spor salonu

gayler için özel bir tane açılsa kırk yıllık prensip sahibi göbekli ayıların bile erimek için kayıt kuyruğuna gireceği salonlar. o zaman ne profil sitesi kalır, ne porno arşivleri, ne de salak salak yoldan geçen erkekleri izlemeler, ne de tek yön. asıl eğlence burada; soyunma odasından başlayan ve allah bilir nerede bitecek olan.

(bkz: spor salonundan adam kaldırmak)
eşofman, şort, bulge, kilo vermek isteyen göbekliler, sauna ve duş fantezisi gibi tanımlar getiriyor aklıma.
kurucusunun " sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" diye vecizesinin olduğu bir ülke için sayısı son derece az olan ve dahası devlet pratiğinde yaygınlaştırılması hiç ön plana alınmamış olan yerlerdir. daha da dahası devletin sosyal politikalarında - kanunlarında insanları buralara gitmeye yöneltecek düzenlemeler de yapılmamış; iş kanunlarında insanların bu mekanlara gitmeleri için gerekli zaman ayrılmamıştır.

(bkz: yılın yarısından çoğunda mesaiye kalmak)
(bkz: cumartesileri çalışmak)
(bkz: bulunulan şehirde havuz olmaması)
tam 10 aydır haftada 4 gün sürdürdüğüm spor etkinliklerini yaptığım mekan.
bundan sonra bırakmayı da düşünmüyorum.
önceleri önyargılıydım bir salon içinde yapılan sıkıştırılmış etkinliklere.
günümüz kentsel yaşamında da başka bir mekanda böyle rahat ve düzenli spor yapma şansını yakalamak da zor oluyor hakkaten.
zaten içine girip de yararlarını gözlemledikçe alıştım. *
çalıştığım spor salonunda bir kaslı abi var (aslında bir çok var da ben birinden bahsediyorm), abi şu adını bilmediğim aşırı dekolte, askıları ince ve kol altı boşluğu da oldukça derin, işte badicilerin giymeyi pek sevdiği atletlerden giyiyor. adamın vücudu çok güzel, dahası o atlet sürekli yana kayıyor ve bir memesi dışarıda dolanıyor, adam aklımı başımdan alıyor. adamla set aralarını ortak getirmeye ve karşından yürüyerek uzun süre dikizlemeye çalışıyorum, herfifin memeye kilitlenip kalıyorum. böyle atlet olmaz olsun, bu abinin çalışmasına denk geldiğim antrenmanlarım, sayesinde acaip konsantrasyonsuz geçiyor. işin enteresanı abinin hiç umurunda değil sanırım aşırı erotik bir ortam sergilediği, ya da aslında galiba benden başka kimse görmüyor o memeyi sanırım. çok zor bişi amk eşcinsel olmak, gecenin kaçı oldu, abi aklımda hala. şöyle umarsızca yapılan seksi hareketler kadar tahrik edici bişi yok herhalde. aynı adamı üstsüz görsem bu kadar etkilenmem ama bu şekilde kazara erotik ortalar açmalar ve bundan umarsızca ortada dolaşmalar falan çok feci manyak libido gazlayıcı valla.
sanırım yine yarın sabah 6 da gideceğim yer
salon sahipleri bilirler ki insanlar belli bir yerden sonra spordan sıkılabilir ve gelmeyi bırakabilir. bu yüzden üyelerden aylık değil daha uzun süreli paralar koparmaya bakarlar.

+ ne kadar geleceğim belli değil, aydan aya ödeme yapmam mümkün mü?
- hayır ne yazık ki en az 6 aylık üyelik yapıyoruz.

genelde durum böyle olur.
arkadaşlar spor salonuna yazılmak istiyorum. ankara’da tavsiye edebileceğiniz güzel bir spor salonu var mı? cidden kaliteli ve rahat edebileceğim. daha önce hiç spor deneyimim olmadı, bir ara pilates ve yürüyüş yapıyordum, sırtımda skolyoz yani bel/omurga eğriliği var ayrıca onun düzelmesi içinde gitmek istiyorum.

birde fiyat olarak aşağı yukarı nedir? neye dikkat etmeli seçerken? hedefim omurgamı düzeltmek, birde zayıf olduğumdan dolayı vücudumu biraz şekillendirmek.
teşekkürler, mesaj atın lütfen.
uzunca bir süredir haftanın 5 günü gittiğim yer. bayağı çılgın atıyorum. taş oldum mu, hayır. taş olmak için yağ oranını düşürmek gerekiyor, o da sporla değil yememek ile olan bir şey. bu aralar yememeye de başladım sanki, öğleyin tavuklu kinoa yedim mesela, çok enteresan birine dönüşüyorum. tavuk göğüs, yumurta, brokoliden oluşan garip bir diyet alışkanlığına evrilmeye başladım. kaslı abiler bunları yemiyorlar mıydı? kaslı abi olup aşırı göğüs dekolteli atletler giymek benim de hakkım değil mi? işyerindeki kız götün çok güzel olmuş dedi. yaw o kadar göğüs kol çalışıyoruz, oralar şişeceğine göt güzelleşiyor var ya, neyi yanlış yapıyorum acaba? arnold olalım derken nicki minaj mı olicem yoksaa?? erkek arkadaşım beğeniyor ama basıp basıp yanına gelince, "kaç bastın bugün?" diyor sırıta sırıta. hehe, 300 500 bastım diyorum. yalnız o değilde sabahtan salona gidince, bazen bütün gün üstüme ağırlık çöküyor, bir şey yapasım gelmiyor. artık vücudun alışması lazım değil mi, kaç senedir yapıyorum bu işi, hala fıs. yalnız o vücudu yapmak için düzgün beslenmek gerekiyor işte, kinoaları keşfedeli çok olmadı ama maalesef. makarnaya son! diyerek bu entrymi sonlandırıyorum.
bana itici gelen ortamdır. temiz hava eşliğinde koş, yürü en baba spor işte.