montreal

kanada'nın quebec eyaletinde yer alan 3 milyonluk şehir.
avrupa kentlerini animsatan, biraz yorgun ve yilgin, delisi bol kent. 70lerde zirve yapan kanadadan ayrilip bagimsiz quebec kuralimci hareketleri yuzunden kanadanin finans ve kultur merkezi olma misyonunu torontoya kaptirmis gibidir. quebec'in gocmen politikasi da berbattir, habire quebec'in ezilmisliginin hincini ucuncu sahislara iskence ederek aliyorlarmis hissi uyandirir.yine de guzeldir montreal. dunyaca unlu montreal style bagel burada dogmustur, bir digeri de new york style bageldir.

fransizca bilmeden turist olmasi mumkundur ama calismasi ve yasamasi zordur. ayrica kara kislari da meshurdur (donan ve dusen kulaklar, yuz felci vs.).
nevizade de bulunan büyük terasına ayrı bir hayran olduğum cafe-bar. *
bugunlerde asiri gidip vakit gecirme istegi uyandiran, zaman olsa da atlayip arabaya basip gitsek dedigim sehir.
şehirin büyüklüğüne oranla çok fazla sayıda restaurantıyla ünlü şehirdir. gece hayatı özellikle gay lere yönelik klüp ve bar ları daha büyük ve kalabalık şehirlere taş çıkartır. yazı sıcak kışı soğuk ötesidir. eski sevgilimin memleketi, adını her duyduğumda, gördüğümde kalbimi bir kez daha kıran şehirdir.
paristen sonra fransizcanin konusuldugu en kalabalik sehirdir.
bu sabah mevzusunu yaptığımız shot mekanının kutsallarından biriydi. taksim'in geldiği hali düşünürsek orası da 60 derecede yıkanmış yün kazak gibi sündüüü gitti. hala varlığını sürdürüyormuş duyumlarıma göre.
montreal beni çağırıyor...
charlotte'ın bu şehir için bir süprizi var.