çalıkuşu

osmanlı usulü küçük besleme versiyonu, üzerine bi de (bkz: kenan kalav) la aşk yaşanırsa 1980 sonlarına damga vurmaması haliyle içten değil.
reşat nuri guntekinin romanlarındandır. 1986 da uyarlanan dizisi trt de yayınlanmıştır. aydan şener çalıkuşunu canlandırmıştır, dizi döneme damgasını vurmuştur.
müzikleri ile döneme damgasını vuran dizi.
munise nin annesine veda sahnesi ağlmak için tavsiye edilir
üniversite 2. sınıfta tekrar okuyayım demiştim bu kitabı orta okulda bi ara okumuştum ama pek bişi hatırlamıyordum. nasıl bağladı beni tüm sene döndüm durdum onu okudum feride, munise, kamuran falan derken. yıllar sonra tuba ünsalın oynadığı yeniden çevrimi çekildi dizisin, tabi ki berbattı.
kanal d deki yeni versiyonunda çalılışunun enişte ve babasının sakal bıyık sürte sürte sevişmesini istediğim dizi.
yeni sezonun en iş yapan dizilerinden. orijinalinde aydan şener ile kenan kalav'ın oynadığı rolün yeniden çevriminde fahriye evcen ve burak özçivit var. bu dizide iki de arkadaşım oynuyor. neriman'ın yardımcısı rolündeki pınar çağlar gençtürk ve bir de feride'nin sınıf arkadaşlarından biri. aydan şener bir röportajında beğendiğini belirtmiştir. müziği efsane olup esin engin imzası taşımaktadır. *
aydan şener, kenan kalav ve sadri alışık'lı olan trt versiyonu kesinlikle en iyisidir. karşılaştırmak amacıyla yeni versiyonuna baktım fakat o eski ruhu bulamadım. ağlamak istiyorsanız trt versiyonunu izlemelisiniz. özellikle son bölüm fenadır.
valla ağlamak istiyorsanız kitabını okuyun en garantisi.
hatta minnak bir diktatör olsaydım eğitim fakültelerinde mezuniyet için kitabın okunmuş olmasını şart koşardım.
bir insan ömrünü neye vermeli sorusuna en güzel örnektir bu kitap.
askere gittiğimde kendimi çalıkuşu feride gibi hissetmiştim. resmen kendisiyle empati kurdum, hislerini deneyimledim. sevgilimden ayrılmıştım. bir anda her şeyi bırakıp gitmek istedim ve başvurumu yaptım. gittiğim yerde çok az insan beni anlayabiliyordu. içimde hep bir özlem vardı ama ulaşamayacağımı, sabretmem gerektiğini biliyordum. sevgimi içimde yaşamaya başladım. bir günlük tuttum. söylemek isteyip de söyleyemediğim ne varsa oraya yazdım. bunu neredeyse her gün yaptım. olup biten her şeyi geride bırakıp sadece hayatta kalmaya, günümü geçirmeye çalıştım. bürokrasiyi bizzat yerinde tattım. türlü türlü insan gördüm. annesiz ve babasız büyüyen, yokluk çeken, benim burun kıvırdığım bir yemeği afiyetle yiyen, aldığı üç kuruş maaşı ailesine gönderen insanlar gördüm. eğitimsizliğin ne gibi sonuçlar doğurduğunu bizzat ben kendim yaşadım. feride gibi ben de bazı insanlar için çok geç kalmıştım. öğretemedim. öğrenmek istemediler. bu ne benim suçumdu ne de onların. her gün beslediğim, üzerinden ellerimle kenelerini tek tek çıkardığım, beni görünce üzerime atlayan, gözümün içine hisli hisli bakan dünyalar güzeli bir köpeğim vardı. araba çarptı ve bacağı kırıldı. bunu görmelerine rağmen onu veterinere götürmek istemediler. biz de kendi imkanlarımızla* ona alçı yapmıştık. ve inanır mısınız o kırık bacağın düzeldiğini gördüm. o topallayarak yürüyen köpek ben geri dönmeden hemen önce artık topallamadan koşabiliyordu. sonuç olarak feride ve yaşadıkları yıllar geçse de türkiye'nin hala yaşanmaya devam eden bir gerçeğidir. çalıkuşu bu yüzden çok önemli bir roman ve roman karakteridir.
artık kalbimizin feride'si sensin @smellycat, birüsürü kalp.