istanbuldaki yürüyüşlerde olduğu gibi 'gökkuşağı atletli çocuk' olarak katıldığım, her adımda beni duygudan duyguya geçiren, gerginliğimin ve korkularımın beyhude olduğunu gösteren yürüyüştür...
biyroğn;
dippo: gerek yürüyüş için yapılan hazırlıklar, gerekse kişisel sebeplerin ardında... yeniden burada olmak güzel...*
esmeray'a eşcinsellik ve transseksüellik kavramları ile tanışmadan önce, feminenliğine karşın arkadaşlarının takmış olduğu lakap.
gel gör ki; esmeray bu kelimeyi her kullandığında benim aklımda şöyle bir terim canlandı:
çekiciliği ve seksapelitesi hat safhada olan, engin cinsel tecrübeleriyle damaklarda tat bırakan bireyi tanımlayan, -şahsi fikrime göre- seks ve profesyonel kelimelerinin polimerizasyona uğramış hali olan sıfat.
bazı yazarlarımızın beceremediğini düşündüğüm eylem.
ukde doldurmak gerçekten rahatlatıyor, lakin öyle ukdeler görüyorum ki; ukde demeye bin şahit, hevesim kaçıyor açıkçası... ne sözlük formatına uygun, ne hede, ne hödö yani...*
feodal japonya'daki ajanlar veya paralı askerler. casusluk, sabotaj, infiltrasyon, suikast ve bazı durumlarda açıktan muharebe ninjaların temel işlevleridir. çoğunlukla efendilerinin huzurundan kovulmuş veya kendi istekleriyle ayrılmış samurayların zaman içinde sayıca az olmalarını bir avantaj haline dönüştürmek için oluşturdukları gizlilik temelli savaş sanatı ninjalık olarak tarihte yerini aldı. bir ninjanın pek çok dövüş ve zihin tekniğine hakim olması gerekirdi. bu nitelikler genellikle hasımları olarak muhatap aldıkları iyi eğitimli samurayları alt etmek için gerekliydi. ninjaların bu teknikleri zaman içinde ayrı bir dövüş dalını oluşturdu ve ninjutsu adını aldı. zira gereken durumlarda bir çubuğu bile hasmı ağır yaralayabilecek hatta öldürebilecek şekilde kullanabilmeyi bilmek gerekiyordu.
klasik katana ve yay gibi silahların yanı sıra diğer pek çok silaha karşı da büyük avantaj sağlayabilen silahlar geliştirmek ninjaların öncelikli işlerinden biriydi. dövüşün yanı sıra bu silahlar ağaca tırmanmak, kazmak gibi gizlilik için gereken işlerin de yapılmasına da büyük ölçüde yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştı.
istanbuldaki yürüyüşlerde olduğu gibi 'gökkuşağı atletli çocuk' olarak katıldığım, her adımda beni duygudan duyguya geçiren, gerginliğimin ve korkularımın beyhude olduğunu gösteren yürüyüştür...
biyroğn;
dippo: gerek yürüyüş için yapılan hazırlıklar, gerekse kişisel sebeplerin ardında... yeniden burada olmak güzel...*
içinde bulunduğum 5 kişilik kadro ile, başlangıçta " iki tane tanımadığımız öğrenci arkadaşın tez ödevine yardım ediyoruz... " diye düşünerek hazırladığımız çalışma. youtube'da yayınlanmasını tek isteyen kişiydim ve görüyorum ki; o kadar da yanlış bir karar vermemişim...
şimdi nakarat'taki " love " kelimelerini, " fuck " kelimeleri ile değiştiriyoruz. şarkıyı dinleyip anladığınızda, zaten sizde bu değişime hak vereceksiniz...
'cause if you want to keep me, you gotta gotta gotta gotta gotta got to fuck me harder
(imma fuck you harder)
and if you really need me, you gotta gotta gotta gotta gotta got to fuck me harder
(fuck me harder)
fuck me, fuck me, fuck me
harder, harder, harder
fuck me, fuck me, fuck me
harder, harder, harder
8 nisan çarşamba akşamı tv8'de yayınlanan komedi türkiye adlı yarışmada; beren akyüz'ün skecinde, derya karadaş'ın jingle olarak yorumladığı şarkıdan bir kupledir.