insanın yaşlandığını anladığı an

  • /
  • 6
saç, sakal beyazlaması derken göğüs kıllarının'da beyazlamasını görmek.
haftada 3-4 kez cluba giden insanın ayda yılda bir gittiği club da helak olma, yorgun düşme, kafa şişmesi, yatağını özleme gibi belirtiler göstermesidir. (bkz: vallahi ben değilim benim bir arkadaşım)
yaklaşan doğum günlerine mutlu bakıyor gibi görünüp içten içe ,''bir yıl daha mı ulan demek''*
fotoğraf albümlerinizin mezarlığa döndüğünü gördüğünüz gün etrafa boş bakışlarla bakıp kendiniz için anlam ifade etmeyen sesler çıkarmayı '' yaşamak'' diye adlandırdığınız o en esaslı halinizi görmek için aynanın karşısına geçtiğinizde kendinize '' nerdesin?'' sorusunu yönelttiğiniz sanbaharıdır ömrünüzün.
hastalığı 2 hafta olmasına rağmen atlatamamaktan anlaşılan durumdur.
artık bayramda kimsenin elini öpmek için dışarı çıkmana gerek kalmadığı,çünkü herkesin sana geleceği andır.ki ben bayram münasebetlerinden pek hazzetmem.bu yaşlanmak en çok da bana mı koyacak ne.
geceleri uyuyamamasının sebebini akşam saatlerinde içtiği çaya bağladığı an.
"dur daha yeni geldik" ile aynı anda söyleyeceğim şey sanırım "yaşlanıyorum" kelimesi.
sakal beyazlaması.insanın sakalına ak düşermi lan hemde bu yaşta sikindirik genlerimi sikiym baktıkça artıyor sankim.zaten 30 yaş bunalımı denen illetten halen kurtulamamışken birde bu çıktı başıma.
görmezden gelmek,muhatap olmamakta bir yere kadar ayna her baktığımda odaklandığım ilk yer orası.cımbızla asi başını kopardım ama pes edecek gibi görünmüyor.
karıncaya can veren rabbim böyle fenalıklarla sınıyor galiba beni.
klişe : saçlar beyazlar, dökülür
modern cevap : hoşlandığım, keyif aldığım, zevklendiğim şeyler değişiyor.
insanın her yaşta yaş ölçütü başka oluyor. ben mesela 23 yaşındayım babam 54 yaşında. geçenlerde akrabalardan 65 yaşında birisi vefat etti. benim için durum "yaşlı adammış 65 yaşına gelmiş daha ne olacakken" babam için "daha gençti allah rahmet eylesin" di. yaşınız ilerledikçe genç olunma yaşıda sizinle birlikte yukarı çıkıyor sanırım. genç kalınma isteği ya da yaşlanmayı kabullenmek istememe artık hangisini demek isterseniz. ama bence yaşlandığınızı farkettiğiniz an torununuz olduğu andır. geçenlerde amcamın torunu oldu. çok severim amcamı çok şen güleryüzlü bir adamdır. hastanede torunun kucağına aldığı o güne kadar amcamın ağladığını görmemiştim. ve amcamı hiç o kadar yaşlı görmemiştim. artık o bir dedeydi ve yüzüne dede olmuşluğun olgunluğu yansımıştı. ağlıyordu çünkü mutluydu torunu olmuştu ağlıyordu çünkü artık yaşlandığının farkına varmıştı.
kıçındaki kılların spagetti, göğsündeki kılların kadayıf gibi aklaşmaya başladığı an.
sokakta yaşı 50'nin üzerinde bir çifti el ele dolaşırken görünce gülümsemek (bizim sokağımızda bir çift var, ikisi de ufacık tefecik, biri hacı dede tipli, diğeri de kapalı bir teyze, nasıl sallanarak yürüyorlar, ama hep el ele. insan gözünü alamıyor.),
orada burada bir çocukla ilgili dramatik bir şey görüldüğünde gözleri dolmak (bak bu sık yaşadığım bir şey),
30 yaş altının ölen biriyle ilgili "ama o da çok yaşlıymış ya" yorumlarına sinirlenmek (hem de nasıl),
önceden annen anlatırken hiç ilgini çekmeyen akrabalar arasındaki entrikaları giderek meraklanarak dinlemen (üstüne de yorumlar yapmak),
zevklerinin giderek incelmesi, ayrıntılanması (bak bu hakikaten güzel bir şey),
ağzından sürekli "ama bu yeni nesil de pek mış mış mış" cümlelerinin çıkması (ama öyle, ama öyle!!!)...
biraz önce 4chubandbear ile izmit günlerinden konuşurken, benim şu vardı bu vardı şeklinde yad etmelerime, onun ben o zaman miniciktim ufacıktım küçücüktüm hayal meyal hatırlıyorum şeklinde cevap vermesiyle farkına vardığım acı gerçekler.
yaşlandığımı değil de yaş aldığımı hissettiğim iki an oldu
-david guetta konserinde kızkardeşini kız başına konsere yalnız salamamış yağız anadolu delikanlısı gibi kaldığımda
-tiyatro seçmelerinde, doğaçlama yapıp saçmalayan eğlenen elemanları görüp bunlar bana yakışmaz diye salondan ayrıldığımda anlamıştım artık
tükendiğini,azaldığını hissettiği andır.
çükünün kalkmadığı gündür. * * *
müzik,kitap ve film zevkim değiştikçe fark ediyorum ben. önce türkçe popla başladı, sonra yabancı pop dinledim bi süre. ardından rock müzik, 20's, 30's, 40's, klasik müzik, alternatifler ve indie. çünkü artık kafam kaldırmıyor arkadaş. bildiğin resmen yaşlı teyzeler gibi "kıs şunun sesini" oldum. kitapta ve filmde de böyle bi hiyerarşi oldu. her kitap, her film tatmin etmez oldu, sürekli bi eksiklik var, yetmiyor bu derdim. beynimi doyurmuyordu mesela. şimdilerde sinema konusunda da iyi bir zevk edindiğimi düşünüyorum. olgunlaşmak pek güzelmiş.
eski okullarınızdan birinin önünden geçerken içinizin sızladığı andır.
ilkokul arkadaşının kullandığı arabaya bindiğin an.
  • /
  • 6