1baltayasap

Durum: 114 - 0 - 0 - 0 - 13.08.2014 16:48

Puan: 1796 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Yok öyle kararlı şeyler
  • /
  • 6

yoğun yazıp heveslendirip çat diye susan sonra yeniden yazan insan

eğer karşı taraf çok ateşliyse ne yapacağını bilemediğin bir moda girersin. işte orda whatsapptaki emojiler devreye giriyor. hiç kullanmadığın saçma sapan suratları göndermeye başlıyorsun. genelde de olmuyor, hevesinin götüne kaçtığıyla kalıyorsun.

yetim

kendisine acıdığında, götüne koyan kişinin unvanı.

alttaki yazara soracaklarım var

tabi ki lord of the rings serisi. daha iyi bir şey olmadığı için öneremiyorum.

balzac dışında (mission completed) en beğendiğin klasiklerden bir kitap sorabilir miyim ben de?

karpuz

anadoluda tecavüz edinilen meyve.

türk erkeğinin yatakta en çok söylediği sözler

ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

8 temmuz 2014 brezilya almanya maçı

brezilyanın asya ülkelerinin penis ortalamasını kadar golu yarım saatte yeyip kendi dünya rekorlarını kırmaya çalıştıkları bir maç izlenimi vermektedir

iron and wine

yalnız akşamların adamlarıdır. dondurma yenir, kahve-sigara içilir, kitap okunur, güney amerika botanik bilimiyle ilgili deneyimlemelerde bulunulabilinir. yalnızlığın ilahileri olan bayıldığım bir müzik grubu.

türk kızlarının yatakta en çok söylediği sözler

kesha

çok olağanüstü bir ses yeteneği olmasa da tarzını çok iyi oturtmuş ayrıca kariyerindeki yükselişi de birçok yönden ilham verici bir şarkıcı. istikrarın örneği niteliğinde, her şeyin en başından gelmiş ve ilk albümüyle özellikle tik-tok'taki çıkışı farklılığı onun tanınmasını, yerini garantilemesini sağladı.

gossip girl

dizi newyork'un en önemli olgularından biri haline gelmiştir. öyle ki newyorkta yılın bir günü resmi olarak gossip girl olarak ilan edilmiştir. gossip girl isminde gezi turları düzenlenmektedir. obama bile bir konuşmasında gossip girlden bahsetmiştir. beklentilerin çok çok üzerinde biryapımla altı yıl boyunca eleştiri ve senarist grevlerine rağmen ayakta kalmış ve bir çok alanda televizyon tarihinin en iyi dizileri arasında yer almıştır.

blair waldorf'un düğünü televizyon tarihinin en görkemli düğünü olarak lanse edilmiştir.

son bölümünde ağlasam mı gülsem mi bilemediğim, dizi bitti diye kahrımdan ölürken bu kadar güzel ve anlamlı bittiği için de ağzımın 45 dakika boyunca açık kaldığı bir bölümle veda etti. 6 sene sonra bitince kolumu bacağımı kaybetmiş gibi hissettim.

gaylerden gaylere tavsiyeler

eşcinsel egosu denen bir olay var, geriyosun, kasıyosun. yapma.

my mad fat diary

tumblr gençliği tarafından da fazlaca sevilen, şahsen tapındığım harika bir dizi. biri sana aşıksa böyle aşık olmalı deyip hiç bir zaman azla yetinilemeyeceğini aşılayan bir duygusallıkta. finn boyutu var bir de işin. dizinin esas oğlanı da kayısılı turtanın insan şekline bürünmüş hali.

tanınmayan biri canım dediğinde verilen tepkiler

aa merhaba canım (ah bu defa kesin oldu bu iş, saçları da çok güzel)

durakta beğendiğin adamla aynı otobüse bindiğini fark ettiğin an

allahım nolur gay olsun diye yakarışlarıma romantik komedilerde gördüğüm tanışma biçimlerinin eşlik ettiği bir yolculuğun başlangıcıdır. günün birinde gözlerim şaşı olacak diye de korkmuyorum değil.

erkek güzeli

babyface'in türkçe uyarlaması gibidir anlam olarak. hayalleriyle yaşanılan erkek tipidir.

sap

yalnızlığı kronikleşmiş, ilişkilerdeki başarısızlığı tüm arkadaş meclisince onaylanmış kimsedir.

o da beni seviyor

bir türlü bitirilemeyen, yıkım getiren ilişki öncesi söylenen ya da düşünülen sözdür.

hetero görünümlü gay

"gay gibi görünen gay" nedir bir onu da düşünmek lazım. eflatun fluarıyla gezinen belden oturtmalı bir pantalon mu düşünmek gerekir yoksa günün her saati karşılaştığımız sıradan insanlar da gay olabiliyor mu? cinsel yönelimini görüntüsüyle sivrilten bir birey ne kadar sağlıklı? görüntümüzü oluşturan etkenler cinsel tercihlerimiz mi örtüşmeli? her şeyi cinselliğe bu kadar bağlamak mı gerekli? herkes daha rahat sevişebilmek için mi giyiniyor, imaj ediniyor? eşcinsel bir bireyin ufkunun daha geniş olması gerektiğini düşünürüm, çünkü farklılıkları açısından kendini aşmaya çok daha yatkındır. kişinin tamamen kendi kararına bağlı olan şeyleri topluma yaranmak, konumu stabilleştirmek ya da yaşadığı ülkeye bağlamak çok sığ bir düşünce olmaz mı bu anlamda. eşcinsel birey kendinin kabul görmesini isterken toplumun her kesimi için de bunu istemezse fikirleri içinde ne kadar dürüst sayılabilir? bir insanın görünmek istediği şeklin her zaman bir amacı olmak zorunda olmamalı, ya da bir amaca dayatılmamalı diye düşünüyorum. yaşadığımız hayat sadece yattığımı kişinin cinsiyetinden ibaret değil. bunu biraz daha sindirmek gerek.

aşık olduktan sonra söylenen ilk sözler

bu defa kesin elimde tutmam lazım.
  • /
  • 6
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 114

ayrılık

kolay incelenmesi açısından dönemlere ayrılır.

1. yıldız tilbe dönemi
sürekli bir dertlenme kederlenme evresidir. götüme takmayayım derken sürekli kafanda dönüp durur.

2. demet akalın dönemi
amaaaan elimi sallasam ellisi, unuttum çoktan, kendi kaybetti, hayvan, pislik, 'kötü çocuk pezevenk' dönemleridir.

3. orhan gencebay dönemi
demetten sonra birden bire anden gelir. bir sabah uyanırsın ve ben insan değil miyim, ben kulun değil miyim diye uyanırsın, bir dönem de böyle gider.

4. serdar ortaç dönemi
tıpkı sanatçının sarkıları gibi alakasız ve çelişkilisindir. bir an özlerken bir dönem sonra aman umrumda değil, hemen ardından bir dönse diye düşündüğün sonra yüzüne bakmam dediğin, nakaratın daha eğlenceli geçtiği dönemdir.

5. ilhan şeşen dönemi
artık atıp tuttuğunuz, içten içe atarlandığınız, durup özlediğiniz, dönüp sevdiğiniz dönem geride kalmıştır. artık çok daha olgun ve ilişkiye doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsınız. artık dönse de bilirsiniz hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.

böylelikle bir ilişkinin daha sonuna gelmişsiniz demektir.

fransa'dan sonra ingiltere'nin de eşcinsel evliliğe evet demesi

bir gün türkiye de evet diyecek ve benim o zaman bile düzenli bir ilişkim olmayacak diye tasasına şimdiden düştüğüm bir haber.

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

"yak bütün fotoğrafları ona ait güneşyağları"

doğrusunu yazmasam da olur galiba.

hetero görünümlü gay

"gay gibi görünen gay" nedir bir onu da düşünmek lazım. eflatun fluarıyla gezinen belden oturtmalı bir pantalon mu düşünmek gerekir yoksa günün her saati karşılaştığımız sıradan insanlar da gay olabiliyor mu? cinsel yönelimini görüntüsüyle sivrilten bir birey ne kadar sağlıklı? görüntümüzü oluşturan etkenler cinsel tercihlerimiz mi örtüşmeli? her şeyi cinselliğe bu kadar bağlamak mı gerekli? herkes daha rahat sevişebilmek için mi giyiniyor, imaj ediniyor? eşcinsel bir bireyin ufkunun daha geniş olması gerektiğini düşünürüm, çünkü farklılıkları açısından kendini aşmaya çok daha yatkındır. kişinin tamamen kendi kararına bağlı olan şeyleri topluma yaranmak, konumu stabilleştirmek ya da yaşadığı ülkeye bağlamak çok sığ bir düşünce olmaz mı bu anlamda. eşcinsel birey kendinin kabul görmesini isterken toplumun her kesimi için de bunu istemezse fikirleri içinde ne kadar dürüst sayılabilir? bir insanın görünmek istediği şeklin her zaman bir amacı olmak zorunda olmamalı, ya da bir amaca dayatılmamalı diye düşünüyorum. yaşadığımız hayat sadece yattığımı kişinin cinsiyetinden ibaret değil. bunu biraz daha sindirmek gerek.

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

"yak bütün fotoğrafları ona ait güneşyağları"

doğrusunu yazmasam da olur galiba.

fransa'dan sonra ingiltere'nin de eşcinsel evliliğe evet demesi

bir gün türkiye de evet diyecek ve benim o zaman bile düzenli bir ilişkim olmayacak diye tasasına şimdiden düştüğüm bir haber.

hetero görünümlü gay

"gay gibi görünen gay" nedir bir onu da düşünmek lazım. eflatun fluarıyla gezinen belden oturtmalı bir pantalon mu düşünmek gerekir yoksa günün her saati karşılaştığımız sıradan insanlar da gay olabiliyor mu? cinsel yönelimini görüntüsüyle sivrilten bir birey ne kadar sağlıklı? görüntümüzü oluşturan etkenler cinsel tercihlerimiz mi örtüşmeli? her şeyi cinselliğe bu kadar bağlamak mı gerekli? herkes daha rahat sevişebilmek için mi giyiniyor, imaj ediniyor? eşcinsel bir bireyin ufkunun daha geniş olması gerektiğini düşünürüm, çünkü farklılıkları açısından kendini aşmaya çok daha yatkındır. kişinin tamamen kendi kararına bağlı olan şeyleri topluma yaranmak, konumu stabilleştirmek ya da yaşadığı ülkeye bağlamak çok sığ bir düşünce olmaz mı bu anlamda. eşcinsel birey kendinin kabul görmesini isterken toplumun her kesimi için de bunu istemezse fikirleri içinde ne kadar dürüst sayılabilir? bir insanın görünmek istediği şeklin her zaman bir amacı olmak zorunda olmamalı, ya da bir amaca dayatılmamalı diye düşünüyorum. yaşadığımız hayat sadece yattığımı kişinin cinsiyetinden ibaret değil. bunu biraz daha sindirmek gerek.

öfkeyle kalkan penis

insanın yaşlandığını anladığı an

geceleri uyuyamamasının sebebini akşam saatlerinde içtiği çaya bağladığı an.

türkiye'de gaylerin antimilitarist bile olamaması

ordu ve askerlik kavramlarının yönelimle alakalı oluşumlar olarak gösterildiği ve girilen entryler karşısında dehşete düştüğüm başlıktır. eşcinsel diretmesi midir nedir çözememekle birlikte nevrozlu ergenliğin sebebi olarak böylesine önemli bir mesleği, olguyu yönelim gerekçesiyle 'ahh mallar, nasıl da ses çıkarmıyorlar' diye lanse etmek nasıl bir dar bakış açısıdır anlayamıyorum.

bir insanın eşcinsel olması asker olmak istemeyeceği anlamına mı gelir? imkanım olsaydı orduda görev yapmaktan onur duyardım. herkes de böyle düşünmeli diye düşünüyorum. eşcinseller evde saklanarak geçirecekleri bir devletin üzerine ayak basmıyorlar. kim olursa olsun, eşcinsel veya değil, nefes almanın hakkınız olabilmesi için ölen insanların torunlarıysak; yapmamız gereken şeyler sadece askerlik bile değil.

bu işi seven ve yapmak isteyenleri bu şekilde ağır bir dille eleştiremezsiniz.

ağlayan sevgili

ağlayan erkek iticiliğiyle yarışacak çok az şey vardır. vardı öyle bir tane, zır zır. sinirden stressten saçlarım dökülcekti genç yaşımda. evlerden ırak ağlak sevgililer.