sözlükçülerin günü nasıl geçiyor

...sabah kalk, kuşlara yemini ver, boş zaman, kuşların suyunu değiştir, uyu...
sabah kalk, işe git, işten gel, az ps4, uyu
sabah kalkıyorum ve ormana koşuya gidiyorum. eve gelip duşumu aldıktan sonra kahvaltıya iniyorum.

bir ziyagil olmak bunu gerektirir.
sabah kalk işe git işten eve gel telefon kurcala bilgisayar ve tv aç , müzik dinlerken kulakta kulaklık uyuyakal uyanırsan yatağa git uyu.bazen işten hiç gelmeden tekrar iş.işte uyuyabilirsen uyu tekrar iş.
başlıkları altalta okuduğumda herkesin bıkkınlığını ve bitmişliğini iliklerime kadar hissettim ve kendiminkini de
kum, güneş ve deniz. kumun üstüne yatıyorum, yanımda içeceğim öteki yanımda telefonum. bir yandan güzel erkekleri keserken(şaka be :-dsevgilim var benim) bir yandan bronzlaşıyorum, denize giriyorum, yemek yiyip oradan bara geçiyorum ve bir şeyler içiyorum. sonra yine sahile iniyorum ve oturup ayı izliyorum.

bu buzdağının üstü altında ise kafam bir milyon; ek tercih olacak mı, umarım bu sefer yerleşirim(inşallah diyince millet bir garipsiyor sanki gay olunca dinsiz oluyoruz),hangi üniversite olur, istediğim yer gelir mi , bir sene daha çalışmak çok yoracak, sevgilimle ne yapsamda yakın olabilsem bla bla.

yani demek istiyorum ki herkesin dertleri var sıkıntıları hastalıkları var, öğüt vermek gibi oluyor belki ama birazda halimizden memnun olmalıyız :) sevgiyle kalın, öpüldünüz bebikler.
yurt - okul - arkadaşlar üçgeni