life of pi

yann martel'in 2001de yayınlanan ve "filmi yapılamaz" denilen kitabından sinemaya uyarlanmış, yönetmenliğini ang lee nin yaptığı film. fragmanı oldukça etkileyici. aralık ayında gösterime girecek.
orta karar bir yann martel romanı, muhteşem bir ang lee filmi. romanını aylar önce okumuştum, filmini ise dün izledim. sinemada o kadar etkileyici bir eserle karşılaştım ki sıcağına sıcağına yazmak istedim. okyanusta sürüklenen bir kurtarma botunda yaşam savaşı veren pi'nin yarı fantastik hikayesini anlatan ang lee, belki de kariyerindeki en mükemmel filmlerinden birine imza atmış. tanrı, doğa, varoluş ve sevgi üzerine bir takım sorular soran ve bunlara doğu mistizmi üzerinden yanıt veren bir film pi'nin yaşamı. müzikleri, oyunculukları ve görsel efektleri şapka çıkartılacak cinsten. hatta bugüne kadar çekilmiş en iyi 3d film olduğu yönünde batı medyasında bazı yazılar yayınlanmış durumda. yaklaşan oscar ödülleri içinde adı sıkça anılmakta. şu soğuk kış günlerinde sinemaya gitmek istiyorsanız pi'nin yaşamını es geçmeyin derim.

konusu:

pi, pondicherry adlı kasabadada ailesi ile hayvanat bahçesi işletmektedir. hindistan'daki politik çalkantılardan endişe eden baba, aniden kanada'ya yerleşmeye karar verir. hayvanlar batıdaki hayvanat bahçelerine satılır. kalan hayvanlar ise pi ve ailesinin bulunduğu gemi ile kanada'ya doğru yolculuğa çıkar. kanada'da son kalan hayvanlar da elden çıkarılacak ve yeni hayat için para biriktirilecektir. fakat okyanusun ortasında bir fırtına patlak verir ve gemi batar. gemiden sadece pi kurtulmuştur. ya da pi öyle sanmaktadır. kısa bir süre sonra filikaya bir zebra, bir sırtlan, dişi bir orangutan ve vahşi bir kaplan sığınır. hayatta kalma mücadelesi çok zor olacaktır...
okyanusta seyreden dev bir yük gemisinden kurtulan pi'nin, filikasında bir zebra, bir sırtlan, bir orangutan ve dev bir kaplanla yaşadığı inanılmaz macera. kitabı çok güzeldi. umarım filmi de güzel olur. gerçi ang lee çeker de kötü olur mu hiç? benimki de laf işte...
muhteşem bir görselliğe sahip film. renk cümbüşüyle, efektleriyle, parlaklığıyla göz dolduruyor. öte yandan senaryosu ile hayata dair düşünce karmaşası yaşayabiliyorsunuz.

filmde bana göre vurgulanan şey ise sorgulamak, neyin içinde yaşadığını, yaşamının dışarıdan nasıl görünmesi gerektiğini ve aslında yalın haliyle ne olduğunu görmek. yaşadığın hayatın ne şartlarda geçtiği ve neticede yaşanılan hayat -diğer insanların hayatlarına benzese de- onlardan nasıl kopup kendine has bir özellik kazandığı... işte bütün bunlar filmin içinde mevcut. dikkatli izlenilmesinde fayda var, özellikle sonunu.

ayrıca düz cast away tarzı filmleri sevenler için büyük fırsat, izleyiniz.
özellikle 3 boyutlu gözlükle izlenmesi gereken, görselleriyle beni benden alan, mesajlarıyla tarumar eden ve dahi kafa karıştırıcı sonuyla "laaaan, yoksaa, yok artık" dedirten film.. gidilip görülesi ve hayran olunası...
sonunda ''anaa sonu hangisi ki la acabaaa ?'' diye beni anırtan filmdir. güzel filmdi. farklı bir deneyimdi benim için ve ıssız bir denizde bir bengal kaplanıyla sandalda kalırsam ne yapacağımı biliyorum artık