türkiye'deki suriyelilerin sürekli üremesi

boş konuşan insanların üremesi varken dikkat edilmemesi gereken durumdur
bu doğanın kanunudur. hayatta kalma içgüdüsüdür. tükenmekte olan popülasyonlar normalden daha hızlı ürerler. nitekim 2. dünya savaşından ve kıbrıs barış harekatından türkiye'nin nüfusu da diğer zamanlara oranla hızla artmıştır.

dün üst geçitten geçerken gördüm, 2 anne ve kucaklarında 2-3 aylık bebekleri, dileniyorlar. belli ki çocukları bu ülkeye geldikten sonra yapmışlar. hiç korunmayı düşünmüyorlar sanırım, gerçi bu çocukları da düşünmeden yapıyorlar, o da ayrı. ciddi bir üreme söz konusu. ev bark yok ama seks her daim var...
çocuklarına bir saatte sattırdıkları peçeteler ile bir aylık korunma ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini düşünüyorum. hiç olmadı türkiye'nin verdiği belirli bir miktar para var ya da hepsi ucuz işçi de olsa bir yerlerde çalıştırılıyorlar, bir yirmi tl vermek çok mu zor. savaştan kaçan çocukları köle gibi gelip burada dilendir, bir sonraki çocuğunu da bok gibi bir hayata getir. burada hayvan gibi sömürülüyorlar, savaş çok acımasız falan gelip burada kalmalarına bir şey diyemem ama iki çocuk yaptıktan, mülteci olarak başka bir ülkeye geldikten sonra çocuklarına bakamayıp dilendirmeleri üzerine durumlarını kavrayamayıp yeniden üremeleri kesinlikle cahil bırakılmaları değil salt gerizekalı olmalarıdır.
savaş sebebiyle ülkelerini terk edip başka bir ülkede tutunmaya çalışıyorken hala çocuk yapıyor olmalarını eleştireceğim, kimse kusura bakmasın. bmw ve mercedesleriyle gelip residanslarda oturan tuzu kuru suriyelilerden bahsetmiyorum, sokakta yaşayanlardan bahsediyorum. bu cahil bırakılmışlık değil, kesinlikle beyinsizlik. hayvanlar bile yavru yapmadan önce o yavrular için güvenli bir ortam sağlıyorlar ve önlemler alıyorlar.
belediyeler tarafından verilen özel mutfak bütçeleri var. tc vatandaşı olmaları çok kolaylaştı. hatta kolayca isim değiştirmeleri için e-devlet'te dava açmadan isim değiştirme yolu açıldı. kim olsa ürer.
zamanında zorla bunlara aile planlaması anlatmak zorunda kalmış biri olarak söylüyorum, asla ve asla üremeleri durmayacak. öğrencileri yaka paça atıp aldıkları yurtta bağıra çağıra sikiştiler bunlar. çünkü hayatları bunun üzerine kurulu. kadına korunmayı anlatıyorum, en azından takvim yöntemini kullansın diye koca ajandada sevişmeyeceği tarihleri işaretliyorum kadın bana diyor ki "nasıl yani gece karılık görevimi yapamayacak mıyım?" aptalların seksi bile gece yani çünkü rutinleri bu, erkek işten gelir ayakları yıkanır yemek yenir bulaşık yıkanır çay içilir sikişilir. dünyaları bu yani bir hayvandan farksız, sevişmiyorlar sadece ürüyorlar. erkeğe anlatıyorum "no kondom noo" diyor. bunlara 21.yüzyılda dışarı boşaltması gerektiğini anlattırdı devlet zorla. sonra siktirdim zaten bunlar tavşan gibi arkadaşlar sizin bizim gibi değiller, üreyecekler adapte olmayacaklar ve gidip kendi topraklarında üremeliler. iyice sinir doluyorum bu konuda.
birkaç sene önce bir makale okumuştum suriyeli mülteci kadınların doğurganlık özellikleri hakkında. araştırmanin örneklemi 50ydi ve hatırladığım kadarıyla hepsi çocukluydu üstelik en az üç çocuğa sahiptiler. ben anlayamıyorum ya, sağlık ocakları bile doğum kontroluyle ilgili bilgiler veriyor her türlü ilaçlar desen yine aynı şekilde. sen seviş yine kimse sana sevisme demiyor ama hem biz zorlanıyoruz işimiz yok dilimiz yok diye yakiniyorsun hem de hala ürüyorsun hani bacım. kocam pre. takmak istemiyor vazektomi konusunu acamazsin bile ama bari bir uygun dille anlat ya da sen korun. ona da benim hormonların bozuluyor diyecek. eee tamam üre o zaman ama isim yok gücüm yok çocuklarım serseri olacaklar diye yakınma sonucunu biliyorsun cunku.