eleştiriden sonra sürekli damgalanmak

nasreddin hoca ile eşeğin hikayesi gibi: "elin ağzı torba değil ki büzesin." çok da takılmamak lazım.

eksilenmiş, o zaman hikayeyi copy-paste yapayım:

"bir gün nasreddin hoca, torununu eşeğe bindirmiş kendisi arkasından ağır ağır yürüyerek köye gidiyorlarmış. yolda bunları görenler :
- dünya tersine döndü galiba ! baksana hâle ihtiyar adam yerde yürüyor da parmak kadar çocuk eşeğin üzerinde. ne ayıp şey değil mi ? diye söylenmeye başlamışlar.
bu sözleri duyan nasreddin hoca , merkepten torununu indirip kendisi binmiş. biraz gidince bir kaç kisiye daha rastlamışlar. onlar da :
- şu hâle bakın siz ! koskoca adam binmiş eşeğe, parmak kadar çocuk arkasından yetişeyim diye ter döküyor, insanoğlu işte hep kendini düşünür, diye konuşmaya başlamışlar..
bu sözleri duyan hoca :
- oğlum en iyisi gel beraber binelim. bakalım ne diyecekler , demiş.
hoca önde torunu arkada giderken birkaç kisi daha görmüş onları. onlar da :
- şu insanoğlunda merhamet diye birşey kalmadı. baksana eşeğin beli neredeyse yere değecek. yerde yürüseler sanki ölecekler mi ? azıcık allah korkusu olan kimse böyle yapmaz, gibi sözler söyleyerek uzaklaşmışlar.
hoca bu sefer :
- oğlum en iyisi mi, ikimizde yürüyelim, öyle ettik olmadı böyle ettik olmadı. bir de bu şekil deneyelim demiş.
eşek önlerinde, onlar arkada yollarına devam ederlerken , birkaç kisi daha görmüş bunları. onlar da :
- şunların ki de akıl mı yani ? eşek önlerinde bomboş gidiyor da her ikisi de şu sıcakta yerde yürüyorlar. insan , boş eşek olur da binmez mi hic ? demişler.
bu sözleri duyan hoca :
- gördün ya oğul, her kafadan bir ses çıkıyor. ne yapsan begenmiyorlar. en iyisi bildiğinden şaşmayacaksın. elin ağzı torba değil ki, büzesin ! demiş.."
yerinde eleştirmek gerek. sen sözlük zirvelerine hiç katılmadan önyargılarınla "seks partysi" dersen, eşcinsellere "duyarsızdırlar" genellemesi yaparsan, seks yapanlara "ahlaksız" tukaka dersen seni hoş görmek için elden bir şey gelmez, ancak homofobinde boğulursun. hep derim kendine saygısını yitiren insanların başkalarına saygılı olması beklenemez. ülkede açık varmış, yeni ahlak bekçileri alınacakmış, kaçırmayınız.
kesinlikle katıldığım önermedir. bunun nedeni de tamamiylen eleştiriye kapalı olmamız. çünkü en iyisi biziz ve en iyisiniz biz yaparız mantığı. canım arkadaşım görüşüne ters yada yaptıklarınıza karşı bi duruş mu sergilendi olabildiğince uygun bi dille anlatırsın ama sen bunlara tam tersi tepkiyle karşılık versen haklı durumda olsa bile haksız duruma geçersin

zirveler ile ilgili bi görüş mü atıldı ortaya senin begenmediğin. çağır zirveye bu karşıt görüşleri . olayı birinci gözden görsün . anlasın.bu ne amk ahlak bekçiliği falan filan çocuk muyuz biz ? liseliler gibi hemen laf sokmalar
aynı şey diğer görüşler için geçerli. güzel güzel anlatın. hayatınızda her zaman karşıt görüşlerle karşılaşacaksınız dilini iyi kullanamazsan kusura bakma ama komik duruma düşersin
ama fark ettiğim şöyle birşey var ki eleştirmek güzel ama eleştirilmek kötü sizin için. canımın içi senin doğruların herkesçe kabul görecek diye bi geçerlilik yok

iki ihtimalden kaynaklı olduğunu düşündüğüm durum:
ya karşınızdaki kişi, eleştirilen şey karşısında çok hassastır; ya da eleştiren kişi, eleştiri yapmak ile sözlü saldırı arasındaki farkı ayırt edememiştir. ikisi için de tek çözüm, eleştiri yapmadan önce eleştiri yapılacak konu hakkında iyi bilgi toplamak, iyi gözlem yapmak, güzelce düşünmek ve en önemlisi kullanılacak kelimeleri iyi seçmektir.
sözlükte bu tür tartışmalardan hoşlanmasam da, görüşlerimizi açıklamanın, tüm tarafların sakinleşmesine katkı yapacağını ve bu tür olayları fırsat bilip körükle koşanları engelleyeceğini düşünüyorum.

- eleştirmek güzeldir ve gereklidir. hem düşüncelerin gelişimi hem de eylemlerin güzelleşmesi için tek besin kaynağıdır.
- eleştirmek kolaydır. çünkü, eylemekten ve yapmaktan çok daha basittir ve daha az enerji ve emek gerektirir.
- damgalamak kötüdür. ayrımcılığı ve kamplaşmayı artırır. farklı olanların, farklı düşünenlerin ve farklı yaşayanların anlaşılmasını engeller.
- damgalamak, bazen çok doğru bir tutumdur. eğer, bir taraf, sürekli olarak aynı yanlışları veya kendine göre doğru olan farklı yaklaşımları karşı tarafı karalayarak sürdürüyorsa, diğer tarafın vereceği tepki, bir kodlama veya etiketleme yaparak kendini sağlama almak olacaktır. bu da, en az eleştiri kadar doğal bir tutumdur.
- fakat, bu olayda, white wine kardeşimizin son 2 hafta içerisinde yazdığı girilerin, "eleştiri" niteliğinde olduğunu düşünmüyorum. bir eleştirinin kaynağı, amacı, tarzı ve kapsamı boyutlarıyla değerlendirilmesi gerekir. bu örnekte kaynağın niyeti olumlu gibidir. kapsamı ve amacı, "eşcinsellerin cinselliği"ne yönelmiştir. fakat, tarzı, eleştirme niyetiyle değil, farklı metinlerde defalarca sergilenen bir "cinsellik karşıtlığı"na kaymıştır. dolayısıyla, amacını da aşmış ve karşı tarafın haklarına ve kimliğine rahatsızlık vermiştir.
dolayısıyla, eleştiri yaptığını zanneden tarafın, ya tarzını değiştirip daha farklı bir yaklaşımla mesajını vermesi ya da cinsellik gibi, bireysel özgürlük alanlarına el atmaktan vazgeçmesi gereklidir.

çünkü çünkü çünkü, zaten yeterince baskılanan, ötekileştirilen, tehdit edilen, örtülen, yasaklanan ve aşağılanan bir kimliğin sahibi olan bir kitleye, bir de kendi içinden cinsellik temelli ağır suçlamaların yapılması, pek de kaldırabileceğimiz birşey değildir.
hatta, siyasal görüşlerimizin farklılığını bile kaldırabiliriz ama, böylesini hoşgörebilmek çok daha zordur...o yüzden, herkesin sakinleşerek, hiçkimsenin özeline dalmadan hafif frekanslı eleştiriler üretmesi, ihtiyacımız olan tek şeydir...