgür olmamak! yönetilmek! ve bundan pek de pis şekilde bunalmak...

o depresyondaki, ya da panik atak hastasını (nasıl da orgazm olur gibi derler "beğğn panik atak hastesiyiığğmm") bir hey-hey-de-hey-hey orji ortamına sok. etrafında bir sürü onu isteyen, acayip şekilde becerecek (ya da aşık filan olacak, ev kuracak) zevat olsun. bakalım bir boku kalacak mı?

bir süre sonra kronikleşen çağımız hastalığı, manyaklığı, bişeyi.
bu sıcakta depresyon hırkası giyilemeyeceğinden tam anlamıyla gerçekleştirmesi zor olandır. oysa ki o hırkanın sizi sarmalayışının verdiği birkaç saniyelik huzur...
hırkasız, tuvalet kağıdı olmadan ve sallama çaysız tadı çıkmayacak hede. *
ornekleriyle anlatilan bir goksel sarkisidir.
kelime kökeni fransızca olan depresyon kavramı duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. en dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. kendisine ve çevresine ilgisi azalır. yoğun suçluluk duyguları olabilir. herkese yük olduğunu düşünüp gereksiz yere sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. genellikle iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk ile birliktedir. bazen kendisinin tüm duygularını yitirmiş gibi hissedebilir.

depresyonun davranışlardaki etkisi enerji azalmasına bağlı hareketlerde yavaşlama, aşırı halsizlik şeklinde olur. basit günlük işler bile kişi için bir yük olmaya başlar. sosyal ilişkilerden kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder, sorunlarını ve sıkıntılarını paylaşmaz. cinsel ilgi ve isteğinde de belirgin azalma olur.

bazı bedensel belirtilerde depresyonda ortaya çıkabilir. iştah da belirgin azalma, kilo kaybı, bazen tam tersi aşırı yeme eğilimi olabilir. sık görülen belirtilerden biri de uykusuzluktur. uykuya dalamama, uykunun sık sık bölünmesi veya sabah çok erken uyanma şeklinde sorunlar görülebilir. bazı kişilerde aşırı uyuma eğilimi olabilir. bu kişiler çok uyumalarına rağmen dinlenmiş olarak uyanmazlar. baş, boyun sırt, eklem ağrıları, mide-bağırsak şikayetleri eşlik edebilir.
sebebinin bilinmediği ruhsal çöküntü, depresyondur.
sebebi bilinen ruhsal çöküntü için;
(bkz: bunalım)
uzun bir süredir içinde olduğum durum. uğraşmaktan keyif aldığım dolu uğraş var, ama hiçbirini yapmak istemiyorum. hiç keyif almamaya başladım çünkü. eskiden para kazanma, yurtdışını gezme fikri falan çok eğlenceli ve moral düzeltici gelirdi ama şimdi hiçbirine ilgim yok. sürekli bir yerim ağrıyor, sürekli yorgunluk var. baharın gelmesi daha da moralini bozuyor insanın. normalde en küçük şeyden bile mutlu olan biriydim, durakta beklerken istediğim otobüsün gelmesi bile beni mutlu etmeye yeterdi, nasıl böyle oldu anlamıyorum. kendimi çok beceriksiz hissediyorum, sanki herkesi düş kırıklığına uğratmış gibi. birisiyle konuşurken yüzüne bakmaktan kaçınmaya çalışıyorum, çünkü benim pis iğrenç yüzümü görüp rahatsız olabilir. fazla konuşmamaya çalışıyorum, insanlar benim ne kadar acınası olduğumu görüp morallerini bozabilirler. derslere çalışmak istemiyorum. bilgisayara ps2 oyunları yükledim, oynuyorum. normalde bu benim için inanılmaz mutluluk verici bir şey. kaç yıldır bunu hayal ederdim hep, sonunda da gerçekleşti. ama hiç o kadar da mutlu değilim. oyunlar eğlenceli, ama benim eğlenmeye bile gücüm yok. tek keyif aldığım şey var, o da uyumak. şöyle bin saat falan uyusam ne güzel olur.
ilaç tedavisi gerektiren ruhsal bir rahatsızlıktır.
görünmez pranga hiç bişeyden zevk almazsın yapmak istemezsin yapsanda yapmış olmak için nefes almak gibi hayatta kalma refleksi gibi intiharada sürüklenebilirsin depresyona girdiysen çok yüksek bi duygudan düşmüşsündür bu kadar dibe tersiyse özbenliğinde sıkıntı vardır ama unutmasın depresyonda olan her sevinç gibi her trajedi de geçicidir girme demiyorum hobi olarak yine gir
depresyona girmedim hiç. çok bunaldığım oldu zaman içinde özel nedenlerle ama depresyon boyutuna varmadı.
son zamanlarda tanıdıklarımda, dostlarımda sanki bir salgın hastalıkmışçasına depresyon var.
onlara kendimce yardımcı oluyor, girdikleri çıkmaz halden kurtarmaya çalışıyorum çoğu zaman. yettiği de oluyor, yetmediği de.

en iyisi profesyonel destek alınması. önce doğru teşhis, sonra doğru tedavi...

dostluk, arkadaşlık da bir yere kadar. öyle anlar oluyor ki, depresyondaki, kendisini neşelendirmeye, canlandırmaya çalışan kişiyi de depresyona doğru çekebiliyor. körle yatan şaşı kalkar misali. dikkat edilmeli ve önemsenmeli.
gökselin depresyondayım şarkısı ile kelime dağarcığıma giren sözcük, tabi o zamanlar 7 yaşındaydım nasıl beynime yerleştiyse ergenlik dönemimde en çok kullandığım kelime olmuştur. teşekkürler göksel kadının dibisin vesselam.
bunlar hep emre aydin, göksel ve toygar isikli'nin ulke uzerindeki oyunlari, dinleyen hipnoz oluyor ve yataga cenin pozisyonunda yatip "ben kötü biri değilim" diye aglamaya başlıyor daha sonraki evre yagmurlu havalarda pencereden uzaklari seyretmek ve kendini disariya vurup esaretin bedeli yapmak, son evresi de eve gelip rafet el roman klibi duşu almak tebrikler depresyondasiniz. kalitimsal olarak da aktariliyor, gecmis olsun
sanki girerken kontrat imzaladım sanki girdim kapı üstüme kapandı öyle bir şey bu. yıllardır çıkamadığım duygu durumu. her şeyden umudu kestim, yıkık dökük, acınası yaşantımda bana eşlik ediyor. kendisi o kadar iyi bir dost ki bazen içinde bulunduğum bokluğu bırakıp umut ediyorum hemen kendisini hatırlatıp buna engel oluyor böyle de iyi işte.
bilimsel olarak halen nedeninin bulunamadığı, fakat yardımcı tedaviler ile etkileri üzerinde olumlu çalışmalar yapılabilen, klinik olarak tanı koyulduktan sonra ortalama 6 ayda tedavi edilebildiği söylenir. tedavi süreci dışında yaşam stilinde yapılan değişiklilerle bir süre kafanın rahatladığı, antidepresanlar sonucu ciddi anlamda oduna dönüşülen, bittiğinde genelde hiçbir şeyin değişmediği, tekrarlarsa tedavi süresinin 3 yıla çıktığı hastalık.
yaşamak için savaşan bir vücutta, ölmeye çabalayan bir zihinle yaşamak.
meşguliyetin inanılmaz derecede iyi geldiği hastalık. insanın ne düşünmeye ne de üzülmeye vakti kalıyor. vakit ayırmak istemiyor.
  • /
  • 4